Rapor yıllar önce sunuldu: Servi ağaçları faciayı önleyebilir miydi?
Yangınlarla kavrulan Türkiye’de, hem bu yangınların çıkış nedeni, hem de ihmaller ve alınabilecek önlemler tartışılıyor. 1986'dan beri yangınlara karşı alınabilecek önlemleri araştıran Prof. Dr. Tuncay Neyişçi, "35 yıldır söylediklerimiz ve projelerimiz dikkate alınsaydı bu felaket yaşanmazdı" dedi.
1986 yılından beri defalarca TÜBİTAK’a 'yangına dirençli orman projesi' raporlarını hazırlayan Türkiye Ormancılar Derneği Batı Akdeniz Şubesi Başkanı ve yangın ekolojisi uzmanı Prof. Dr. Tuncay Neyişçi, servi ağacının en zor yanan 10 tür arasında olduğuna vurgu yaparak, "Söylediklerimiz ve projelerimiz dikkate alınsaydı bu felaket yaşanmazdı" dedi.
Milliyet gazetesinin haberine göre; görüşlerine yer verilen Akdeniz Üniversitesi Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde yıllarca orman yangınlarının önlenmesine yönelik laboratuvar çalışmaları yürüten Prof. Dr. Neyişçi şunları söyledi:
"En az yanan 10 tür"
"1986’dan itibaren Akdeniz havzasındaki kolay yanan bitki türleri üzerine araştırmalara başladık. 50 bitki türünü laboratuvar koşullarında inceledikten sonra, en zor yanan 10 tür ile en kolay 10 türün listesini çıkarttık. Bu türler arasında servi ağacının yangına en dayanıklı, ekonomik ve gelir getiren ağaç olduğunu saptadık. Servi ağacı, Akdeniz havzasında yetişen ve rüzgar perdesi görevi ifa eden bir tür. Aksu ve Köprüçay vadilerinin kuzey yönlü kurutucu rüzgarlara açık olduğunu tespit ettikten sonra ilk etapta yangın riskinin en yüksek olduğu Manavgat ve Serik ormanlarına 150-200 metre aralıklarla bir, üç veya beş sıralı, yan yana servi ağacı dikmenin koruyucu etki yapacağını bilimsel çalışma olarak ortaya koyduk. O dönem bu araştırmamıza Türkiye’den ilgi gösterilmedi ancak yurtdışından özellikle İtalyanlar’dan davet aldık"
"Avrupa'da ses getirdi"
Prof. Dr. Neyişçi, söz konusu bilimsel araştırmaların devam ettiği sırada 1994 yılında Çanakkale yangın felaketinin yaşandığını belirterek, “O dönem yangın bölgesine gittiğimizde yol kenarlarında dikili servilerin alevlerden ne kadar az etkilendiğini bizzat görmüş olduk. Daha sonra ‘Yangına Karşı Orman Kurma İlkeleri’ adlı kitabımızı yayınladık. Önerilerimiz İtalya’nın TÜBİTAK’ı sayılan CRN adlı kuruluşun dikkatini çekti. Bu kurumla Floransa’da ortak projeler yaptık ve servi ağacının önemi Avrupa’da ses getirdi. Avrupalı orman mühendisleri ve ilgili kurum yöneticileri kitabımızı okuyup bizden bilgi alıyorlardı. Ancak Türkiye’den kimse çalışmamıza bakmadı" diye konuştu.
"Uçağa gerek kalmazdı"
Prof. Dr. Neyişçi sonraki süreci ve projenin ayrıntılarını şöyle anlattı:
“1995’ten sonra TÜBİTAK projesi olarak İtalyanlar ile birlikte Serik’te servi deneme sahası kurduk. Orman Bölge Müdürlüğü yetkililerine Aksu, Köprüçay vadilerinin, kuzeyden gelen kurutucu poyraza açık olduğunu, bu nedenle Serik ve Manavgat ormanlarının yüksek risk taşıdığını, bu bölgelerdeki ormanlara kuzeye dik gelecek şekilde 150-200 metre aralıklarla bir, üç veya beş sıralı birbirine bitişik serviler dikilmesi gerektiğini ilettik. 1999’da bu söylediklerimiz yapılmış olsa 2008’de 17 bin hektarlık alanın küle döndüğü Serik ile şimdiki Manavgat yangını hiç bu kadar büyümeden söndürülmüş olacaktı. Serviler dikilse perde gibi hem alevleri, hem de rüzgarı önlemiş olur. Orman yangınlarında uçak ve helikoptere bile kalmaz”
"Böyle büyüyen alevlerin üzerine su dökmek fayda vermez"
"Her 400 hektarlık kızıl çam yangınında Hiroşima’ya atılan atom bombasına eş değerde enerji açığa çıkar" diyen Neyişçi, "Böylesine bir enerji yani ateşin üzerine helikopter veya uçaktan su boşalttığınızda sonuç alamazsınız. Şayet bizim projelerimiz hayata geçirilseydi servilerin üzerine boşaltılacak sular sayesinde yangını önlemek mümkün olacak, sadece ilk çıkış noktasını çevreleyen şerit yanmış olacaktı. Servinin en büyük özelliği rüzgarı engellemesidir. Rüzgar olmadan yangının büyümesi söz konusu olmaz" şeklinde konuştu.
"Çıra etkisi gösteren dallar temizlenmeli"
Neyişçi, TÜBİTAK'a sundukları başka bir projeye göre de, sadece orman yollarının her iki yanındaki 100’er metrelik iç kısımlarına doğru küçük dal ve yaprakların temizlemesinin bile yangınları büyük ölçüde engelleyeceğini belirtti.