Türkiye'den NATO'ya çağrı: Baltık için istenen bizim için de istenmeli

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu

Türkiye NATO'ya YPG'yi tanımaması sebebiyle resti çekmişti.Baltık ülkelerini savunma planına imzayı atmayacağını açıklamıştı. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, "NATO tüm müttefiklerin endişelerini karşılayacak şekilde hareket etmeli. Baltık için istenen bizim için de istenmeli."çağrısında bulundu.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, NATO'nun tüm müttefiklerin endişelerini karşılayacak şekilde hareket etmesi gerektiğini belirterek "Biz Baltık ülkelerine yönelik NATO'nun mukabele planına karşı değiliz ama Baltık ülkeleri için istenenin bizim için de istenmesi lazım. Biz de müttefikiz." dedi.

Çavuşoğlu ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başbakanı Mesrur Barzani, Dışişleri Resmi Konutu'ndaki görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

Bakan Çavuşoğlu, NATO'nun Türkiye ile ilgili güvenlik planına ABD'nin itirazı hakkındaki bir soruyu yanıtlarken, NATO'nun müttefiklerini koruma anlamında planlarının belirli aralıklarla yayımlandığını hatırlatarak kuzeyin Baltık ülkelerini ve güneyin Türkiye'yi kapsadığını aktardı. Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

NATO tüm müttefıklerinin endişelere göre hareket etmeli

"NATO'nun tüm müttefiklerin endişelerini karşılayacak şekilde hareket etmesi lazım. Güvenlik endişelerini karşılamada bazı ülkeler itiraz ederse bu kez NATO içinde birlik olmaz. NATO içinde kararlar zaten konsensüsle olur. Biz Baltık ülkelerine yönelik NATO'nun mukabele planına karşı değiliz ama Baltık ülkeleri için istenenin bizim için de istenmesi lazım. Biz de müttefikiz. Bunun görüşmelerini sürdürüyoruz. NATO Genel Sekreteri'nin bazı teklifleri oldu. Onu müzakere ediyoruz. Kendi aramızda da Milli Savunma Bakanı'mız ve askerlerimizle, bizim arkadaşlarımızla yine görüşmeler var. Sayın Cumhurbaşkanı'mıza arz edeceğimiz konular var. NATO Liderler Toplantısı öncesi bu konularda bazı adımları karşılıklı atmak istiyoruz. Neticede farklı görüşler olabilir. Önemli olan orta yolun bulunmasıdır. Biz de bu çaba içindeyiz."

Çavuşoğlu, ABD'nin uyarılara rağmen terör örgütü YPG/PKK'ya destek vererek yanlış adım attığını söyledi. DEAŞ'a karşı peşmergenin Suriye'ye gitmesini ABD'nin engellediğini belirten Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

"Başlangıçta bir terör örgütüyle angajmana girince sonrasında geri dönmek zor oluyor. Terör örgütüyle angajmana girmek sadece uluslararası hukuk bakımından değil, Amerikan kanunları bakımından da çok ciddi sorun. Şu anda Amerikan yönetimlerinin en büyük problemi bu. YPG'ye yönelik herhangi bir adıma karşı destek olurlarsa bu defa bu terör örgütüne karşı niye siz destek verdiniz denir. Çünkü çok büyük destek verdiler. 30 bin tır dolusu silah verdiler. Daha bizimle güvenli bölge çalışması yapılırken bile o silah ve eğitim desteği devam etti. Buna yönelik en ufak kabul Amerikan yönetimini kendi içinde ülkesi içinde hukuki olarak çok ciddi bir duruma düşürecek."

Obama yönetiminin uyarılara rağmen YPG/PKK'ya destek vererek hata yaptığını, şimdiki yönetimin buna devam ettiğini hatırlatan Çavuşoğlu, ABD yönetiminin şu anda böyle bir ikilem içinde kaldığını söyledi.

Çavuşoğlu, Türkiye ile Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin mutabakat muhtarası imzalanmasıyla ilgili soru üzerine, Türkiye'nin Güney Kıbrıs Rum yönetimi hariç Akdeniz'de deniz yetki alanları konusunda her ülkeyle görüşmeler yapabileceğini belirtti.

Libya ile de bu çerçevede görüşmeler yapıldığını ve mutabakat imzalandığını aktaran Çavuşoğlu, bunun Türkiye'nin uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarının korunması anlamına geldiğine dikkati çekti.

Çavuşoğlu, Türkiye'nin bundan sonraki süreçte Akdeniz etrafındaki tüm ülkelerle birlikte de bunu yapabileceğini ifade ederek şöyle devam etti:

"Şu anda bazı ülkelerle bilinen sebeplerden dolayı şimdi yapılması mümkün gözükmese de ileride bunlar da mümkün olabilir. Biz Doğu Akdeniz'de olsun Ege'de olsun her zaman kendi uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımızı korurken buraların zenginliklerinin de hakça paylaşılması taraftarıyız. Bu Kıbrıs etrafındaki rezervler için de geçerli. Bizim kıta sahanlığımızın dışındaki alanlarda da Kıbrıs'ta Rum tarafı ile Türk tarafı arasında buradaki zenginliklerin hakça paylaşılmasının garanti altına alınmasını her zaman savunuyoruz. Bizim pozisyonumuz Doğu Akdeniz'deki bu tür zenginliklerin ve yetki alanlarının sınırlandırılmayla ilgili herkesle çalışarak hakça paylaşımdan yanayız. Buna yanaşmayan ülkeler olursa onların kendi bileceği iş. Bundan sonra diğer ülkelerle zemin uygun oldukça bu tür görüşmeler yapmaya devam edeceğiz."

Barzani'nin ilk ziyareti Türkiye'ye

Mevlüt Çavuşoğlu, Mesrur Barzani ile görüşmesini değerlendirirken de Barzani'nin IKBY Başbakanı olduktan sonra ilk resmi ziyaretini Türkiye'ye gerçekleştirdiğine işaret ederek, "Bunun sembolik anlamı da vardır." dedi.

Çavuşoğlu, önceki hükümet dönemlerinde olduğu gibi bundan sonra da Irak'ın birliği ve beraberliği çerçevesinde bölgesel hükümetle de iş birliğini her alanda geliştirmek istediklerini söyledi.

Bağdat-Erbil arası sürdürülen görüşmelerin olumlu seyrinden memnuniyet duyulduğunu kaydeden Çavuşoğlu, bunun zor süreçten geçen Irak'ın istikrarı, birliği ve beraberliği için de önemli olduğunu vurguladı.

Çavuşoğlu, bugünkü görüşmede Türkiye, Irak ve bölgesel yönetimi ilgilendiren güvenlik meselelerinin ele alındığını belirtti. Irak merkezi hükümetiyle bu yıl gerçekleştirilen üst düzey toplantılarda özellikle Türkiye'ye yönelik Irak'tan kaynaklanan terör tehdidinin konuşulduğunu ve tüm bu konuları kapsayan güvenlik anlaşması müzakerelerine başlandığını anımsatan Çavuşoğlu, "Bugün de özellikle PKK terör örgütünün ülkemize, Irak'a ve bölgesel yönetime Türkiye'deki Kürtler olduğu gibi Suriye'de ve Kuzey Irak'taki Kürt kardeşlerimize verdiği zararı ele aldık. Terör örgütü ile ortak mücadele unsurlarını birlikte değerlendirdik." diye konuştu.

Çavuşoğlu, Türkiye'nin güney sınırında oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu yok etmek ve bölgeye barış ve huzuru getirmek amacıyla başlatılan Barış Pınarı Harekatına ilişkin de bazı bilgileri Barzani'ye aktardığını söyledi. Çavuşoğlu, "Özellikle harekatın Kürtlere olmadığını, sadece ve sadece PKK ve YPG teröristlerine yönelik olduğunu burdan bir kere daha vurgulamak isterim. Suriye'de, Irak'ta ve Türkiye'de olduğu gibi Kürtlerin esas düşmanı da YPG-PKK'dır." dedi.

Türkiye'de 350 bin Suriyeli Kürt olduğunu belirten Çavuşoğlu, Barzani'nin de kendisine IKBY içerisinde 250 binden fazla Suriyeli Kürt olduğunu aktardığını belirtti.

"Bugüne kadar bu Kürt kardeşlerimiz Suriye'ye geri dönemediler, çünkü bunların çoğu zaten PYD-YPG tarafından sürgüne gönderilmişti." diyen Çavuşoğlu, Türkiye'nin Suriyeli Kürtlere ev sahipliği yaparken bundan sonraki süreçte de Suriye'de evlerine dönmeleri için gerekli desteği vereceğini söyledi.

Çavuşoğlu, Irak sınırları içerisinde terör örgütü DEAŞ'la mücadelenin de bugünkü görüşmede ele alındığını dile getirerek, "Ayrıca FETÖ'nün de bu ülkedeki mevcudiyeti hakkında bilgi paylaşımında bulunduk. Beklentilerimizi hem Bağdat hem de Erbil gayet iyi biliyor." ifadesini kullandı.

Çavuşoğlu, her iki terör örgütünün sadece Türkiye için değil, aynı zamanda Irak için de büyük tehdit oluşturduğunun altını çizdi.

Ekonomi

Görüşmede ikili ekonomik ilişkilerin de konuşulduğunu aktaran Çavuşoğlu, Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın mart ayındaki görüşmelerinde 20 milyar dolar ticaret hacmi hedefi koyduklarını anımsattı.

Bu hedefe ulaşmanın kolay olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

"Yeter ki ticaretin önündeki engelleri kaldıralım. Son zamanlarda bazı ürünlerimize yönelik yasaklar getirildi. Bunları doğru bulmuyoruz. Hele hele başka ülkelerin baskısıyla bu tür yasakların ilişkilerimize yakışmadığını vurgulamak isterim. Gümrük kapı işlemlerinin hızlandırılması gerekiyor. Daha önce Irak'tan kaynaklanan çifte vergilendirme işlemi vardı. Bu konularda olumlu adımlar atıldı."

Yeniden inşa

Türkiye'nin Irak'ın yeniden inşasına önem verdiğini belirten Çavuşoğlu, "Daha önce taahhütte bulunduğumuz 5 milyar dolar kredi firmalarımızın Irak'ta yeniden inşa için üstleneceği projelere, aynı şekilde firmalarımızın Irak'ta yapacağı yatırımlara ve tabii ticaretimizde kullanılacak." dedi.

Türkiye'nin 50 milyon dolarlık insani ve kalkınma hibe taahhüdünü hatırlatan Çavuşoğlu, bunun şu an Musul'da bir köprü yapımı için harcanmaya başlandığını söyledi. Çavuşoğlu, özellikle Erbil ve Musul arasındaki fiziki bağların yeniden tesis edilmesi bakımından bu köprünün önemine işaret etti.

Türk firmalarının sadece Irak'ın genelinin değil, bölgesel yönetimin kalkınması için de önemli roller üstlendiğini belirten Çavuşoğlu, "Irak'ın ve bölgesel yönetimin içerisine düştüğü ekonomik sebepten dolayı ödemelerde bazı aksaklıkların oldu. Son zamanlarda bu konuda adımlar atılıyor." dedi.

Çavuşoğlu, "Henüz tam olarak ekonomisi düzelmese de firmalarımıza ödeme konusunda verdikleri destek için teşekkür ediyorum." ifadesini kullandı.

Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >