Martin Scorsese Marvel filmleriyle ilgili makale yayınladı

Martin Scorsese.
Martin Scorsese.

Usta yönetmen Martin Scorsese Marvel filmleriyle ilgili konularak, 'sinema filmleri' olmadıklarını iddia etmişti.

Bunun üzerine eleştirilen Scorsese The New York Times gazetesinde bir makale kaleme aldı.

Usta yönetmen kaleme aldığı makalede, ''Onlardan birkaçını izlemeye çalıştığımı ve benim için olmadığını söyledim. Hayatım boyunca izlediğim ve sevdiğim filmlere göre tema parklarına daha yakın göründüğümü belirttim. Ve sonunda, Marvel filmlerinin sinema olmadığını ifade ettim'' ifadelerini kullandı.

Marvel Sinematik Evreni herkesin severek izlediği filmlere sahip. Hayran kitlesi fazla olan bu filmler gişede de hayal kırıklığına uğratmıyor. Ancak yönetmen Martin Scorsese, filmleri izlemediğini belirtti. Üstelik filmlere dair 'tema parkı' benzetmesini yaptı. Scorsese, filmleri seyretmediğini de belirtmişti.


'İzlemeyi denedim'

Usta yönetmen Martin Scorsese, Marvel Sinematik Evreni hakkında da açıklamalarda bulundu.

Scorsese, ''Bu filmleri seyretmiyorum. İzlemeyi denedim. Ama sinema bu değil. Dürüstçe söylemek gerekirse bunları benzetebildiğim en yakın şey oyuncuların tüm koşullara rağmen yapabileceklerinin en iyisini yaptıkları tema parkları. Bu, insanların duygularını, psikolojik tecrübelerini başka bir insana aktarmaya çalıştığı türden bir sinema değil'' dedi. Yönetmenin bu konuşması eleştirilerin hedefi oldu.

Martin Scorsese, Marvel filmleri hakkında söylediklerinden sonra eleştirilmeye başladı.
Martin Scorsese, Marvel filmleri hakkında söylediklerinden sonra eleştirilmeye başladı.

Eleştilere cevap vermek için makale yazdı

Marvel filmleri hakkında izlemediğini söyleyerek olumsuz yorum yapan usta yönetmen Martin Scorsese, eleştirilerin hedefi oldu. Scorsese, kendisine yöneltilen eleştirilere cevaben The New York Times gazetesinde bir makale kaleme aldı. İşte o makale:

''Onlardan birkaçını izlemeye çalıştığımı ve benim için olmadığını söyledim. Hayatım boyunca izlediğim ve sevdiğim filmlere göre tema parklarına daha yakın göründüğümü belirttim. Ve sonunda, Marvel filmlerinin sinema olmadığını ifade ettim. Eğer sözlerimi o şekilde değerlendirmek isteyen biri varsa, engel olmak için yapabileceğim hiç bir şey yok. Benim için, film yapımcıları için sevdiğim ve saygı duyduğum, aynı zamanda film çekmeye başladığım arkadaşlarım için sinema, estetik, duygusal ve manevi hislerle ilgiliydi. İnsanların karmaşıklığı, çelişkisi ve paradoksal doğaları, birbirlerine zarar vermeleri, birbirlerini sevmeleri ve aniden kendileriyle yüzleşmeleri, bizim için sinemanın temelini oluşturuyor. Amerika’da ve dünyanın birçok yerinde insanların beyaz perdedeki ana tercihleri büyük film serileri oluyor. Artık bağımsız sinemalar kendine yer bulmakta zorlanıyor. Denklem ters çevrildi ve akış birincil dağıtım sistemi haline geldi. Netflix, Irishman’i ihtiyacımız olan şekilde yapmamıza izin verdi. Bunun için her zaman minnettar olacağım. Filmimin daha uzun süre beyaz perdede oynatılmasını ister miyim? Tabi ki isterim. Ancak filminizi kiminle yaparsanız yapın, gerçek şu ki sinema salonları büyük film serileriyle dolu.

Geçtiğimiz 20 yılda film endüstrisindeki tüm dinamiklerin radikal bir şekilde değiştiğini ifade eden Scorsese, kaleme aldığı makalesini şu sözlerle noktalıyor: “Günümüzde pek çok film, anında tüketim için üretilmiş mükemmel ürünlerdir. Birçoğu yetenekli insanlar tarafından hayata geçiriliyor. Yine de, sinema için gerekli bir şeyden yoksunlar: Bireysel bir sanatçının birleştirici vizyonu. Film yapmayı hayal eden ya da yeni başlayanlar için, şu andaki durum oldukça kötü. Bu kelimeleri yazmak, içimi derin bir hüzünle dolduruyor.”

Martin Scorsese'nin bahsettiği The Irishman filminin fragmanını da aşağı bırakıyoruz.

Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >