Taşrada yetişen çocuklar, ilkgençlik yaraları ve Reha Erdem'den yara güzellemeleri
Bundan seneler önce TRT 1 tematik film kuşağında “Kaç Para Kaç” filmine denk gelmiştim, filmi yarısından itibaren ve tarzına ilişkin bilgi sahibi olmayarak izlemiş fakat yine de kendime çok yakın bulmuştum. Bu filmde insani pek çok şey vardı. Reha Erdem sineması o gün, aslında ben farkında değilken benim için başlamış oldu…
Sinemaya ilgimin iyice belirginleşmeye başladığı zamanlarda Beş Vakit'i izledim. Köyde çocuk olmak, bozkırın ortasında erilen büluğun çocuk zihinlerde oluşturduğu boşluk, yaşayamama hissi, nefret edilen, nefret etmekten başka seçenek bırakmayan aileler; -ki köyde ebeveyn yoktur, aile vardır- ve insanı yutkunduran bir manzara çekimiyle Reha Erdem sadeliği…
Köyde insan baskı altında olmak nedir iyi bilir. İmkanlar kısıtlıdır, uzun uzun çocuk kalamazsın, yetişmek zorunda bırakan bir ezilmişlik hissiyle, vücudu çorak kalan ama içi en en ağır yoklukla olgunlaşmış çocuklar olarak yaşarsın.
Köyde insan baskı altında olmak nedir iyi bilir. İmkanlar kısıtlıdır, uzun uzun çocuk kalamazsın, yetişmek zorunda bırakan bir ezilmişlik hissiyle, vücudu çorak kalan ama içi en en ağır yoklukla olgunlaşmış çocuklar olarak yaşarsın.
Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >