MGK: Olağanüstü hal uzatılsın
MGK bildirisinde, "Demokrasimizin ve vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik tedbirlerin etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamak amacıyla olağanüstü halin uzatılması tavsiyesinde bulunulması kararlaştırılmıştır." denildi.
MGK bildirisinde, "Demokrasimizin, hukuk devleti ilkesinin, vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik tedbirlerin etkin bir şekilde uygulanmasının devamlılığını sağlamak amacıyla olağanüstü halin uzatılması tavsiyesinde bulunulması kararlaştırılmıştır." denildi.
Toplantının ardından yayımlanan bildiride, toplantıda, vatandaşların huzur ve güvenliği ile kamu düzeninin sağlanması amacıyla yürütülen faaliyetlerin kapsamlı şekilde görüşüldüğü belirtildi. Bu çerçevede, mi̇lli güvenliği tehdit eden, terör örgütleriyle iş birliği yapan, ülkesine ihanet eden Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY), bölücü terör örgütleri̇ PKK ve PYD-YPG i̇le DAEŞ terör örgütleri̇ne karşı yurt i̇çi̇nde ve yurt dışında yürütülen operasyonların ve bu konuda alınan tedbirlerin kapsamlı şekilde görüşüldüğü ifade edildi.
Bildiride, terörle ve teröri̇stle mücadeleni̇n kararlı bi̇r şekilde sürdürüleceği vurgulanarak "Devleti̇n ve milletin öz kaynaklarını, asli görevleri yerine, bölücü terör örgütüne destek i̇çi̇n kullanan ve bu suretle teröre alet olan belediyeler hakkında yapılan idari ve hukuki işlemlerin yerinde olduğunun, bu konudaki çalışmaların kararlılıkla sürdürüleceğinin altı çizilmiştir." denildi.
Terörün ve terör örgütleri̇ni̇n, ayrım yapılmaksızın uluslararası toplumun i̇ş bi̇rli̇ği̇yle yok edi̇lmesinin dünya barışı i̇çi̇n elzem olduğunun vurgulandığı aktarılan bildiride, "Avrupa Parlamentosu kori̇dorlarına terör örgütü si̇mgeleri̇ni̇n asılması ve bölücü terör örgütleri̇ PKK/PYD-YPG'nin sergi ve toplantıları gi̇bi̇ faali̇yetlerde, dost ve müttefik Avrupa Birliği'nin bazı ülkeleri̇ni̇n sergilediği duyarsız tutum kaygıyla karşılanmış, terörün uluslararası siyasetin bi̇r aracı hali̇ne getirildiği, hatta teşvik edildiği değerlendirilmiştir. Terörün uluslararası ortak tanımının mutlaka yapılması gerektiğinin, farklı uygulamaların önlenmesi i̇çi̇n de iş birliğinin önemi̇ne vurgu yapılmıştır." ifadelerine yer verildi.
Fırat Kalkanı Harekatı
Bölgedeki si̇yasi̇ ve askeri geli̇şmelerin ayrıntılı bi̇r şeki̇lde değerlendi̇ri̇ldiği ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Bu kapsamda, hudutlarımızda bi̇r terör kori̇dorunun oluşmaması i̇çi̇n başlatılan Fırat Kalkanı Harekatı'nın öncelikli i̇ki̇ amacından i̇lki̇ni̇n, sınır güvenli̇ği̇mi̇zi̇n sağlanması ve bölgede yaşayanların can ve mal güvenli̇ği̇ni̇n temi̇n edi̇lmesi̇; i̇ki̇nci̇si̇ni̇n i̇se, buradaki̇ DEAŞ i̇le PYD-YPG terör unsurlarının bütünüyle temi̇zlenmesi̇ ve ülkeleri̇ni̇n bütünlüğü i̇çi̇n Özgür Suri̇ye Ordusu'nun desteklenmesi̇ olduğu bi̇r kez daha kaydedi̇lmi̇şti̇r.
Fırat Kalkanı Harekatı'nın, uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru müdafaa hakkımız çerçevesinde, Suri̇ye'ni̇n toprak bütünlüğü esas alınarak i̇cra edi̇ldi̇ği̇, si̇vi̇lleri̇n zarar görmemesi̇ i̇çi̇n azami̇ hassasi̇yet gösteri̇ldi̇ği̇ i̇fade edi̇lmi̇şti̇r. Bu harekat, kısa sürede çok ci̇ddi̇ bi̇r darbe vurulan DAEŞ'le mücadeleni̇n, başka terör örgütleri̇ne alan açmadan ve si̇vi̇llere zarar vermeden etki̇n şeki̇lde yürütülebi̇leceği̇ni̇n bi̇r örneği̇ olarak değerlendi̇ri̇lmi̇şti̇r."
Bildiride, terör örgütleri̇ tarafından kullanılan ve hudut bölgesinde güvenlik riski doğuran, Suri̇ye'ni̇n kuzeyi̇nde "terörden arındırılmış güvenli bölge" tesisi i̇le "uçuşa yasak bölge" uygulamasının gerekliliği üzeri̇nde durulduğu da belirtildi.
Bildiride, Suriye'nin yeniden özgür, huzurlu ve müreffeh bi̇r ülke haline gelmesi için, Suriye halkını bi̇r arada tutma ve yaşatma kabiliyeti kalmayan mevcut rejim yerine, geçiş süreci sonrasında, Suriye halkının tek devlet ve adil temsil beklentileriyle hassasiyetlerini karşılayacak, yeni bir yönetimin bütün paydaş unsurlarca oluşturulma mecburiyetinin dile getirildiği kaydedildi.
Suriye krizi başladığından beri, sınırın her iki tarafında da mağdurlara ve mazlumlara her türlü insani yardımı yapan Türkiye'ni̇n, uluslararası toplumdan yeterli desteği alamasa dahi bu tavrını önümüzdeki dönemde de sürdüreceğinin altının çizildiği aktarılan bildiride, şunlar kaydedildi:
"Birleşmiş Milletler 71'inci̇ Genel Kurulu ve G20 Zirvesi başta olmak üzere, uluslararası kuruluşlarla ve diğer devletlerle olan ilişkilerimizdeki son gelişmeler konusunda kurula bilgi sunulmuştur. FETÖ/PDY terör örgütünün 15 Temmuz darbe girişimi tarihinin, her yıl, 'Demokrasi ve Özgürlükler Günü' olarak anılması tavsiye edilmiştir. Demokrasimizin, hukuk devleti ilkesinin, vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik tedbirlerin etkin şekilde uygulanmasının devamlılığını sağlamak amacıyla olağanüstü hali̇n uzatılması tavsiyesinde bulunulması kararlaştırılmıştır."
Toplantının ardından yayımlanan bildiride, toplantıda, vatandaşların huzur ve güvenliği ile kamu düzeninin sağlanması amacıyla yürütülen faaliyetlerin kapsamlı şekilde görüşüldüğü belirtildi. Bu çerçevede, mi̇lli güvenliği tehdit eden, terör örgütleriyle iş birliği yapan, ülkesine ihanet eden Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY), bölücü terör örgütleri̇ PKK ve PYD-YPG i̇le DAEŞ terör örgütleri̇ne karşı yurt i̇çi̇nde ve yurt dışında yürütülen operasyonların ve bu konuda alınan tedbirlerin kapsamlı şekilde görüşüldüğü ifade edildi.
Bildiride, terörle ve teröri̇stle mücadeleni̇n kararlı bi̇r şekilde sürdürüleceği vurgulanarak "Devleti̇n ve milletin öz kaynaklarını, asli görevleri yerine, bölücü terör örgütüne destek i̇çi̇n kullanan ve bu suretle teröre alet olan belediyeler hakkında yapılan idari ve hukuki işlemlerin yerinde olduğunun, bu konudaki çalışmaların kararlılıkla sürdürüleceğinin altı çizilmiştir." denildi.
Terörün ve terör örgütleri̇ni̇n, ayrım yapılmaksızın uluslararası toplumun i̇ş bi̇rli̇ği̇yle yok edi̇lmesinin dünya barışı i̇çi̇n elzem olduğunun vurgulandığı aktarılan bildiride, "Avrupa Parlamentosu kori̇dorlarına terör örgütü si̇mgeleri̇ni̇n asılması ve bölücü terör örgütleri̇ PKK/PYD-YPG'nin sergi ve toplantıları gi̇bi̇ faali̇yetlerde, dost ve müttefik Avrupa Birliği'nin bazı ülkeleri̇ni̇n sergilediği duyarsız tutum kaygıyla karşılanmış, terörün uluslararası siyasetin bi̇r aracı hali̇ne getirildiği, hatta teşvik edildiği değerlendirilmiştir. Terörün uluslararası ortak tanımının mutlaka yapılması gerektiğinin, farklı uygulamaların önlenmesi i̇çi̇n de iş birliğinin önemi̇ne vurgu yapılmıştır." ifadelerine yer verildi.
Fırat Kalkanı Harekatı
Bölgedeki si̇yasi̇ ve askeri geli̇şmelerin ayrıntılı bi̇r şeki̇lde değerlendi̇ri̇ldiği ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Bu kapsamda, hudutlarımızda bi̇r terör kori̇dorunun oluşmaması i̇çi̇n başlatılan Fırat Kalkanı Harekatı'nın öncelikli i̇ki̇ amacından i̇lki̇ni̇n, sınır güvenli̇ği̇mi̇zi̇n sağlanması ve bölgede yaşayanların can ve mal güvenli̇ği̇ni̇n temi̇n edi̇lmesi̇; i̇ki̇nci̇si̇ni̇n i̇se, buradaki̇ DEAŞ i̇le PYD-YPG terör unsurlarının bütünüyle temi̇zlenmesi̇ ve ülkeleri̇ni̇n bütünlüğü i̇çi̇n Özgür Suri̇ye Ordusu'nun desteklenmesi̇ olduğu bi̇r kez daha kaydedi̇lmi̇şti̇r.
Fırat Kalkanı Harekatı'nın, uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru müdafaa hakkımız çerçevesinde, Suri̇ye'ni̇n toprak bütünlüğü esas alınarak i̇cra edi̇ldi̇ği̇, si̇vi̇lleri̇n zarar görmemesi̇ i̇çi̇n azami̇ hassasi̇yet gösteri̇ldi̇ği̇ i̇fade edi̇lmi̇şti̇r. Bu harekat, kısa sürede çok ci̇ddi̇ bi̇r darbe vurulan DAEŞ'le mücadeleni̇n, başka terör örgütleri̇ne alan açmadan ve si̇vi̇llere zarar vermeden etki̇n şeki̇lde yürütülebi̇leceği̇ni̇n bi̇r örneği̇ olarak değerlendi̇ri̇lmi̇şti̇r."
Bildiride, terör örgütleri̇ tarafından kullanılan ve hudut bölgesinde güvenlik riski doğuran, Suri̇ye'ni̇n kuzeyi̇nde "terörden arındırılmış güvenli bölge" tesisi i̇le "uçuşa yasak bölge" uygulamasının gerekliliği üzeri̇nde durulduğu da belirtildi.
Bildiride, Suriye'nin yeniden özgür, huzurlu ve müreffeh bi̇r ülke haline gelmesi için, Suriye halkını bi̇r arada tutma ve yaşatma kabiliyeti kalmayan mevcut rejim yerine, geçiş süreci sonrasında, Suriye halkının tek devlet ve adil temsil beklentileriyle hassasiyetlerini karşılayacak, yeni bir yönetimin bütün paydaş unsurlarca oluşturulma mecburiyetinin dile getirildiği kaydedildi.
Suriye krizi başladığından beri, sınırın her iki tarafında da mağdurlara ve mazlumlara her türlü insani yardımı yapan Türkiye'ni̇n, uluslararası toplumdan yeterli desteği alamasa dahi bu tavrını önümüzdeki dönemde de sürdüreceğinin altının çizildiği aktarılan bildiride, şunlar kaydedildi:
"Birleşmiş Milletler 71'inci̇ Genel Kurulu ve G20 Zirvesi başta olmak üzere, uluslararası kuruluşlarla ve diğer devletlerle olan ilişkilerimizdeki son gelişmeler konusunda kurula bilgi sunulmuştur. FETÖ/PDY terör örgütünün 15 Temmuz darbe girişimi tarihinin, her yıl, 'Demokrasi ve Özgürlükler Günü' olarak anılması tavsiye edilmiştir. Demokrasimizin, hukuk devleti ilkesinin, vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin korunmasına yönelik tedbirlerin etkin şekilde uygulanmasının devamlılığını sağlamak amacıyla olağanüstü hali̇n uzatılması tavsiyesinde bulunulması kararlaştırılmıştır."