Mardinli yönetmen Anadolu'dan hikayeleri dünyaya taşıyor
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde çektiği kısa metrajlı belgesellerle ulusal ve uluslararası birçok ödül kazanan Mardinli yönetmen Mustafa Uluç, Anadolu'da yaşanan hikayeleri dünyaya aktarmaya çalışıyor.
Çocukluğunda arkadaşlarıyla izlediği filmlerden etkilenerek yönetmen olmaya karar veren Mardinli Mustafa Uluç, üniversite sınavında Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Sinema Bölümünü kazandı.
Fakülteden arkadaşlarıyla burslarını birleştirip kısa metrajlı filmler çekmeye başlayan Uluç, ilk olarak Mardin ve Cizre'de Suriye'den gelip Türkiye'de evlenen gelinlerin hikayelerini anlatmaya çalıştı. Uluç'un ilk çalışması olan 18 dakikalık "Sınırın Ötesindeki Gelinler" belgeseli birçok ulusal festivalde gösterildi. Almanya, Fransa ve Polonya'daki festivallerde de yer alan film 2013'teki TRT Belgesel Film Yarışması'nda özel ödüle layık görüldü.
Bundan sonra daha da umutlanan Uluç, Anadolu'nun kültürel değerlerini, bilinmeyen ya da dile getirmekten kaçınılan öykülerini anlatmayı amaçladı.
Bugüne kadar çok sayıda başarılı yapıma imza atan Mustafa Uluç, çektiği "Lat" belgeselinde mağarada yaşam süren Batmanlı köylüleri, "Bargıran"da semt pazarlarında yük taşımacılığı yapan Şanlıurfalı çocukları, "Yurtsuz Melekler"de ise Şanlıurfa'nın Harran ilçesinde çadırlarda kalan Suriyeli aileleri anlattı.
Harran Üniversitesi Radyo ve Televizyon Programcılığı Bölümü hocalarının desteğiyle film atölyesi kuran Uluç, sinemaya meraklı öğrencilere dersler veriyor, onlarla kısa filmler çekip festivallere katılıyor.
Uluç'un hedefi ise maddi kaygılar taşımadan Anadolu'daki hikayeleri uzun metrajlı film olarak beyaz perdeye taşımak.
İmkansızlıklara rağmen amacından vazgeçmedi
Mustafa Uluç, küçük yaşlardan itibaren sinemaya merakı olduğunu, üniversitede Radyo Televizyon Sinema Bölümünü kazanınca arkadaşlarla birlikte bir ekip kurduğunu ve imkansızlıklara rağmen film çekmeye başladıklarını anlattı.
İlk filmin olumlu tepkiler alması üzerine işe daha sıkı sarıldıklarını ve belgeseller yaptıklarını kaydeden Uluç, belgesel film çekmenin zorluklarına değindi. Uluç, "Çektiğimiz filmlerde dram ve mahrem konulara bir yerde giriyorsunuz. Tabii bu konuları çekerken ilk etapta aileleri ikna etmeniz gerekiyor. Bu açıkçası biraz zahmetli oluyor. Onlara güven vermeye başlayınca iş biraz daha kolaylaşıyor. Ama işin en zor noktası, açıkçası bir belgeseli çekmeye karar verdikten sonra onun için bir bütçe hazırlamanız lazım" ifadelerini kullandı.
"Gerçeklere yönelmek için çabalıyoruz"
Uluç, yurt dışında elde ettikleri derecelerin kendilerini daha da motive ettiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Biz toplum içerisinde göz önünde olmayan ama ifade edilmesi gereken konulara yöneliyoruz. Semt pazarında yük taşımacılığı yapan çocukları, Batman'da mağarada yaşam süren insanları, savaştan kaçan Suriyelileri aktarmaya çalıştık. Bunlar belki göz önünde ama birçok kişinin farkında olmadığı konular. Biz sinema filmlerimden, dizilerdeki süslü, hayali dünyalardan gerçeklere yönelmek için çabalıyoruz. Bu amaçla hareket ediyoruz, toplumsal konulara yönelmeye çalışıyoruz. Şu ana kadar 15'in üzerinde ödül aldık. Yurt dışında çok sayıda gösterimlerimiz oldu. Almanya, Polonya, Irak, İran, Çek Cumhuriyeti... Birçok yerde dereceye girdik. Birincilik, ikinciliklerimiz var."
"Kültürel değerleri uzun metrajlı filmde ortaya koymak istiyorum"
Mustafa Uluç, uzun metrajlı film çekmeyi hedeflediğini belirterek, şöyle devam etti:
"En büyük hayalim uzun metrajlı film çekmek. Ama bunu yaparken ticari kaygım olmasın istiyorum. Şu anda Türkiye'de izlediğimiz filmlerin çoğu, Batı'nın kültürel değerleri taklit edilerek izleyicilerin önüne sunulan filmler. Yani izlenildiği anda tüketilen filmler. Benim tek hedefim bu anlamda kültürel değerlerimizi de işleyen uzun metrajlı bir film ortaya koyabilmek. Örnek aldığımız çok usta yönetmen var, Türkiye'de Nuri Bilge Ceylan, Derviş Zaim, Yılmaz Erdoğan gibi. Benim en büyük hayalim Yılmaz Erdoğan gibi usta bir yönetmen ile şu ana kadar çektiğimiz filmleri oturup konuşmak. Umarım bu da gerçekleşir."
Türkiye'de kısa film sektörünün istenilen düzeyde olmadığına dikkati çeken Uluç, söz konusu filmlerin televizyonda yer alamadığını sadece festivallerde izleyiciyle buluştuğunu anlattı.
Uluç, "Kısa film sektörünün ayakta kalabilmesi için ve daha ileriye yönelik adımlar gerçekleştirmesi için kendi ekonomik döngüsünü oluşturup topluma ulaşması lazım. Biz kendi ekonomik döngümüzü nasıl sağlıyoruz, film festivallerinde ilk ikinin veya ilk üçün içerisine girerek. Ama ilk ikinin ve ilk üçün içerisine girmeyip çok başarılı eserler üreten başarılı yönetmen arkadaşlarımız da var. Özellikle yerel yöneticilerin bu tarz çalışmalara sahip çıkması gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.