Sınır Tanımayan Doktorlar: Lübnan tarihi bir yerinden edilme kriziyle karşı karşıya

MSF Ortadoğu Koordinatörü, bölgedeki saldırıların yardım çalışanlarının görevlerini yerine getirmesini zorlaştırdığına dikkat çekti.
MSF Ortadoğu Koordinatörü, bölgedeki saldırıların yardım çalışanlarının görevlerini yerine getirmesini zorlaştırdığına dikkat çekti.

Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF), Lübnan’ın son dönemde yaşanan yoğun İsrail saldırıları nedeniyle tarihi bir yerinden edilme kriziyle karşı karşıya kaldığını bildirdi. MSF, bu durumun ‘korkunç boyutlarda’ olduğunu ifade ederek acil yardım çağrısında bulundu.

1971'de Paris'te bir grup doktor ve gazeteci tarafından kurulan ve uluslararası, bağımsız bir tıbbi insani yardım kuruluşu olan Médecins Sans Frontières (MSF), Lübnan'da da faaliyet gösteriyor. İsrail-Lübnan savaşına ve İsrail saldırılarına ilişkin açıklama yapan MSF, “Saldırılar, binlerce insanın evlerini terk etmesine ve barınma koşullarının her zamankinden daha kötü hale gelmesine neden oldu” açıklamasında bulundu.

Özellikle güney Lübnan'daki yoğun bombardımanın ardından yerel toplulukların büyük bir baskı altında kaldığını belirten MSF, sağlık hizmetlerinin erişilemez olduğunu vurgulayarak, “Birçok insan, güvenli bir sığınak ararken, sağlık hizmetleri ve temel ihtiyaçlara erişim konusunda ciddi zorluklar yaşıyor. Acil sağlık hizmetlerine olan ihtiyaç katlanarak artıyor” ifadelerini kullandı.

MSF Ortadoğu Koordinatörü, bölgedeki saldırıların yardım çalışanlarının görevlerini yerine getirmesini zorlaştırdığına dikkat çekerek, “Lübnan’da yaşananlar, savaşın doğrudan sonuçlarıyla birlikte insani krizin boyutlarını daha da derinleştiriyor. Yaşanan bu insani trajedi, Lübnan'daki halk sağlığına ve güvenliğine yönelik tehditleri artırırken, insani yardım kuruluşlarının çalışmaları daha da kritik bir hal alıyor. Uluslararası toplumun, bu kriz karşısında daha etkin adımlar atması gerektiği vurgulanıyor” ifadelerini kullandı.

Açıklamada ayrıca, 2023 yılı itibarıyla, İsrail’in Lübnan’a yönelik hava saldırılarının, 2006 yılındaki savaşın ardından en yüksek seviyeye ulaştığı belirtildi.

Bu videoda, Lübnan'ın neden 'failed state' olarak tanımlandığı sorusuna odaklanıyoruz ve ülkenin tarihsel arka planını detaylı bir şekilde ele alıyoruz.

Lübnan'daki etnik ve mezhepsel gruplar arasındaki derin ayrılıkların, özellikle Fransa'nın 1932'de koyduğu seçim kuralları çerçevesinde, nasıl bir siyasi çıkmaza dönüştüğünü inceliyoruz.

Lübnan'da hükümetin neden yıllardır kurulamadığını ve bu siyasi istikrarsızlığın ekonomik çöküşe nasıl yol açtığını analiz ediyoruz. Videonun ilerleyen bölümlerinde, Refik Hariri'nin Lübnan'ı iç savaş döneminden çıkarmadaki rolünü ve Lübnan ekonomisini yeniden canlandırmaya çalıştığı dönemi anlatıyoruz.

Bununla birlikte, 2020 Beyrut patlamasının Lübnan'ın merkezindeki ekonomik ve sosyal yapıları nasıl yerle bir ettiğini ve patlamanın ardından Lübnan'da yaşanan insani krizleri tartışıyoruz. Ayrıca, İsrail'in Lübnan'a yönelik askeri operasyonlarını ve Hizbullah'ın bu saldırılara nasıl yanıt verdiğini derinlemesine ele alıyoruz.

İsrail'in, Lübnan'daki Hizbullah'a yönelik kara ve hava saldırılarını genişletmesiyle birlikte ülkenin geleceğinin nasıl şekilleneceği üzerine kapsamlı bir analiz yapıyoruz. İsrail'in Gazze'de uyguladığı soykırım ve savaş stratejisini Lübnan'a taşıyıp taşımadığı sorusunu ve Hizbullah'ın gelecekte bu baskılara ne kadar dayanabileceğini değerlendiriyoruz.

Lübnan'ın güneyinden başlayan göç dalgasının bölgedeki demografik yapıyı nasıl etkilediğini ve İsrail'in Litani Nehri'ni neden stratejik bir hedef olarak gördüğünü analiz ederken, bu operasyonların bölgesel dinamiklere nasıl bir etkisi olacağını tartışıyoruz. Suriye ile Lübnan arasındaki sınır bölgelerinde yaşanan hareketlilik ve İran'ın bu süreçte nasıl bir pozisyon aldığını da ayrıntılı bir şekilde ele alıyoruz. Son olarak, Lübnan'ın siyasi ve askeri yapısındaki kırılganlıkların önümüzdeki süreçte bölgeye ne gibi etkiler yaratacağını değerlendiriyoruz.

GZT Dış Haberler Editörü Hamide Coşkun sordu, Uluslararası İlişkiler Danışmanı Ahmet Yasir Feten cevapladı.

GZT Özel İçerik Editörü Sinan Bakioğlu ve Özel Harp Uzmanı Emk. Yb. Mitat Ferhat Dur İsrail'in Lübnan'da yaptığı son iki elektronik saldırıyı değerlendirdi.

İsrail'in ilk elektronik saldırısı 20 Eylül'de gerçekleşti. Hizbullah üyelerinin kullandığı 'pager' (çağrı cihazları) eşzamanlı olarak infilak etti. Çok sayıda Hizbullah üyesi ve Lübnanlı siviller saldırıdan etkilendi.

İkinci saldırı yaklaşık 24 saat sonra 21 Eylül'de gerçekleşti. Bu sefer Hizbullah üyelerinin kullandığı telsizler patladı. Önceki saldırıda etkilenenlerin cenaze törenlerinde saldırı yapıldı.

20 Eylül'den itibaren İsrail'in saldırılarına maruz kalan Lübnan'ın güneyinden Başkent Beyrut'a doğru göç dalgası sürüyor. Ülkenin güneyinden 10 binlerce kişi, başkent Beyrut ve kuzey bölgelerine doğru göç ediyor.

Patlayıcıların ayarlanması gerçeklemesinden bahsettik. İsrail'in Lübnan'a saldırmasının nedenlerini ele aldık. Cihazları piyasadaki muadillerinden ayıran özellikleri konuştuk.

Savaşta yeni aşama suikastlar mı? İsrail Lübnan'a yaptığı saldırılarda Hizbullah'ın yönetici kadrosunu hedef almaya devam ediyor.

Cihazlar nasıl kullanılıyor? Kimler tarafından satın alınabiliyor? Günümüzde sıklıkla kullanılıyor mu? Cihazların özellikleri ne? İsrail saldırıyı nasıl planladı? Patlayıcılar cihazlara sonradan mı yerleştirildi?

Birinci ve ikinci elektronik saldırı arasındaki farklar ne? Saldırı bölgede hangi etkiyi gösterdi? Saldırılardan Türkiye'nin çıkarması gereken dersler neler?

Tüm sorular ve çok daha fazlası için içeriğimizi izleyebilirsiniz.
Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >