'Koronavirüs' bulaşırsa İngiltere'yi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne dava edebilirsiniz

Londra'da maske takan bir vatandaş böyle görüntülenmişti.
Londra'da maske takan bir vatandaş böyle görüntülenmişti.

Avrupa'da koronavirüse karşı sert tecrit uygulamaları görülürken, İngiltere'nin zayıf önlemlerle virüsün bulaşmasını sağlayarak 'sürü bağışıklığı'nı artırmayı hedeflemesi tepkilere neden oldu.

'İngiltere'nin sürü bağışıklığı 'sorumsuzluğu'na uluslararası hukuk ne diyor?' sorusunu Prof. Dr. Selami Kuran uluslararası hukuk ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamında değerlendirdi.

Kuran, yaşam hakkının, temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesi halinde ilgili devlete karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde yaşamını yitiren veya kötü muameleden dolayı yaşam şartları daha da ağırlaşan kişi tarafından dava açılmasının mümkün olduğunu belirtti.

Tüm dünyanın ağır tecritler ve ekonomik paketler uygulayarak en hafif şekilde atlatmaya çalıştığı yeni tip koronavirüs salgınında İngiltere'nin 'sürü bağışıklığı' politikası yaşlı nüfusu korumaktan ziyade 'ölüme terk etme' üzerine inşa edilmişti.

Bilim insanlarının 'yaklaşık 250 bin kişi ölür' uyarılarının ardından bu politikadan şu an için geri dönülmüş gibi görünse de halkın yoğun tepkisinin de strateji değişikliğine yol açtığı düşünülüyor.

Londra'da boş sokaklar böyle görüntülenmişti.
Londra'da boş sokaklar böyle görüntülenmişti.

Uluslararası hukuk ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 'sürü bağışıklığı'na ne diyor?

İngiltere hükümetinin gündeme getirdiği sürü bağışıklığının, yaşı ilerlemiş insanların ölüme terk edilmesine yönelik bir uygulama olduğunu söyleyen Hukuk Profesörü Selami Kuran İngiltere'nin bu uygulamasının hem uluslararası hukuka hem de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı bir durum olduğunu belirtti.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 1950 tarihli İngiltere'nin de taraf olduğu 47 ülkeyi bağlayan temel hak ve özgürlükleri korumaya yönelik bir sözleşme.

"Bu sözleşmenin birinci maddesine baktığımızda bütün taraf devletler temel hak ve özgürlüklere saygı göstermekle yükümlü olduklarını ifade eder." diyen Kuran, "İkinci madde yaşam hakkına ilişkindir. Bütün taraf devletlerin insan yaşamına saygı göstermekle yükümlü olduklarını ön görür. Kendi vatandaşı olsun olmasın, bir devletin kendi egemenlik alanında yerli ya da yabancı uyruklu insanlara karşı yaşam hakkını korumakla mükelleftir. Bu çok temel bir insan hakkıdır. Kendi ülkenizde yaşayan vatandaşların yaşam hakkını tehlikeye sokacak bu yaşla da cinsiyetle de ilgili bir kriter olamaz." şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Selami Kuran
Prof. Dr. Selami Kuran

'Bir yaşın üzerindekilerin yaşama hakkı vardır, bu yaşın üstündekilerin yaşam hakkı yoktur' gibi bir uygulamanın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ikinci maddesine acıkça aykırı olduğunu bildiren Kuran, bunun temel insan hakkı maddesini ihlal edeceğini açıkladı.

Sürü bağışıklığını, Başbakan Boris Johnson'ın da ısrarla gündeme getirdiğini hatırlatan Selami Kuran, bu uygulamanın esas itibariyle sözleşmenin 'yaşam hakkını' ihlal ettiğinin altını çizdi.

Koronavirüs hangi semptomlarla geldi?

Yine aynı sözleşmenin üçüncü maddesinin de çok önemli olduğuna işaret eden Kuran şöyle konuştu:

"Devlet dava edilebilir"

"Üçüncü madde, işkence, kötü muamele ve insanlık dışı muameleyi yasaklıyor. İnsanlık dışı muamele ve kötü muamele devletin bizzat uygulamaya çalıştığı politikalar neticesinde çıkarsa bu devletin sorumluluğunu gerektirir. Aynen yaşam hakkının devletin yetkili organları tarafından gerekli önlemlerin alınmaması, gerekli özenin gösterilmemesi, yaşam hakkının idaresi için gerekli politikaları uygulamaması devletin yetkili organları tarafından -başta yürütme organı olarak hükümet sorumlu zaten- uygulanmaması hayatını kaybedenlerin yaşam hakkı devlet tarafından ihlal edilmiş demektir. Bunun sorumluluğu da ilgili devlete aittir. Bunun anlamı da şudur; sözleşmeye taraf devletlerin bu yaşam haklarını, temel hak ve özgürlükleri ihlal etmesi halinde ilgili devlete karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde yaşamını yitiren veya kötü muameleden dolayı yaşam şartları daha da ağırlaşan kişi tarafından devletin dava edilmesi mümkündür.".

Kapalı restoran böyle görüntülendi.
Kapalı restoran böyle görüntülendi.
Sözleşmeyi ihlal ettiği gerekçesiyle politik uygulamalardan zarar gören kişi ya da yakınları bu iddiayla zarar gördüklerini belirterek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurabilirler.

"İngiltere'nin gündeme getirdiği 'sürü bağışıklığı' politikası uluslararası hukukun temel ilkelerine aykırı olduğu gibi, sorumluluğunu doğrulayacak politikalar, uygulamalardır." ifadesini kullanan Kuran, bu çerçevede, İngiltere'de sadece Avrupa İnan Hakları Sözleşmesi'nin belirli temel hak ve özgürlükleri garanti altına aldığı için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidilebileceğini açıkladı.

"Temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilmesi durumunda devletin sorumluluğu doğar" şeklinde konuşan Prof. Dr. Selami Kuran 'yaşam hakkı' hakkında şu bilgileri paylaştı:

  • "Temel hak ve özgürlüklerin en temeli 'yaşam' hakkıdır. İngiltere'de 'sürü bağışıklığı'nın ima edilmesi, düşünülmesi dahi aslında İngiltere'nin temel hak ve özgürlükleri içeren sözleşmenin mantığından uzaklaştığının göstergesidir. Uygulamaya ciddi şekilde sokulması halinde, ısrarcı olmaları dahi artık orada sözün bittiği anlamını taşır."

İngiltere Başbakanı Boris Johnson yeni tip koronavirüsle mücadele kapsamında alınan önlemleri aktarıyor.
İngiltere Başbakanı Boris Johnson yeni tip koronavirüsle mücadele kapsamında alınan önlemleri aktarıyor.

Devletin kasıtlı, bilinçli olarak yaşam hakkını ihlal etmesi halinde sorumluluğun yüzde yüz olduğuna değinen Kuran, kasıt olmasa bile devletin ihmal etmesi, gerekli özeni göstermemesi dahi; ilgili kişilerin zarar görmesi halinde yine devletin sorumluluğunun olduğunu yineledi.

İngiltere'de ölü sayısı 184'e yükseldi toplam vaka sayısı ise 4 bin'e yaklaştı. Yetkililer ölü sayısının 177’ye, toplam vaka sayısını 3 bin 983’e yükseldiğini açıkladı. İngiltere Ulusal Sağlık Servisi, korona virüse bağlı hayatını kaybeden kişilerin mevcut sağlık sorunları bulunduğunu, 50 ile 99 yaş aralığında olduğunu açıkladı.

Zarar gören kişiler ne yapmalı?

Devletin hem pasif hem de aktif yükümlülükleri olduğunu ifade eden Kuran şöyle konuştu:

"Burada devletin bir pasif yükümlülüğü söz konusudur. Pasif yükümlülük şudur; devlet kasıtlı, bilinçli bir şekilde kişilerin yaşam hakkını ihlal eden uygulamalardan uzak durması. Aktif yükümlülük ise, yaşam hakkını ihlal edecek saldırılardan, müdahalelerden ülkesinde yaşayan insanları korumaktır.

Bundan sonra yapılacak olan; zarar gören kişilerin veya ölen kişilerin mirasçıları, devlete karşı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne dava açarak mahkum edebilirler."

Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >