Uzmanından trans yağ uyarısı: Mümkünse hiç tüketmeyin
İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji Öğretim Üyesi Prof. Dr. Filik, trans yağların mümkünse hiç tüketilmemesi gerektiğini belirterek, bu nedenle gıda içeriklerinin ürün etiketlerinde olmasına karar verildiğini bildirdi.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Filik, yaptığı yazılı açıklamada, tıp dünyasının, doymuş yağların kalp ve damar hastalıklarına neden olduğunu ilk kez söylediği zamandan sonra yaklaşık 50 yıl geçtiğini belirterek, günümüzde gelinen noktada dünya tıp camiasının "doymuş yağ tüketiminin kalp damar hastalıkları ile ilişkisinin pek de düşünüldüğü gibi olmadığını" söylediğini aktardı.
"Doymuş yağların zararına inanarak yetişmiş olan günümüz insanı bu değişiklik ile kafasındaki soru işaretlerine cevap arıyor." değerlendirmesinde bulunan Filik, doymuş yağlara ilişkin bilgi verdi.
Filik, iki çeşit doymuş yağ olduğunu, bunların, çoğunlukla peynir, tereyağı gibi süt ve et ürünlerinde bulunan doğal doymuş yağlarla sıvı bitkisel doymamış yağların kimyasal dönüşümle doyurulması sonucu elde edilen margarin ve benzeri ürünlerde bulunan trans yağlar olduğunu anlattı.
"Doymuş yağlara toptancı bir yaklaşımla zararlı veya zararsız diyemeyiz"
Levent Filik, doymuş yağlara toptancı bir yaklaşımla zararlı veya zararsız denilemeyeceğini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Çünkü doymuş yağlar tek tip değildir ve kaynağına göre farklı moleküllerden oluşur. Örneğin, palm yağındaki palmitik asit kan kolesterolünü olumsuz etkileyebilir, hatta insan psikolojisinde birtakım menfi etkiler oluşturabilir. Hindistan cevizindeki miristik asit kandaki kötü kolesterol düzeylerini artırabilir ancak hindistan cevizindeki diğer yağlar bu olumsuz etkiyi azaltacak faydalı yağlar da barındırır. Keçi sütündeki capra yağ asitleri kilo kontrolüne yardımcı olabilir, diyabet önleyici etki göstererek faydalı sonuçlar doğurabilir. Lifli gıdaların bağırsaktaki faydalı bakteriler tarafından parçalanmasıyla ortaya çıkan doymuş yağ bütirik asit, kalın bağırsağa faydalıdır. Trans yağlar ise insan vücudu için gerekli olmayıp kalp-damar hastalığı riskini artırmaktadır."
Prof. Dr. Levent Filik, yağların vücudun temel yapı taşı olan hücrenin yenilenmesi için gerekli olduğunu, ayrıca hayati öneme haiz hormonların üretiminde yer aldığını dile getirerek, şunları kaydetti:
"Yağlar, vücudumuz için yüksek enerji içerikleri ile protein ve karbonhidratlardan üstündürler. Bu nedenle yağ tüketiminden vazgeçemeyiz. Özetle, aldığımız gıdanın içeriğinde hangi doymuş yağların olduğunu ve miktarlarının ne kadar olduğunu bilmemiz önemlidir. Faydaları olsa da doğal doymuş yağların aşırı tüketilmesi obeziteye neden olabilir. Trans yağların mümkünse hiç tüketilmemesi gerekir. Bu nedenle gıda içeriklerinin ürün etiketlerinde olmasına karar verilmiştir. Elimize aldığımız ürünü satın alıp tüketene kadarki süreçte bu etiketlerden faydalanmak önemlidir. Kendi vücudumuz veya aile bireylerimizin ihtiyaçlarını da göz önüne alarak, tükettiğimiz yağ miktarlarını ayarlayabiliriz."
Trans yağ nedir?
- Trans yağ, doymamış yağ asitlerinin genel ismidir. Doğal bir yağ türü olmayan trans yağ, bitkisel sıvı yağların hidrojenize adlı bir işlemden geçirilmesiyle oluşur. Bu ne demek oluyor? Trans yağlar, içlerine hidrojen karıştırılarak çok yüksek sıcaklarda ısıtılır ve yağın bu noktada katılaşması beklenir. Böylelikle kolay yoldan ve daha fazla kullanılabilen yağlar elde edilir. Bu yağlar marketlerde satılırken, raf ömürleri oldukça uzatılmış olur. Ancak trans yağların raf ömürlerinin uzatılması, sizin ömrünüzü kısaltabilir. Çünkü hidrojen ekli yağlar sağlığınız açısından oldukça zararlıdır. Trans yağ yapımında birçok kimyasal yöntem kullanılır. Bu yöntem oda sıcaklığında bulunan sıvı ve "doymamış" yağları, aynı oda sıcaklığı koşullarında katı yağ içeriğine dönüştürmek için kullanılır. Katı yağ içeriklerini elde etmek için ise bayatlamış ucuz yağlar "nikel osit" adı verilen metal taneleriyle karıştırılır. Bu metalle karışan yağ, kapalı ortamda çok yüksek sıcaklık ve basıncın içerisinde hidrojen gazına bırakılır. Bu işlemden sonra içerisine kıvam verici ve yumuşaklaştırıcı kimyasallar ile nişasta eklenir. Daha sonra renkleri ağartma işlemiyle açılır.