"Musul'da Türkiye'nin işi yok diyenler cevabını almıştır"
Başbakan Binali Yıldırım, "Cumhurbaşkanımızın dediği 'Masada da, operayonda da olacağız' sözümüzün arkasındayız. Operasyonda ön saflarda olanlar bizim Başika'da eğittiğimiz Ninova Mücahitleri'dir. Ayrıca koalisyon güçleri içerisindeki bizim hava kuvvetlerimiz de yer almıştır. 'Musul'da Türkiye'nin işi yok' diyenler cevabını almıştır" dedi.
Başbakan Binali Yıldırım, Musul Operasyonu hakkında, "Musul'da uzun süredir konuşulan operasyon nihayet başladı. Olan biteni yakından takip ediyoruz. Her gelişmeye uygun hesaplarımız yapılmıştır. Türkiye aleyhine bir durum ortaya çıkarsa gereken adım atılacak, misliyle karşılık verilecektir. Cumhurbaşkanımızın dediği 'Masada da, operayonda da olacağız' sözümüzün arkasındayız. Operasyonda ön saflarda olanlar bizim Başika'da eğittiğimiz Ninova Mücahitleri'dir. Ayrıca koalisyon güçleri içerisindeki bizim hava kuvvetlerimiz de yer almıştır. 'Musul'da Türkiye'nin işi yok' diyenler cevabını almıştır. " dedi.
Başbakan Binali Yıldırım partisinin grup toplantısında konuştu. Başbakan Yıldırım'ın konuşmalarının satırbaşları şöyle:
"Geçtiğimiz bir hafta içerisinde bir yandan yurtdışından gelen ziyaretçilerimizle temaslarımız devam ederken, diğer yandan milletvekillerimizle istişare toplantıları gerçekleştirdik. 15 Temmuz sonrası yaşanan olaylar ve terörle mücadele, ekonomi konularını ele aldık. İllerimizde devam eden yatırım ve hizmetleri konuştuk. Vatandaşlarımızdan gelen talep ve önerileri değerlendirme fırsatı bulduk.
"Suriye'de bin 256 kilometrelik alan artık güvenli"
Bugün Fırat Kalkanı operasyonunun 56'ncı günündeyiz. Bin 256 kilometrelik alan güvenli hale getirildi. Burada artık Cerabluslu ve köylüler tekrar dönüp yerleşmeye başladılar, normal hayata geçtiler. Cerablus, Rai ve Dabık'ı da DEAŞ örgütünden temizledik ve efsaneler uydurulan Dabık da güvenli bir yer haline geldi. Dabık'ta kontrolün sağlanmasıyla DEAŞ teröristleri tarafından Kilis'e atılan roket saldırıları büyük ölçüde önlendi. Bizim amacımız bölgede güvenliği, istikrarı sağlamak. Bunun dışında başka hedefimiz yok.
"Irak'ın yarısı PKK, DEAŞ gibi örgütlerin kontrolünde, diğer yarısı uluslararası ülkelerin kontrolünde"
ABD 2003 yılında Irak'a girdi, Saddam'ı devirdi, Irak'ta yeni dönem başladı. Baştan itibaren ABD'ye, AB'ye bölgenin hassasiyetini sürekli anlattık. Etnik hassasiyeti, mezhep hassiyetini sürekli işledik. Terör örgütleri konusunda uyarılarımızı yaptık. Bütün uyarılarımız dikkate alınmadı, haklı çıktık. DEAŞ'ın bu müdahaleden sonra çıktığını tüm dünya biliyor. Uyarılarımız dikkate alınsaydı, milyonlarca insan hayatını kaybetmeyecek, terör örgütlerinin cirit attığı bir ülke olmayacaktı. Irak'ın yarısı PKK, DEAŞ gibi örgütlerin kontrolünde, diğer yarısı uluslararası ülkelerin kontrolündedir. Bu coğrafyada Türkiye'yi hesaba katmadan adım atanlar büyük yanılgı içinde olurlar.
"Teröre destek veren belediyeleri tek tek paketledik, mücadele sürecek"
PKK bölücü terör örgütüyle mücadelemiz devam ediyor. Güvenlik güçlerimiz dağlardaki operasyonlarda ağır darbeler vurmaya devam ediyor. Şehit içi yapılanmaya karşı etkin tedbirler almaya devam ediyoruz. Bölücü terör örgütü siyasi cinayetler işlemeye başladı. Bölgedeki AK Parti yöneticilerine karşı suikastlar düzenliyor, kahpece cinayetler işliyor. Bunun hesabını bu alçak katillerden soracağız. Elbirlğiyle bu işin üstesinden geleceğiz. Teröre destek veren belediyeleri tek tek paketledik. Görevlendirdiğimiz başkanlar halka hizmet ediyor.
"Yüce Meclis bu sorunu ya kendisi çözecek, ya da millete havale edecek."
Türkiye'nin yeni bir anayasa ihtiyacı olduğu konuşuldu. AK Parti 2002'de tek başına iktidara geldi. Bir yandan gecikmiş hizmetleri yapıyor, bir yandan da vesayet örgütleriyle de mücadele ediyor. Cumhurbaşkanı seçilecek bir 367 icadı çıkardılar. Meclis'in en büyük partisini, 363 milletvekili olan AK Parti, siz tek başınıza cumhurbaşkanı seçemezsiniz. Seçilen cumhurbaşkanlarına bakın hep bunun altında seçildi. O gün AK Parti'yi sandıkta alt edemeyenler, vesayet odaklarını kullanarak yeni bir icat çıkardılar. Bunun öncülüğünü ana muhalefet partisi çekti ve bir sistem krizinin başlangıcını yaptı. Bu kördüğümü yine vatandaş açtı. Bu durum olunca biz, sandığa gitme, millete gitme sorunun millet tarafından çözülmesini istedik. Ve millet AK Parti'yi daha da güçlendirerek çözümü gösterdi. Vatandaş soruna el koydu, çözümü üretti. 2010 referandumuyla artık cumhurbaşkanı halk tarafından seçilmesi anayasamıza hüküm olarak girdi. Şimdi cumhurbaşkanı halk tarafından seçiliyor. Şimdi biz diyoruz ki mevcut durumu anayasaya uygun hale getirelim. Halkın iradesi üzerinde başka irade olmaz. Halkın yüzde 52'sinin oyunu almış bir cumhurbaşkanının halka karşı siyasi sorumluluğu vardır. Artık cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle değişmiştir, cumhurbaşkanının siyasi sorumluluğu doğmuştur. Sistemdeki bu kargaşanın ortadan kalkmasını istiyoruz. Bunun yolu da artık mevcut durumu, anayasadaki durumla uygun hale getirmektir. Bunun başlangıcını yapmış bulunuyoruz. AK Parti grubu olarak anayasadaki gerekli değişikleri öngören teklifi yüce Meclis'e sunacağız. Böylece artık bu anayasa konusunu da siyaset malzemesi olmaktan çıkaracağız. Ben eminim ki yüce Meclis bu sorunu ya kendisi çözecek, ya da millete havale edecek.
"367 oyu aşsa da millete gidecek"
Sayın Bahçeli ile dün bir görüşme yaptık. Bu görüşmede Türkiye ile iç ve dış tehditler hakkında değerlendirmeler yaptık. terörle mücadele, FETÖ örgütünün uzantılarıyla ilgili çalışmaları anlatma fırsatı bulduk. Anayasa meselesini ele aldık. Sayın Bahçeli'nin tutumu nettir. Fiili durumun anayasa ile uyumsuzluk içerdiğini ve çözüme kavuşturulması gerektiğini söyledi. Şimdi icraat zamanıdır, şimdi anayasa ve sistem konusunu millete götürüp çözüm üretme zamanıdır. Sayın Kılıçdaroğlu'na da çağrıda bulunuyorum, gelin bu kervana katılın, bu şeref hepimizin olsun. Bu anayasa meselesini çözelim, son sözü millet söylesin. AK Parti grubu olarak, siz bu değişikliğe destek verseniz, 367'nin üstüne çıksak son sözü millet söyleyecek. Millete götürürüz, karar verir, tartışmalar son bulur.
Şarkıcı Sinan Akçıl'da AK Parti grup toplantısındaydı:
Başbakan Binali Yıldırım partisinin grup toplantısında konuştu. Başbakan Yıldırım'ın konuşmalarının satırbaşları şöyle:
"Geçtiğimiz bir hafta içerisinde bir yandan yurtdışından gelen ziyaretçilerimizle temaslarımız devam ederken, diğer yandan milletvekillerimizle istişare toplantıları gerçekleştirdik. 15 Temmuz sonrası yaşanan olaylar ve terörle mücadele, ekonomi konularını ele aldık. İllerimizde devam eden yatırım ve hizmetleri konuştuk. Vatandaşlarımızdan gelen talep ve önerileri değerlendirme fırsatı bulduk.
"Suriye'de bin 256 kilometrelik alan artık güvenli"
Bugün Fırat Kalkanı operasyonunun 56'ncı günündeyiz. Bin 256 kilometrelik alan güvenli hale getirildi. Burada artık Cerabluslu ve köylüler tekrar dönüp yerleşmeye başladılar, normal hayata geçtiler. Cerablus, Rai ve Dabık'ı da DEAŞ örgütünden temizledik ve efsaneler uydurulan Dabık da güvenli bir yer haline geldi. Dabık'ta kontrolün sağlanmasıyla DEAŞ teröristleri tarafından Kilis'e atılan roket saldırıları büyük ölçüde önlendi. Bizim amacımız bölgede güvenliği, istikrarı sağlamak. Bunun dışında başka hedefimiz yok.
"Irak'ın yarısı PKK, DEAŞ gibi örgütlerin kontrolünde, diğer yarısı uluslararası ülkelerin kontrolünde"
ABD 2003 yılında Irak'a girdi, Saddam'ı devirdi, Irak'ta yeni dönem başladı. Baştan itibaren ABD'ye, AB'ye bölgenin hassasiyetini sürekli anlattık. Etnik hassasiyeti, mezhep hassiyetini sürekli işledik. Terör örgütleri konusunda uyarılarımızı yaptık. Bütün uyarılarımız dikkate alınmadı, haklı çıktık. DEAŞ'ın bu müdahaleden sonra çıktığını tüm dünya biliyor. Uyarılarımız dikkate alınsaydı, milyonlarca insan hayatını kaybetmeyecek, terör örgütlerinin cirit attığı bir ülke olmayacaktı. Irak'ın yarısı PKK, DEAŞ gibi örgütlerin kontrolünde, diğer yarısı uluslararası ülkelerin kontrolündedir. Bu coğrafyada Türkiye'yi hesaba katmadan adım atanlar büyük yanılgı içinde olurlar.
"Teröre destek veren belediyeleri tek tek paketledik, mücadele sürecek"
PKK bölücü terör örgütüyle mücadelemiz devam ediyor. Güvenlik güçlerimiz dağlardaki operasyonlarda ağır darbeler vurmaya devam ediyor. Şehit içi yapılanmaya karşı etkin tedbirler almaya devam ediyoruz. Bölücü terör örgütü siyasi cinayetler işlemeye başladı. Bölgedeki AK Parti yöneticilerine karşı suikastlar düzenliyor, kahpece cinayetler işliyor. Bunun hesabını bu alçak katillerden soracağız. Elbirlğiyle bu işin üstesinden geleceğiz. Teröre destek veren belediyeleri tek tek paketledik. Görevlendirdiğimiz başkanlar halka hizmet ediyor.
"Yüce Meclis bu sorunu ya kendisi çözecek, ya da millete havale edecek."
Türkiye'nin yeni bir anayasa ihtiyacı olduğu konuşuldu. AK Parti 2002'de tek başına iktidara geldi. Bir yandan gecikmiş hizmetleri yapıyor, bir yandan da vesayet örgütleriyle de mücadele ediyor. Cumhurbaşkanı seçilecek bir 367 icadı çıkardılar. Meclis'in en büyük partisini, 363 milletvekili olan AK Parti, siz tek başınıza cumhurbaşkanı seçemezsiniz. Seçilen cumhurbaşkanlarına bakın hep bunun altında seçildi. O gün AK Parti'yi sandıkta alt edemeyenler, vesayet odaklarını kullanarak yeni bir icat çıkardılar. Bunun öncülüğünü ana muhalefet partisi çekti ve bir sistem krizinin başlangıcını yaptı. Bu kördüğümü yine vatandaş açtı. Bu durum olunca biz, sandığa gitme, millete gitme sorunun millet tarafından çözülmesini istedik. Ve millet AK Parti'yi daha da güçlendirerek çözümü gösterdi. Vatandaş soruna el koydu, çözümü üretti. 2010 referandumuyla artık cumhurbaşkanı halk tarafından seçilmesi anayasamıza hüküm olarak girdi. Şimdi cumhurbaşkanı halk tarafından seçiliyor. Şimdi biz diyoruz ki mevcut durumu anayasaya uygun hale getirelim. Halkın iradesi üzerinde başka irade olmaz. Halkın yüzde 52'sinin oyunu almış bir cumhurbaşkanının halka karşı siyasi sorumluluğu vardır. Artık cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle değişmiştir, cumhurbaşkanının siyasi sorumluluğu doğmuştur. Sistemdeki bu kargaşanın ortadan kalkmasını istiyoruz. Bunun yolu da artık mevcut durumu, anayasadaki durumla uygun hale getirmektir. Bunun başlangıcını yapmış bulunuyoruz. AK Parti grubu olarak anayasadaki gerekli değişikleri öngören teklifi yüce Meclis'e sunacağız. Böylece artık bu anayasa konusunu da siyaset malzemesi olmaktan çıkaracağız. Ben eminim ki yüce Meclis bu sorunu ya kendisi çözecek, ya da millete havale edecek.
"367 oyu aşsa da millete gidecek"
Sayın Bahçeli ile dün bir görüşme yaptık. Bu görüşmede Türkiye ile iç ve dış tehditler hakkında değerlendirmeler yaptık. terörle mücadele, FETÖ örgütünün uzantılarıyla ilgili çalışmaları anlatma fırsatı bulduk. Anayasa meselesini ele aldık. Sayın Bahçeli'nin tutumu nettir. Fiili durumun anayasa ile uyumsuzluk içerdiğini ve çözüme kavuşturulması gerektiğini söyledi. Şimdi icraat zamanıdır, şimdi anayasa ve sistem konusunu millete götürüp çözüm üretme zamanıdır. Sayın Kılıçdaroğlu'na da çağrıda bulunuyorum, gelin bu kervana katılın, bu şeref hepimizin olsun. Bu anayasa meselesini çözelim, son sözü millet söylesin. AK Parti grubu olarak, siz bu değişikliğe destek verseniz, 367'nin üstüne çıksak son sözü millet söyleyecek. Millete götürürüz, karar verir, tartışmalar son bulur.
Şarkıcı Sinan Akçıl'da AK Parti grup toplantısındaydı: