Yalnız içilen bir yudum kahveyi bile lezzetli kılacak en keyifli "köşe" 10. haftasında
Gözünüzü açtığınızda, gün ortasında, iş arasında, eve dönüş yolunda ya da yorucu bir toplantı sonrasında... Kim bilir; belki de herhangi bir anınızı tesadüfen geçirdiğiniz en keyifli "köşe", 10. haftasında.
Umut dolu imzalarla yayına başlayan gzt.com'un köşesi, 10. haftasında.
Gzt yazarlarından Zafer Malkoç'un Vazgeçmemek Üzerine yazısında söylediği üzere vazgeçmeden, umutla hayata tutunmaya çalışan ünlü Türk ressam Fikret Mualla gibi olmalı hayatta... İzgü Fuhan'ın Günaydın İstanbul Kardeş yazısında söylediği üzere, sıcacık bir yürekle selamlamalı günü, güneşi...
Yasemin Karaca'nın Görünmez Kent: Halep yazısı şöyle başlıyor: "Kubilay Han ve Marco Polo bir masanın başına oturup bugün sohbet ediyor olsalardı, Calvino bu görünmez kenti anlatmaya muhtemelen şu cümleyle başlardı:
'Işıkların neşeli çocuklarla beraber taşların üzerinde dans ettiği bir şehirdir Halep…' "
Ancak şimdilerde taştan bir şehir Halep; karanlık, ıssız ve soğuk. Yine şöyle devam ediyor: "arama satırına 'Halep' yazdığınızda artık size şu yanıtı veriyor: 'Not found'. Bulunamadı."
Vazgeçmemek üzerine, sıcacık "Günaydın"lar ile dolu, hayatı Calvino'nun Halep'e baktığı gözle yorumladığınız değerli "an"lar sahiplenin. Hayatta sahiplenecek milyonlar var; hiçbir şey bulamıyorsanız; İzgü Fuhan'ın köşelerine renk kattığı şarkılar gibi, siz de birkaç şarkı sahiplenin. Gülümsemek ve hayata olduğundan sıkı tutunmak için günü, güneşi sahiplenin. Yine Fuhan'ın Napak yani ölek mi? yazısında meselesi yaşamak olan şarkıyı sahiplenin. Meseleniz "yaşamak" olsun!
Alışkanlıklar ve zamanı "değer"lendirmek durumu kişiye göre değişen tutumlar olsa da, anlarınızı keyifli "Köşe"lerde geçirmeniz dileğiyle...
Gzt yazarlarından Zafer Malkoç'un Vazgeçmemek Üzerine yazısında söylediği üzere vazgeçmeden, umutla hayata tutunmaya çalışan ünlü Türk ressam Fikret Mualla gibi olmalı hayatta... İzgü Fuhan'ın Günaydın İstanbul Kardeş yazısında söylediği üzere, sıcacık bir yürekle selamlamalı günü, güneşi...
Yasemin Karaca'nın Görünmez Kent: Halep yazısı şöyle başlıyor: "Kubilay Han ve Marco Polo bir masanın başına oturup bugün sohbet ediyor olsalardı, Calvino bu görünmez kenti anlatmaya muhtemelen şu cümleyle başlardı:
'Işıkların neşeli çocuklarla beraber taşların üzerinde dans ettiği bir şehirdir Halep…' "
Ancak şimdilerde taştan bir şehir Halep; karanlık, ıssız ve soğuk. Yine şöyle devam ediyor: "arama satırına 'Halep' yazdığınızda artık size şu yanıtı veriyor: 'Not found'. Bulunamadı."
Vazgeçmemek üzerine, sıcacık "Günaydın"lar ile dolu, hayatı Calvino'nun Halep'e baktığı gözle yorumladığınız değerli "an"lar sahiplenin. Hayatta sahiplenecek milyonlar var; hiçbir şey bulamıyorsanız; İzgü Fuhan'ın köşelerine renk kattığı şarkılar gibi, siz de birkaç şarkı sahiplenin. Gülümsemek ve hayata olduğundan sıkı tutunmak için günü, güneşi sahiplenin. Yine Fuhan'ın Napak yani ölek mi? yazısında meselesi yaşamak olan şarkıyı sahiplenin. Meseleniz "yaşamak" olsun!
Alışkanlıklar ve zamanı "değer"lendirmek durumu kişiye göre değişen tutumlar olsa da, anlarınızı keyifli "Köşe"lerde geçirmeniz dileğiyle...