Salgınla mücadelede en önemli soru: Aşı bulunmazsa ne olacak?
Dünyayı durma noktasına getiren koronavirüs ile ilgili en çok merak edilenlerden biri de aşının bulunup bulunmayacağı konusu. Aşının bulunmaması durumu ile ilgili analiz yapan uzmanlar virüsle yaşamayı öğrenmek gerektiği üzerinde duruyor.
Korona virüsü salgınının son bulup hayatın küresel çapta normale dönmesi için bir aşının bulunup yaygınlaştırılmasına bel bağlanıyor. CNN International, uzmanların olası gördüğü bu senaryoya ilişkin bir analiz yayımladı. Birçok önde gelen enfeksiyon uzmanı doktor, mümkün gördükleri bu senaryoda bireysel olarak herkese büyük iş düşeceğini söyledi.
Tedaviler geliştirilse bile koronavirüs can almaya devam edecek
Koronavirüs hastalığına karşı bir aşının hiçbir zaman bulunmadığı senaryoda, toplumlar yeni koronavirüsün kökünü kazıma umudundan vazgeçip onunla birlikte yaşamayı öğrenmek zorunda kalacak. Şehirler yavaş yavaş açılacak ama yeni bir salgın dalgasının ortaya çıkması halinde bir anda yeniden farklı ölçeklerde karantina tedbirlerinin devreye sokulması ihtimali hep olacak. Tedaviler geliştirilse bile, korona virüsü can almaya devam edecek.
"Bir aşı en erken 18 ayda yaygın olarak kullanılmalı"
CNN’in görüştüğü uzmanlar, korona virüslerinin HIV veya sıtma kadar hızlı mutasyon geçirmemesi sebebiyle nihayetinde bir aşı bulunma ihtimalinin yüksek olduğunu söylüyor. Bununla birlikte, olası bir aşının enerken 18 ayda yaygın kullanıma sunulması bekleniyor.
Dahası, HIV virüsü üzerinde yaklaşık 40 yıldır devam eden aşı çalışmalarının hala bir sonuca ulaşmadığına, dolayısıyla bu senaryonun düşünülmesi gerektiğine dikkat çekiliyor. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre yılda 400 bin kişiye bulaşan Deng humması da aşısı bulunamayan viral hastalıklar arasında gösteriliyor.
"Tüm toplumlar virüsle yaşayabilecek bir pozisyon almalı"
Londra’daki Imperial College’dan küresel sağlık uzmanı olan Profesör David Nabarro, "Hala aşısını bulamadığımız virüsler var. Yeni koronavirüsü için bir aşı olacağına veya bu aşının etkinlik ve güvenlik testlerini geçeceğine dair kesin bir varsayımda bulunamayız" dedi. Nabarro, "Bütün toplumların, sabit bir tehdit olarak koronavirüsünden korunduğu ve toplumsal hayat ile ekonomik faaliyetlerin virüs içimizdeyken devam edebildiği bir pozisyon almaları hayati önem taşıyor" yorumunu yaptı.
"Yeni bir 'toplum sözleşmesi' gerekli"
"Covid’e hazır olmak üzerinde çalışmamız kesinlikle hayati önem taşıyor" diyen Nabarro, yeni 'bir toplum sözleşmesi' çağrısında bulunuyor. İngiliz profesör, her bir ülkenin vatandaşlarının normal hayatlarına başlarken, hastalık belirtilerini göstermeleri veya hasta bir kişiyle temas kurmaları halinde kendilerini tecrit edeceği bir 'sözleşme' gerektiğini söylüyor. Nabarro önerisini, "Virüs tehdidi karşısında hayatta kalmak ve sağlıklı olmak için yapılaca kolektif bir anlaşma" olarak niteledi.
"Uzaktan çalışma standart haline gelecek"
Buna göre, basit grip/soğuk algınlığı gibi semptomları ciddiye almayıp işe gidilen kültür son bulacak; uzaktan çalışma özellikle beyaz yakalılar için yeni standart haline gelecek. Şirketlerin ofis alanlarını fazla kalabalık olmayacak şekilde düzenlemesi, evden çalışmaya bakışı değiştirmesi gerekecek.
"İzole olanlar 'kahraman' olarak görülmeli"
Herkesin bireysel sorumluluk alması gerekeceğini söyleyen Nabarro, "İzole olanlar parya yerine kahraman olarak görülmeli" dedi. Bununla birlikte, yoksul ülkelerin bu tarz bir çalışma kültürünü benimsemesinin zor olacağına dikkat çekerek, bu ülkelerin desteklenmesinin ikinci bir küresel salgına karşı çok önemli olduğunu vurguladı.
"Test ve filyasyon programları devam ettirilmeli"
Uzmanlar aşının henüz bulunmadığı bir 'normalleşme' sürecinde, hayatın koronavirüse paralel olarak devam edebilmesi için kapsamlı test ve filyasyon programlarının devam etmesi gerektiğini de belirtiyor.
Houston’daki Baylor Tıp Okulu’ndan Dr. Peter Hotez, "Sağlık sistemlerinin temas izleme, iş yerinde teşhis, sendromların gözlenmesi, sosyal mesafenin yeniden devreye sokulup sokulmaması konusunda erken iletişim gibi tedbirleri alması kesinlikle kritik önemde. Bu yapılabilir ama karmaşık ve daha önceden yapılmamış bir şey" dedi.
"Aşı bulunmazsa virüs kış aylarında zirve yapabilir"
Hotez’e göre, bir aşı bulunamaması halinde koronavirüs salgınlarının her kış zirve yapabileceğini ve bu nedenle sokağa çıkma kısıtlamalarının yeniden uygulanabileceğini de ekliyor. Nabarro da, "Zaman zaman yeni salgınlar olacak, hareket kısıtlanacaktır. Bu kısıtlama bir ülkenin bazı bölgeleri için de, tamamı için de geçerli olabilir" dedi.
" 18 ayda elimizde bir şey olursa çok şaşıracağım"
Offit, bir aşı bulunacağına inancını "Bolca para, bolca ilgi var ve hedef de net" sözleriyle dile getirse de, geçmiş salgınlara bakarak 'aşı arayışlarının öngörülemez olduğu' uyarısında bulundu. Amerikalı doktor, "Bir aşının hızla bulunacağını sanmıyorum. 18 ayda elimizde bir şey olursa, çok şaşıracağım" dedi.