Vakalar böyle giderse Ağustos'ta okulların açılması zor
12 Haziran’da binin üstüne çıkan vakalar iki haftadır alarm eşiğinin altına inmedi. Sağlık Bakanı’nın 'Mücadelede tam tedbirli değiliz' sözleri durumu özetledi. Bilim kurulu üyeleri ise 'Böyle giderse okulların açılmasında sıkıntı yaşanır' dedi. Ailelerin bir numaralı gündeminde takvimin riske girmesi, vatandaşların kurallara tam uyumla yaz rehavetinden sıyrılması gerektiğini gösterdi.
Koronavirüsle mücadele sürecinde Haziran sonrası hayata geçirilen normalleşme adımlarının ardından bin 500’ü geçen vaka sayıları son günlerde bin 300-400 bandında kaldı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, önceki günkü verileri duyurduğu sosyal medya paylaşımında vatandaşları uyardı. Koca’nın paylaştığı verilere göre test sayısı 3 milyon 331 bin 158, vaka sayısı 198 bin 613, vefat sayısı 5 bin 115, yoğun bakım hasta sayısı bin 18, solunum cihazına bağlı hasta sayısı 375 ve iyileşen hasta sayısı ise 171 bin 809 oldu. Koca, paylaşımında “Vaka sayımız dünkünden 18, bugün iyileşenlerdense 160 fazla. Yatırılarak tedavi edilenlerle yeni taburcu edilen hastaların sayısı dengede. Yoğun bakımdaki artış olağan düzeyde. Vaka sayılarını azaltmada yeterince kararlı, tedbirlerde dikkatli değiliz. Yaz, rehavete neden olmamalı” uyarısında bulundu. Koca dün de ‘işi sıkı tutmaya devam edelim’ mesajı verdi. Koca, salgına karşı alınması gereken tedbirlere dikkat çekerek “Koronavirüs tedbirlerinden bugün kaç netin var? İşi sıkı tutmaya devam edelim” ifadelerini kullandı.
'Gençler çok riskli'
Öte yandan Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Seçil Özkan da Sağlık Bakanlığı’nın başlattığı antikor yani toplumda kaç kişinin hastalığa yakalandığını ortaya koyan çalışmaya dair bilgileri aktardı. “Türkiye’deki nüfusta antikor gelişmesi yani hastalığı geçirmiş ve bağışıklık kazanma durumu binde 8. Biz demek ki 11 Mart’tan beri önlemlerimizi iyi almışız. Bireyleri ve toplumu korumuşuz, hastalığı geçirmemişler” diyen Özkan, yaşlı nüfusun koruma ve kontrol önlemlerine uyulduğunu belirtti. Özkan, yoğun bakım hasta sayılarında artış yaşanmasına rağmen genele göre bir düşüşün olduğunu ve ölümlerin de bu nedenle azaldığını düşündüğünü söyleyerek, “Bu kontrol ve koruma yöntemleriyle ilişkilidir. Gençler çok riskli. Gençler hastalığı hafif geçirdiklerini düşünüyorlar ancak, bağışıklık sistemlerini ve hastalığı nasıl geçireceklerini bilmiyorlar. Bunun kimse için garantisi yok. Eğer semptom göstermeden hastalığı geçiyorsak, başkalarını bulaştırma ihtimali o kadar yüksektir. Bu yüzden gençlerin daha özen göstermesi, çocuklara ve yetişkinlere örnek olması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Özkan, 153 bin kişiye uygulanacağı açıklanan tarama testlerinde şu ana kadar 118 bin kişiye ulaşıldığını ifade ederek, şunları söyledi: “Tamamı yakında biter. Kabaca sonuçların çok değişmeyeceğini düşünüyorum. Türkiye’deki nüfusta antikor gelişmesi yani hastalığı geçirmiş ve bağışıklık kazanma durumu binde 8’dir. Bin kişiden 8 kişi. Artık bireylerin yapması gereken yöntemle sosyal hayatımıza başladık. O yüzden hastalıkla karşılaşacağız. Yani binde 8 kişi hastalığı geçirmiş, gerisi duyarlı, yani hastalanabilir. Onun için dikkatli olmak lazım. Bağışıklık olarak binde 8 rakamı düşük. ‘Bu hastalık bitti, artık toplumda görülmez, insanlar bağışık’ dediğimiz durumda rakamlar yüzde 60 civarındadır. Kontrol önlemlerine devam etmemiz gerekiyor. Eğer önlemleri alarak sosyal hayatı yaşarsak, hastalığı hafif geçirmelerle biraz daha bağışıklığımız artabilir ya da aşı çıkana kadar biz bu süreyi kendimizi ve çevremizi koruyarak geçirebiliriz.”
'Vakalar böyle giderse okulların açılmasında sorun yaşayabiliriz'
Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, vaka tablosuna göre okulların bu yıl açılma ihtimalini değerlendirdi. “Bu tablo böyle devam ederse okulların açılmasıyla ilgili özellikle üniversitelerde sıkıntı yaşayabiliriz” diyen Yavuz, Temmuz ve Ağustos ayında açıklanacak vaka sayılarının bu konuyu belirleyici olduğunu söyledi. Habertürk’e konuşan Yavuz “Bu tablo binli rakamlarla devam ederse özellikle üniversitelerin açılmasında sıkıntı yaşanabileceğini düşünüyorum. Bu gerçekten çok dinamik bir salgın. Önümüzde ki yılların ön görüsünde bulunmak, elde ki verilerle tahmin etmek pek mümkün değil açıkçası. Bizler Temmuz ve Ağustos ayını nasıl geçirdiğimize bakarak, Ekim’de neler yapabileceğimize karar vereceğiz. Hazırlıklı olmak gerekiyor. Vaka sayıları sıfırlansa bile ikinci bir dalganın her an olabilir endişesi var. Bu yüzden, dinamik bir salgında eylül ya da ekim ayında okullar açılır ya da açılmaz diye şu an için bir şey diyemeyiz” ifadelerini kullandı. Milli Eğitim Bakanlığı’na göre devlet okullarında yüz yüze telafi, tamamlama ve uyum eğitimi 31 Ağustos’ta başlayacak ve üç hafta sürecek. Bu uygulama özel okullarda ise 15 Ağustos itibariyle hayata geçirilecek.
'Bir milyon kişi risk altında'
İstanbul Veteriner Hekimler Odası Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan, Türkiye’de geçen yıl Kurban Bayramı’nda yaklaşık 3,5 milyon kurban kesildiğinin tahmin edildiğini söyledi. 31 Temmuz’daki bayram öncesinde uyarılarda bulunan Arslan “İstanbul’da kurbanların kesiminin yarısına yakını, belediyelerin denetlediği ünitelerde, kalanının ise otopark gibi kesime uygun olmayan alanlar ile sokaklarda yapılmaktadır. Bu alanlarda yapılan kesimlerde atık yönetimi aksamakta, kan, deri, iç organlar gibi hayvansal atıkların bir kısmı kesilen yerlerde bırakılmaktadır. Sokak hayvanları tarafından tüketilen hayvansal atıklar ile hayvanlardan insanlara geçen zoonoz hastalıklar toplum sağlığı için riskler oluşturuyor” uyarısında bulundu. Kurbanlıkların satış alanlarına 16 Temmuz’dan sonra getirileceğini ifade eden Aslan “Kurban öncesi, sırası ve sonrasını da kattığımızda hayvanlar satış ve kesim alanlarında en az üç hafta kalmaktadırlar. Vatandaşların kurbanlık satın almak için çok sayıdaki kurban satış alanını ziyareti, kurbanlığın kesimi ve ihtiyaç sahiplerine dağıtımı sırasında önemli bir insan trafiği oluşacaktır. Bu hareketliliğin COVID-19’un bulaşması açısından önemli bir risk oluşturacağı açıktır. Vatandaşlar, 200’den fazla olan kurban satış alanında oldukça sıkışık bir şekilde, hijyen kurallarının olmadığı bir ortamda bir arada bulunacak. Her kurbanın satışı, kesimi ve dağıtımı ile aile bireylerinin teması da düşünülürse yaklaşık bir milyon kişinin bulaş açısından risk altında olduğu düşünülebilir” değerlendirmesinde bulundu.
'Yetiştiği bölgede kesilsin'
Alınması gereken önlemleri sıralayan Arslan “Kurbanlıkların yetiştirildiği bölgelerde kesime sevk edilmesi için projeler geliştirilmelidir. Kesim ve satış yerlerinin kapasiteleri yarı yarıya düşürülmeli, sosyal mesafe kuralları ödünsüz uygulanmalıdır. Bu yerler bariyerlerle sınırlandırılmalı, giriş kapıları kontrollü olmalıdır. Kurban satış yerlerinde pazarlık yaparken tokalaşmanın önüne geçilmeli, maske ve ateş kontrolü mutlaka yapılmalı, tüm ziyaretçilerin galoş giymesi sağlanmalıdır. Kesimlerin üç güne yayılması ve randevulu yapılması için düzenleme yapılmalıdır. Kesilen kurbanlar hak sahiplerine ambalajlı verilmelidir. Kesim sonrası hayvansal atıkların usulüne uygun olarak bertaraf edilmesi sağlanmalıdır” diye konuştu.
Kaynak: Karar gazetesi