Trump’ın ekonomi planları ve karşısına aldığı riskler

Seçimleri kazanıp ABD’nin 45. devlet başkanı olan ünlü iş adamı Donald Trump gerek iş dünyasından oluşan yeni kabinesi gerekse seçim kampanyası boyunca çıkışlarıyla büyük tartışmalara yol açtı. Trump’ın ters söylemleri ve düşünceleri dünya genelinde de büyük tepki gördü.

En son diplomatik bir geleneği yıkarak Tayvan Devlet Başkanıyla direk olarak telefonda görüşmesi Çin tarafında sert tepkilere yol açtı. Trump'ın başka hangi ülkeleri tehdit edeceği ister istemez bilinmez oldu. Bu durum hem dünya genelinde hem de piyasalarda belirsizliğe yol açıyor.

Trump, şuan durağan konumundaki ABD ekonomisini, söz verdiği gibi yüksek büyüme ile gerçek finansal istikrarı sağlama konusunda başarılı olursa tepkileri bir nebze üzerinden azaltmış olacak. Bu konudaki avantajlarından biri hem kongre hem de temsilciler meclisinde üstünlüğe sahip olması. Böylece çıkaracağı kanunlar daha hızlı geçebilir.

Öncelikli hedefinde; ABD ekonomisinin gerçek ve potansiyel büyümesini artırma stratejisinin merkezi olarak, vergi reformu ve alt yapı yatırımları yer almakta. Trump, bunun sonucunda yılda %4 büyüme beklentisi içinde.



Piyasalara göre oluşan beklenti; ABD'nin içinde bulunduğu alışılmadık para politikasının izlediği uzun süreli bağımsızlık döneminden sonra yavaş yavaş yerine gevşek maliye politikası ve büyüme yanlısı yapısal reformların yapılacağı öngörülüyor. Başkan Obama'da buna benzer bir yaklaşım izlemiş ancak cumhuriyetçilerin baskın olduğu bir kongrede istediklerini gerçekleştirememişti. Trump'ın tüm gücü elinde bulundurması, sert ve agrasif kişiliği ve aynı zamanda iş dünyasında başarılı bir milyarder olması sebebiyle ikili ilişkilerde daha etkin bir taraf olduğu gözlemleniyor.



Tüm bunların yanı sıra Trump'ın büyütmekte olduğu ekonomi gündemi dışında, kurmuş olduğu ekibin yeni atanmış üyeleri, uluslararası alanda ABD politikalarını iyileştirmek amacıyla Asya ülkeleri ile temasa geçmesi gerekmektedir. Japonya ve Çin özellikle bu konuda sıcak davranıyor. Tabi Trump'ın son olarak Çin'le olan atışmasını saymazsak. Bu gibi durumlar danışmanlarının elini zorlaştıracağa benziyor. Avantajları ise Trump'ın tehditleri sonrası bir çok kişiyi açık şekilde yaralayacak olması ve ticaret savaşı riskini arttırması gibi senaryoları düşünürsek karşı ülkelerin tutumlu davranarak alttan alması ABD'nin elini ister istemez güçlendiriyor. Bu gelişmeler ışığında ABD ve Trump'ı ekonomide nasıl bir gelecek beklediğini hep birlikte göreceğiz.
Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >