Taş ve takılara mühürlenen üç bin yıllık tarih
Yaklaşık 3 bin yıl önce bölgede hüküm süren Urartu Krallığı'na ait çivi yazısı ve el sanatları, Vanlı sanatkarların taş üstüne yaptığı işlemelerle yaşatılıyor.
Van'da Urartuların bıraktığı eserler üzerine çalışmalar yapan Kültür ve Turizm Bakanlığı belgeli el sanatları ustası Şimşek, AA muhabiri Sıtkı Yıldız'a yaptığı açıklamada, kendisinin de diğer sanatkarlar gibi Urartuların eşsiz sanatından esinlendiğini belirtti.
Uzun zamandır Van çevresinde bulunan tarihi eserler ile eserlerin bulunduğu çevrede araştırmalar yaptığını kaydeden Şimşek, taşlara ve bölgede yaşayan uygarlıkların yaşam tarzlarına ilgisinin de bu araştırmalarla arttığını ifade etti.
Şimşek, "Bu ilgi sayesinde eski uygarlıkları incelemeye başladım. Eski dönemlerde taş üzerine yapılan oymalar ilgimi çekti. Binlerce yıl önce yaşayan insanlar, çok zor bir yolla günümüze eserler bırakmış. Benim de ilgim olması nedeniyle bu sanata girmeye karar verdim. Yaklaşık 10 yıldır bu işle uğraşıyorum. Daha önce taş işlemeciliğini Antakya'da gördüm. Birkaç örnek oralardan almıştım. Daha sonra Van ve çevresinde yaptığım lokal araştırmalarda dünyanın damı olarak bilinen Tırişin Yaylasında elle işlenmiş birçok taş eser gördüm. Yine aynı yere yakın bir yerde sigara ağızlıklarının taşla yapıldığını söylediler. Ben de o bölgeye gitme fırsatı yakaladım ve oradan getirmiş olduğum taşlarla MÖ 3 bin yıllarında yaşamış olan, hatta daha öncesindeki Hurri-Mitani uygarlığından kalan eserleri bire bir taklit ederek bu işe meraklı olan bir kitleye ulaşmayı başardım." diye konuştu.
"Bu konuda Yüzüncü Yıl Üniversitesinde arkeologlar ve Urartuca bilen Mehmet Kuşman amcamız bize öncü oldu. Bölgede 400 yıl hüküm eden Urartular belki insanlar için pek bir şey ifade etmiyor olabilir. Ancak özellikle el sanatları, insanların yaşamına kattıkları atın evcilleştirilmesi, kanalizasyon, su kanalları yapması, sulu tarıma geçişte çok önemli yol katettikleri, tarihçiler tarafından da bilinmekte. Çivi yazısında okuma konusunda yeterli olamayabilirim ama kendi el becerilerimi bir araya getirerek çivi yazısını en iyi şekilde yazmaya gayret eden bir sanatkar olarak iyi bir noktada olduğumu düşünüyorum. Bu iş hobi şeklinde başladı. Şu an bir medeniyetin, bir uygarlığın, toplumun aydınlatılması için önemli bir rol olduğumu düşünüyorum. Bu konuda yaklaşık 8 aydır İngiltere'de British Museum ve Londra'da bulunan bir üniversitede Ortadoğu dilleri ve kültürünü araştırmaya devam ediyorum."
Uzun zamandır Van çevresinde bulunan tarihi eserler ile eserlerin bulunduğu çevrede araştırmalar yaptığını kaydeden Şimşek, taşlara ve bölgede yaşayan uygarlıkların yaşam tarzlarına ilgisinin de bu araştırmalarla arttığını ifade etti.
Şimşek, "Bu ilgi sayesinde eski uygarlıkları incelemeye başladım. Eski dönemlerde taş üzerine yapılan oymalar ilgimi çekti. Binlerce yıl önce yaşayan insanlar, çok zor bir yolla günümüze eserler bırakmış. Benim de ilgim olması nedeniyle bu sanata girmeye karar verdim. Yaklaşık 10 yıldır bu işle uğraşıyorum. Daha önce taş işlemeciliğini Antakya'da gördüm. Birkaç örnek oralardan almıştım. Daha sonra Van ve çevresinde yaptığım lokal araştırmalarda dünyanın damı olarak bilinen Tırişin Yaylasında elle işlenmiş birçok taş eser gördüm. Yine aynı yere yakın bir yerde sigara ağızlıklarının taşla yapıldığını söylediler. Ben de o bölgeye gitme fırsatı yakaladım ve oradan getirmiş olduğum taşlarla MÖ 3 bin yıllarında yaşamış olan, hatta daha öncesindeki Hurri-Mitani uygarlığından kalan eserleri bire bir taklit ederek bu işe meraklı olan bir kitleye ulaşmayı başardım." diye konuştu.
Hobi olarak başladı, geçim kaynağı oldu
Yaptığı işin zorluğunu, "Aslında Urartucayı tam olarak çözdüm diyemem. Çünkü yaşayan bir dil değil, kaybolan bir dil." sözleriyle anlatan Şimşek, şöyle devam etti:"Bu konuda Yüzüncü Yıl Üniversitesinde arkeologlar ve Urartuca bilen Mehmet Kuşman amcamız bize öncü oldu. Bölgede 400 yıl hüküm eden Urartular belki insanlar için pek bir şey ifade etmiyor olabilir. Ancak özellikle el sanatları, insanların yaşamına kattıkları atın evcilleştirilmesi, kanalizasyon, su kanalları yapması, sulu tarıma geçişte çok önemli yol katettikleri, tarihçiler tarafından da bilinmekte. Çivi yazısında okuma konusunda yeterli olamayabilirim ama kendi el becerilerimi bir araya getirerek çivi yazısını en iyi şekilde yazmaya gayret eden bir sanatkar olarak iyi bir noktada olduğumu düşünüyorum. Bu iş hobi şeklinde başladı. Şu an bir medeniyetin, bir uygarlığın, toplumun aydınlatılması için önemli bir rol olduğumu düşünüyorum. Bu konuda yaklaşık 8 aydır İngiltere'de British Museum ve Londra'da bulunan bir üniversitede Ortadoğu dilleri ve kültürünü araştırmaya devam ediyorum."