Yarım kalan hikaye: Mursi'yi yakından tanıyalım
Muhammed Mursi milletvekili olduğu dönemde yetkililere yönelttiği eleştirilerle öne çıkıyordu. Takvimler 30 Haziran 2012'yi gösterirken 1 yıl 4 gün sürecek iktidar mücadelesi de resmen başlamıştı. Mısır'ın tarihine geçecek karar ise 12 Ağustos 2012'de yine Muhammed Mursi tarafından verilecekti. Askeri İstihbarat şefi olarak görev alan Abdulfettah es-Sisi, yeni savunma bakanı olarak görev almıştı.
Bugün, başkent Kahire'nin doğusunda Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) mürşitlerinin defnedildiği kabristanlıkta toprağa verilen Mursi'nin cenazesine ailesi ve avukatından başka kimsenin katılmasına izin verilmedi...
5 yıldır tutuklu bulunduğu tek kişilik hücresinde sağlıksız koşullarda tutuldu. İlaçlarını alması engellendi ve kötü beslendi. Mısır'ın demokratik yollarla seçilmiş ilk cumhurbaşkanı olan Muhammed Mursi'yi daha yakından tanıyalım.
Mısır'ın demokratik yöntemlerle seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi mahkeme salonunda hayata veda etti.
Söz konusu duruşmada ülkenin seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı "casuslukla" suçlanacaktı.
Mursi'nin cenazesinin defnine, ailesi ile avukatından başka kimsenin katılmasına izin verilmedi.
Cenazesine ailesi ve avukatının dışında kimsenin katılmasına izin verilmedi
AA muhabirine konuşan Muhammed Mursi'nin avukatı Abdulmunim Abdulmaksut, Mursi'nin cenazesinin, Kahire'nin doğusunda, Medinet'un Nasr semtindeki Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) mürşitlerinin defnedildiği kabristanlıkta toprağa verildiğini, defin işlemlerine ailesi ile kendisinin katıldığını, başka vatandaşların katılmasına ise izin verilmediğini belirtti.
Cezaevindeki oğlu Usame de katıldı
Abdulmaksut, Mursi'nin defin işlemine eşi, çocukları ve iki kardeşin katılmasına müsaade edildiğini, ayrıca halen cezaevinde bulunan ortanca oğlu Usame'nin de cenazenin defni esnasında hazır bulunduğunu aktardı.
Avukat ayrıca, cenaze namazının Tora Cezaevindeki Leman mescidinde sabah namazına müteakiben kılındığını ve Mursi'nin naaşının cezaevinden mezarlığa götürülerek yerel saatle 05.00'da defnedildiğini kaydetti.
Mahkeme salonunda vefat etti
Mısır'da askeri darbeyle iktidardan uzaklaştırılan 67 yaşındaki Mursi, "casusluk" suçlamasıyla yargılandığı mahkeme salonunda hayatını kaybetti.
Muhammed Mursi, eski Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'i istifaya zorlayan 2011 yılındaki halk devriminin ardından 2012'de ülke tarihinde demokratik yollarla göreve gelen ilk Cumhurbaşkanı olmuştu.
Mursi, 3 Temmuz 2013'te dönemin Savunma Bakanı ve ardından Cumhurbaşkanı olan Abdulfettah es-Sisi tarafından gerçekleştirilen askeri darbeyle görevinden uzaklaştırılmıştı.
Mısır devlet televizyonunda, "Muhammed Mursi'nin iyi huylu bir tümörü bulunduğu, sürekli tıbbi gözetim altında olduğu ve ölümünün kalp krizinden kaynaklandığı" iddia edilmişti.
Mısır Başsavcılığı daha önce yaptığı açıklamada, Mursi'nin hastaneye getirildiğinde vefat etmiş olduğunu bildirmişti.
Yarım kalan hikaye: Muhammed Mursi
1 yıl 4 gün süren cumhurbaşkanlığı, Mursi'yi Mısır tarihine 'demokratik yollarla seçilmiş ilk cumhurbaşkanı' olarak kazıdı.
1972'de Kahire Üniversitesi Mühendislik Fakültesi'nden mezun olan Muhammed Mursi, 2012'de Mısır'ın demokratik seçimle göreve gelen ilk cumhurbaşkanı seçildi. Yoğun protestoların ardından göreve gelen Mursi'yi devirmek için ise kendi atadığı Savunma Bakanı Sisi görevlendirilmişti! 3 Temmuz 2013'te ordu tarafından darbeyle indirildi.
TIME dergisi, 10 Kasım 2012 tarihli sayısının kapağına Muhammed Mursi'yi taşımış, başlık olarak da "Ortadoğu'daki en önemli adam" yazmıştı.
— Mecra (@Mecra) 18 Haziran 2019
Bu kapak övgü veya durum tespitinden çok, bir tür uyarı anlamına geliyordu.
Nitekim birkaç ay sonra... pic.twitter.com/WpJi3dGqKg
Darbenin ardından Mursi'nin üyesi olduğu Müslüman Kardeşler hareketine karşı tasfiyeye girişilmiş, yüzlerce kişi güvenlik güçleriyle çatışmalarda ölmüş, on binlerce kişi de hapse atılmıştı.
Silahlı kişilerin Mursi yandaşlarına ateş açması sonucu 16 kişi hayatını kaybetti, 200'den fazla kişi ise yaralandı. Ülkenin pek çok yerinde benzer saldırılar devam etti.
Barışçıl direnme çağrısı
Mursi, kendisini destekleyenlere barışçı direnme çağrısında bulundu ve uzlaşı hükümeti kurulmasını önerdi ancak Savunma Bakanı es-Sisi, verilen sürenin sona ermesinin ardından ordunun yönetime el koyduğunu açıkladı.
Darbeden bir gün önce seçimle geldiği görevinin meşruluğunu canı pahasına savunacağını açıklayan Mursi bu konuda yanılmadı.
Kötü koşullarda tutulduğu tek kişilik hücresinde 'tek başına' mücadelesini sürdürüyordu.
- Mursi ve üç üst düzey Müslüman Kardeşler lideri, "Mısır'da istikrarı bozmak için yabancı terör örgütleriyle komplo kurmak" suçlamasından Mayıs 2015'te ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış, davada 16 kişi de idam cezası almıştı.
Cesur tavrını hiç bozmadı
Mursi 5 yıl süren mahkemeleri boyunca birçok kez susturulmak istendi. Hakarete maruz kaldı ancak cesur tavrını hiçbir zaman bozmadı.
Yargılandığı davaların bazılarından idam, bazılarından da onlarca yıl hapis cezalarına çarptırılan ve hakkında açılan birçok davanın da sürdüğü Mısır’ın demokratik seçimlerle göreve gelen ilk cumhurbaşkanı Mursi, muhakeme sürecinin haksız olduğunu “Ben hala bu ülkenin cumhurbaşkanıyım. Anayasaya göre sıradan mahkemeler bana soruşturma açma yetkisine sahip değil.” sözleriyle tepki göstermişti.
Mursi, son olarak yüksek güvenlikli Burc El-Arab hapishanesinde tek kişilik hücrede tutularak, tamamen dış dünyayla bağlantısı koparılmış, tam bir tecrit altında bırakılmış, hatta birçok defa savunma heyeti ve ailesiyle görüştürülmemişti.
Mursi'nin son sözleri
Mursi'nin avukatı Abdulmaksut, duruşma salonundaki sanık kafesinde bulunan Mursi'nin son konuşmasında yargılanma sürecini eleştirdiğini belirtti.
Ülkenin seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı'nın, "Şu ana kadar mahkemede neler olup bittiğini anlamıyorum. Avukat görmüyorum. Medya görmüyorum. Ortada bir mahkeme de görmüyorum. Mahkemenin görevlendirdiği avukat da beni savunacak bir bilgiye sahip olmayacak." dediğini kaydeden Abdulmaksut, Mursi'nin bir şiire atıfta bulunarak "kendisine zulmetse de ülkesine bağlı olduğunu" söylediğini aktardı.
Abdulmaksut, Mursi'nin ayrıca şu ifadeleri kullandığını kaydetti:
Mahkemeden gizli bir duruşma istemiştim. Mahkeme reddetti. Bitti, bu mahkemenin kararı. Ancak ülkemin güvenliği, selameti ve egemenliği için benimle mezara gidecek sırlarım var.
Mursi'nin oğlundan ilk açıklama
Mısır'ın darbeyle görevinden uzaklaştırılmış eski Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin ölüm haberinin ardından ilk açıklama oğlundan geldi.
Mursi'nin en büyük oğlu Ahmed, sosyal medya hesabı Facebook üzerinden yaptığı açıklamada, mahkeme salonunda geçirdiği baygınlığın ardından yaşamını yitiren babasını kaybetmiş olmanın acısını, "Babam! Allah'ın huzurunda buluşacağız." şeklinde ifade etti.
Muhammed Mursi kimdir?
Mısır'ın demokratik yöntemlerle seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi 8 Ağustos 1951 yılında Mısır’ın Şarkiyye kenti Heyya ilçesi Adve köyünde doğdu.
Mısır’da 2011 yılında gerçekleşen 25 Ocak Devrimi’nin ardından, Haziran 2012'de yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oyların yüzde 51,73’ünü alarak Mısır Cumhurbaşkanlığı görevine geldi.
24 Temmuz 2012'de Mursi'nin Cumhurbaşkanlığını kazandığı resmen açıklandı ve Mursi, 30 Temmuz 2012'de yemin ederek görevine başladı.
Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın (İhvan) siyasi kanadı Hürriyet ve Adalet Partisi’nin Başkanlığını da yapan Mursi, 2000-2005 yılları arasında Mısır parlamentosunda milletvekilliği yapmıştı.
- Makine mühendisi olan Muhammed Mursi, evli ve 5 çocuk babasıydı.
Darbe’nin ardından hakkında açılan "Hapishaneler baskını" davasında, Mursi idama mahkum edildi. Ancak bir buçuk yıl sonra Yüksek Mahkeme kararı bozarak Mursi’nin yeniden yargılanmasına karar verdi.
Mursi hakkında görevden uzaklaştırıldıktan sonra 6 ayrı dava açıldı. Mursi'nin 4 davası karara bağlanmış, 2 davasında ise yargılama süreci devam ediyordu.
Muhammed Mursi, eski Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'i (1981-2011) istifaya zorlayan 2011 yılındaki halk devriminin ardından, 2012 yılında ülke tarihinde demokratik yollarla göreve gelen ilk Cumhurbaşkanı olmuştu.
Mursi, 3 Temmuz 2013'te dönemin Savunma Bakanı ve ardından Cumhurbaşkanı olan Abdulfettah es-Sisi tarafından gerçekleştirilen askeri darbeyle görevinden uzaklaştırılmıştı.
Darbe öncesi yaptığı son açıklama: Hakkı ve hukuku korumanın bedelini gerekirse hayatımla öderim
Mursi'nin, bugün mahkeme salonunda hayatını kaybetmesi, darbe öncesi yaptığı son konuşmayı yeniden akıllara getirdi.
Temmuz 2013'te askeri darbeyle görevinden uzaklaştırılan Mursi, bilinmeyen bir yere götürülmeden önce Mısır halkına seslenerek, akıllara kazınan tarihi konuşmasını yapmıştı.
Hakkı ve hukuku korumanın bedelini gerekirse hayatımla öderim
25 Ocak 2011 devriminde elde edilen hakları ve meşruiyeti korumanın bedelini hayatı pahasına ödemeye hazır olduğunu vurgulayan Mursi, "Hakkı ve hukuku korumanın bedelini gerekirse hayatımla öderim." demişti.
Mursi ne demişti?
"Sizleri, çocuklarımızı, bizden sonra gelecek evlatlarımızı korumak istiyorum. Kızlarımızı, geleceğimizin annelerini korumak istiyorum. Onlar çocuklarına sizin babalarınız ve ecdadınız erkektiler, haksızlık ve bozuk görüşler karşısında asla boyun eğmediler, vatanlarından, haklarından ve dinlerinden en ufak taviz vermediler, diyecekler."
Mısır halkının haklarını muhafaza için canını ortaya koyduğunu vurgulayan Mursi, şöyle devam etmişti:
"Bu haklarımızın bedeli için benim kanım akacaksa, ben hazırım. Vatan uğruna canımı kolayca veririm. Allah her şeye kadirdir. Kimse sizi aldatmasın. Sakın tuzaklara düşmeyin."
Muhammed Mursi ayetlerle dua ederek konuşmasını tamamlamış, "Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi eğritme, bize tarafından bir rahmet bağışla. Hiç kuşku yok, lütfu en bol olan yalnız sensin. Allah, emrini yerine getirmeye kadirdir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler." demişti.
Mursi, o konuşmanın ardından bilinmeyen bir yere götürülmüş, aylarca kendisinden haber alınamamıştı.
Mursi'nin acı dolu hapishane hayatı
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Mısır'ın demokratik yöntemlerle seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin hapishane hayatını ve aile hasretini 19 Haziran 2017'de yayımladığı bir raporla gözler önüne serdi.
Rapora göre, Mısırlı makamlar, "kanunsuz" şekilde Mursi'nin ailesi ve avukatlarıyla iletişim kurmasını ve bu kişilerin Mursi'yi ziyaret etmesini engelledi.
Sağlık hizmetlerinden de mahrum bırakıldı
Mursi'nin cezaevine girdiği 4 yıl içerisinde, 4 Haziran 2017'de ilk kez ailesi ve avukatının ziyaretine izin verildi. Bu durum, Mursi'nin tutukluluğuna hukuki itirazını dile getirme ve kendisine karşı yöneltilen birçok suçlamaya karşı kendini savunma hakkını baltaladı.
Her yönden yasak getirdiler
Mursi'nin avukatları, 8 Haziran 2017'de başsavcılığa dilekçe yazarak müvekkillerinin hayatının tehlikede olabileceğini ve muayene için özel bir sağlık merkezine naklini talep etti.
Mursi'nin akrabası da 4 Haziran'daki aile ziyaretinde Mursi'nin sağlığının çok iyi olmadığını ve ciddi oranda kilo verdiğini aktarmıştı.
Söz konusu ziyaretten 3 gün sonra yapılan duruşmada ise mahkeme Mursi'nin konuşmasına izin vermedi.
Telefonla konuşması, gazete okuması, TV izlemesi yasaktı
Mursi'nin akrabası, ailenin mahkeme günü Mursi'nin yakınında tutulan başka mahkumlardan, Mursi'nin bayıldığına ve şeker komasına girdiğine dair bilgi aldığını söyledi.
Akrabası, Mursi'nin diğer mahkumlara hayatından endişe ettiğini ve konserve gıdaları yemekten kaçındığını söylediğini de aktardı.
Hapishane hemşiresi ya da doktorunun, Mursi'nin düzenli tansiyon ve şekerini ölçtüğü ancak başka bir sağlık hizmeti sunmadığı bilinirken, Mursi'nin ailesinin de hapishaneye yiyecek ya da ilaç getirmesine izin verilmedi.
Ayrıca, Mursi'nin gazete okuması, televizyon izlemesi ya da telefon görüşmesi yapması yasaktı.
Mursi sağlık durumunun iyi olmadığını söylemişti ancak mahkeme dikkate almadı
Kahire Ceza Mahkemesinde, "yargıya hakaret" suçlamasıyla 6 Mayıs 2017'de hakim karşısına çıkarılan Mursi, yaklaşık dört yıl boyunca görüşmediği ailesi ve savunma heyeti ile görüşme talep etmiş, ayrıca "hayatını tehdit eden bazı durumlar" olduğunu belirterek, bu meseleyi avukatı ile görüşmek istediğini dile getirmişti.
Mursi'nin oğlu Abdullah, o dönem mahkemeden sonra yayımladığı açıklamada, "hukuksuz yargılama" sırasında babasının, hayatını tehdit eden bazı durumlardan şikayet ettiğine dikkat çekmesine rağmen mahkeme tarafından dikkate alınmadığını belirterek, 3 Temmuz 2013'ten bu yana alıkonulan babasının hayatından Mısır yönetiminin sorumlu olduğunu vurgulamıştı.