Vefalı Türk geldi yine, selam Türk'ün bayrağına: Öncesi, sonrasıyla Kıbrıs Barış Harekatı
Tarihler 15 Temmuz 1974’ü gösterdiğinde Yunan cuntasının desteğiyle EOKA lideri, Kıbrıs adasını Yunanistan'a bağlamak için Makarios'a karşı bir darbe gerçekleştirerek iktidarı kısa süreyle ele geçirirken Türkiye, Kıbrıs Türklerinin güvenliği için barış harekatını başlattı. Adaya huzur getiren Kıbrıs Barış Harekatı'nın 45. yıl dönümünde Kıbrıs Türk Federe Devleti’nden KKTC’ye uzanan süreçte yaşananları paylaştık.
Rumlara ait silahlı gruplarca 1963'ten itibaren gerçekleştirilen saldırılar sonucu Kıbrıs Türkleri'nin adadaki yönetiminden zorla uzaklaştırılmasıyla birlikte Türk vatandaşlarının can güvenliğini sağlamak, uğradıkları baskıyı bertaraf etmek için Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekatı'nın üzerinden 45 yıl geçti. 'Ayşe tatile çıksın' parolasıyla başlatılan harekat adaya barış getirdi.
BAŞBAKANLIKTA KIBRIS ZİRVESİ 1974
— Asst.Prof.Dr.Emete Gözügüzelli (@EGozuguzelli) July 7, 2018
28 Eylül 1974.Yer Ankara Başbakanlık binası. Kıbrıs zirvesi yapılıyor. 4 önemli isim var. Başbakan Bülent Ecevit. Başbakan yard Necmettin Erbakan .Genkur Bşk Semih Sancar ve Rauf Denktaş . Binaya girerken Erbakan’ın kısa bir görüntüsü var. pic.twitter.com/sQTbt2l4Xz
Kıbrıs gazilerine 45 yıl sonra milli mücadele anısına madalya
20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında “Doğruyol-Ataktepe” bölgelerinde kritik çarpışmalarında mücadele veren Bolu Komando Tugayı’nın 1. Komando Taburu askerlerinden oluşan 18 kahraman gaziye, milli mücadelenin anısına basılan madalyaları harekatın 45. yılında KKTC Başbakanı Ersin Tatar tarafından taktim edildi.
Başbakanlık Şeref Salonu’ndaki madalya töreninde, 45 yıl sonra madalyalarına kavuşan emekli komandolara Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Yılmaz Yıldırım ve Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tuğgeneral Tevfik Algan eşlik etti.
Kıbrıs’ta Barış ve Özgürlüğün 45’inci yılı coşkuyla kutlanıyor
20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde coşkuyla kutlanıyor.
20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamaları çerçevesinde KKTC’ye gelen Türk Deniz Kuvvetleri’nin TCG Gemlik Firkateyni, TCG İmbat Hücumbotu ve TCG GÜR Denizaltısı, bugün 10.00-12.00 ve 14.00-16.30 saatleri arasında Girne Turizm Limanı’nda halkın ziyaretine açık olacak.
Kıbrıs Türk Federe Devleti’nden KKTC’ye uzanan süreçte neler yaşandı?
19 Şubat 1959 tarihinde, Londra'da, Türkiye, Yunanistan, İngiltere ile Kıbrıs Türk ve Rum toplumlarının temsilcileri tarafından imzalanan antlaşma ile Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu ve 16 Ağustos 1960 tarihinde ilan edildi.
- Bu antlaşmaya göre; Cumhurbaşkanı Rum, Yardımcısı Türk, Bakanların 7'si Rum, 3'ü Türk ; memurların % 70'i Rum, % 30'u Türk olacaktı.
- Bu antlaşmadan sonra, Kıbrıs'ta üçlü karargah kurulmasına da karar verilmişti. Bu karargahta; 650 Türk, 950 Yunanlı asker bulunacaktı.
Ne var ki bu antlaşma da Kıbrıs Meselesini bitirmemişti. Zira Yunanistan ve Kıbrıslı Rumlar kağıt üzerinde anlaşmaya sıcak baksa da Kıbrıs'ı Yunanistan'a ilhak etmek, buradaki Türk varlığına son vermek için katliam planları yapıyordu.
Rumlar kendi imzaladığı anlaşmaya uymuyor, Türklerin sahip olması gereken hakları görmezden geliyordu. Bununla da yetinmeyen adadaki Rumlar, Yunanistan’ın desteğiyle Türkleri tamamen adada yok etme planları yapmaya başladılar.
Ada'da yapmak istediklerini silah zoruyla hayata geçirmeye karar veren Rumlar yaptıkları vahşi plan neticesinde 23 Aralık 1963 tarihinde Kanlı Noel olarak bilinen katliamı gerçekleştirdi.
Bu olaylar üzerine, Türkiye'nin girişimiyle, 24 Aralık 1963 tarihinde Lefkoşa'da Türkiye, İngiltere ve Yunanistan tarafından ortak bir bildiri yayınladı. Taraflar bu bildiri ile Kıbrıs Hükümeti'ni, Türk ve Rum cemaatlerini olaylara son vermeye çağırdı; ancak bu bildiri olayları yine de sona erdiremedi.
Türkiye, bunun üzerine garantörlük hakkını kullanmaya karar verdi. Kıbrıs'taki Türk Alayı harekete geçerken, Türk Hava Kuvvetleri'ne ait uçaklar ihtar uçuşları yaptı.
- Türkiye, Kıbrıs halkını özgürlük, barış ve refaha kavuşturmak amacıyla 44 yıl önce yaptığı Kıbrıs Barış Harekatı'na giden süreçte, uluslararası anlaşmalar çerçevesinde garantör ülkeler ve adadaki liderler nezdinde diplomatik girişimlere öncelik verirken Kıbrıs’taki Erenköy, Geçitkale, Boğaziçi köylerinde Türklere karşı yapılan saldırılar sabırları taşırmak üzereydi.
Adaya getirdikleri silahlarla Kıbrıslı Türkleri bir gecede yok ederek adayı ele geçirmeyi amaçlayan cuntacı Yunan subaylar, görüş ayrılığına düştükleri Makarios’a karşı, 15 Temmuz 1974’te Kıbrıs’ta EOKA’cı Rumların desteği ile darbe yaptı.
Darbeciler arasında yer alan EOKA’cı Nikos Sampson, sözde cumhurbaşkanı ilan edildi.
Kıbrıs'taki Türklerin nasıl bir tehlike ile karşı karşıya kaldığını katil Nikos Sampson daha sonra şöyle itiraf edecekti.
- “Türkiye müdahale etmeseydi, sadece ENOSİS'i ilan etmekle kalmayacaktım, aynı zamanda Türkleri de imha edecektim”
İşte bu tehlike karşısında Türkiye, soydaşlarına sahip çıkmak için harekete geçti.
Hükümet Garanti Antlaşması'ndan doğan haklarını beraber kullanmak üzere İngiltere'ye çağrıda bulundu; ancak olumlu yanıt alamamıştır. İngiltere olayı kınamak ve yeni hükümeti tanımadığını ilan etmekle yetindi.
Tüm bu olanlardan sonra Ada'ya müdahale ederek, soydaşlarımızı korumak, artık kaçınılmaz olmuştu.
Tarihler 20 Temmuz 1974’ü gösterdiğinde Kıbrıs Türkleri'nin kurtuluş harekatı başladı.
İlk harekat 20 Temmuz’da, ikinci harekat ise 14 Ağustos’ta “Ayşe Tatile Çıksın” koduyla başladı.
Arkasına büyük Türk milletinin desteğini alan kahraman Mehmetçik, zulüm altında bulunan Türklerin yaşadığı bölgeleri çetelerden kurtararak adada yeniden barışı tesis etti.
Kıbrıs Barış Harekatı’nın Yunanistan’da da yansıması oldu. Nitekim Yunanistan'da 1967'den beri devam eden askeri rejim harekattan 4 gün sonra sona erdi ve Yunanistan bir kez daha demokrasiye merhaba dedi.
Adadaki Türklere yapılan katliama destek veren Yunanistan, Türkiye'yi durduramadığı gerekçesiyle NATO’dan çekildi.
1980 yılına kadar Türkiye’nin vetosundan dolayı örgüte geri dönemeyen Atina yönetimi, 80 darbesinden sonra “Türkiye’nin onayıyla” NATO’ya tekrar dahil olabildi.
Kıbrıs Barış Harekatı sonrası, Kıbrıs'ın Yunanistan'a ilhakı önlendi, Kıbrıs Türk halkının varlığı güvence altına alındı. Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi'nin meclisi 13 Şubat 1975'te Kıbrıs Türk Federe Devleti'nin oy birliği ile kurulduğunu ilan etti.
Denktaş'ın okuduğu bildiride şu ifadeler yer aldı:
- "Muhtar Kıbrıs Türk Yönetiminin Bakanlar Kurulu ve Yasama Meclisi, 13 Şubat 1975'de Lefkoşe'de ortak bir toplantı yaparak ve aşağıdaki vakıaları göz önünde tutarak; Kıbrıs Türk Toplumu, Kıbrıslı Rumlar tarafından Anayasa uyarınca haiz olduğu hakları kullanmaktan alıkonmuştur. Kıbrıs Türk Toplumu, varlıklarını korumak ve can ve mal güvenliğini sağlamak amacıyla toplanmış oldukları bölgelerde uzun yıllar bütün iktisadi haklarından ve olanaklarından mahrum edilerek ve tehdit ve baskı altında tahammül edilemez şartlar içinde yaşamak zorunda bırakılmıştı. Kıbrıs Rumlarının 1963, 1967, 1974 yıllarında Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bağımsızlığına son vermek girişim ve tehditleri karşısında, Cumhuriyetin kurucularından biri olan Kıbrıs Türk Toplumu, ağır fedakarlıklar pahasına bu girişimlere karşı koymak zorunda bırakılmıştır. Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurucularından olan Kıbrıslı Rumlar ile bir arada yaşamak olanağının bulunmadığı sonucuna vararak; ve Adaya sükunet, güvenlik ve devamlı bir barışın getirilmesi için iki toplumun her birisi kendi bölgesinde, kendi iç yapısını düzenleyerek, yan yana yaşamaları gerektiği sonucuna vararak; ve Kıbrıs Rum Toplumunun yukarıdaki esaslar uyarınca bağımsız bir Kıbrıs Federal Cumhuriyeti'nin kurulması yolunda herhangi bir yapıcı tutum içine girmediğini dikkate alarak; ve Kıbrıs Rum Toplumunun sosyal ve iktisadi hayatının yeni ve sağlıklı bir düzene tabi kılınması gereğini göz önünde tutarak; ve Kıbrıs'ın bağımsızlığına karşı olan ve bölünmesi veya herhangi bir başka devletle birleşmesi yolundaki her girişime kesinlikle karşı koymak inanç ve kararını teyit ederek; ve Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bağlantısızlık statüsünün gerektiğine inanarak ve adanın yabancı çıkarlara hizmet etmesine izin vermemek kararını beyan ederek; ve Kendi bölgelerinde gelecekteki bağımsız Federal Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurulmasına yol açacak düzenin hukuki esasını yaratmak gereğini göz önünde bulundurarak; ve Nihai amacın iki bölgeli bir federasyon çerçevesinde Kıbrıs Rum Toplumuyla birleşmek olduğunu teyit ederek; Temel maddeleri milletlerarası hukuka uygun olarak milletlerarası anlaşmalarla saptanmış olan cumhuriyetin 1960 Anayasasının aynı usulle Kıbrıs Federal Cumhuriyeti'nin anayasası olarak değiştirilmesine ve Federal Cumhuriyetin kurulmasına kadar muhtar Kıbrıs Türk Yönetiminin yeniden düzenlenmesi ve teşkilatlanmasının gerekli olduğunu kararlaştırmıştır. Bu amaçla muhtar Kıbrıs Türk Yönetimi Başkanının başkanlığı ile bir Kurucu Meclis kurulmasına karar verilmiştir."
Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin (KTFD) kurulmasından Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kurulduğunun dünyaya ilan edilmesine kadar geçen sürede devletin kökleşmesi, halkın kısa ve uzun vadeli meselelerinin çözümü ve demokratik hayatın yerleşmesi için zorlu bir mücadele dönemi oldu.
Bu süre içinde KTFD Anayasası tamamlanmış ve halk oylaması ile yürürlüğe girmişti. Bu süreçte 1976'da, ve 1981'de iki genel seçim, iki de yerel seçim yapıldı. Demokratik süreç kesintisiz işledi her türlü sorun demokratik sistem içinde çözümlendi.
Öte yandan KTFD'nin ekonomik bakımdan kendi kendine yeterli hale gelmesi için çalışmalar sürdürüldü, Rumların uygulandığı ambargosuna karşı topyekün mücadele edilerek birtakım önlemler alındı.
Kıbrıs Rumlarının, Kıbrıs hükûmeti olarak tüm dünyada tanınmalarının rahatlığı içinde hiçbir anlaşmaya yanaşmamaları ve Kıbrıs Türklerini her gün biraz daha fazla köşeye sıkıştırmak yönünde çabalarını artırmaları karşısında self determinasyon hakkını kullanan Kıbrıs Türk halkı, 15 Kasım 1983'te Federe Meclisin oy birliğiyle aldığı bir kararla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni kurduğunu dünyaya ilan etmiştir.