KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı: Rumların önerdiği harita kabul edilemez
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, İsviçre'nin Cenevre kentindeki Kıbrıs müzakerelerinde Rum tarafının sunduğu haritanın kabul edilemez olduğunu belirterek, “Gerçekten kabul edilecek bir harita değil, bunu kabul edecek bir tek Kıbrıslı Türk de çıkmaz.” dedi.
BM Cenevre Ofisi'nde düzenlediği basın toplantısında, müzakerelerin son gününde de tarafların sunduğu haritalara değinen Akıncı, söyle konuştu: “Taraflar kendi hazırladıkları harita önerilerini sundular ve haritalar BM'ye teslim edildi ve kasaya kilitlendi. Bu noktada bir hususun altını çizmek istiyorum. Sayın Anastasiadis bizim sunduğumuz öneriyi kabul edilmez bulduğunu bir yazıyla BM Genel Sekreteri'ne duyurdu. Biz de Rumların sunduğu haritanın kabul edilmez olduğunu Genel Sekreter'e yazıyla ilettik"
Altına imza atmam
Dönüşümlü başkanlıkla ilgili maddenin anlaşma metninde mutlaka yerini alması gerektiğini, aksi taktirde imza atmayacağının altını çizen Akıncı, “Dönüşümlü başkanlıkla ilgili öteden beri söylüyorum, bu konu siyasal eşitlik anlamında olmazsa olmazımızdır. Bu, bir çözüm metninde mutlaka yerini alması gereken bir konudur. Eğer böyle bir husus anlaşma metninde yoksa ben bunu referandumda halkın onayına sunulacak metin olarak göremem ve böyle bir metnin altına da imzamı da atmam. Bu çok net ve açık olan bir konudur." şeklinde konuştu.
Talep bitmiyor
Konferansta masaya yatırılması planlanan 4 başlık; 'mülkiyet', 'yönetim ve güç paylaşımı', 'güvenlik ve garantiler' ile 'Avrupa Birliği' konularıydı. İlk konu, 'güvenlik ve garantiler' oldu. Türkiye 'garantörlük' ve 'Türk askerinin adadaki varlığı' konusunda konferans başlamadan önce 'vazgeçilemez' mesajı verdi. Bu mesaj, Atina'nın umutlarını kararttı. Ada'daki İngiliz birliklerini gündeme dahi getirmeyen Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, garantörlük sıfatının kalkmaması halinde Cenevre'ye gelmeyeceğini açıkladı. Masada çözüm işareti gelmeyince Başbakan Binali Yıldırım da Cenevre'ye gitmeyeceğini belirtti.
Oradan çıkmayız
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisi'nde yapılan Kıbrıs Konferansı sonrası önemli açıklamalarda bulundu. Müzakerelerin ucu açık sürdürülemeyeceğini, bir takvime bağlanması gerektiğini ifade eden Çavuşoğlu, konferansta Türkiye ve Kuzey Kıbrıs yönetiminin tutumunun son derece net olduğunu belirterek şunları söyledi: “KKTC'nin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bu konudaki tutumu aynıdır. Yani Türkiye'nin garantörlüğü devam eder, Ada'da da Türk askerinin mevcudiyeti devam eder. Bu Kıbrıs Türk halkının vazgeçilmez talebidir. Onlar için en hassas hayati konudur. Bu konudaki tutumumuz son derece nettir. Düşüncelerimiz Kıbrıs Türk halkının talepleriyle aynıdır."
Maraş yetmedi Güzelyurt'u da istiyorlar
Akıncı ile Anastasiadis'in hazırladığı haritalar, süreç boyunca BM'nin çelik kasasında emanette bekleyecek. Ada'nın yüzde 36.6'sını kontrol eden Türk tarafının bu oranı yüzde 29,2'ye kadar düşürülebileceğini ilettiği, Rum tarafının ise Lefkoşa'dan daha fazla taviz isteyip bu oranı yüzde 28,2'ye çekmek istediği iddia ediliyor. Rumların haritasında Maraş ve Güzelyurt'un Rumların hanesine yazıldığı, Türklerin ise Güzelyurt'tan vazgeçmeye niyetli olmadığına dair kulislere yansıyan iddialar bulunuyor. Müzakereler süresince çözüme ayak direyen Yunanistan, 5'li görüşmelerde de sudan bahaneler üzerinden süreci uzatma gayretini sürdürüyor. Güney Kıbrıs'ta seçim sürecine girilmesi ve çözüm masasının iç siyaset malzemesi yapılacak olması da görüşmelerin sonuçsuz kalma ihtimalini hayli artırıyor.
Altına imza atmam
Dönüşümlü başkanlıkla ilgili maddenin anlaşma metninde mutlaka yerini alması gerektiğini, aksi taktirde imza atmayacağının altını çizen Akıncı, “Dönüşümlü başkanlıkla ilgili öteden beri söylüyorum, bu konu siyasal eşitlik anlamında olmazsa olmazımızdır. Bu, bir çözüm metninde mutlaka yerini alması gereken bir konudur. Eğer böyle bir husus anlaşma metninde yoksa ben bunu referandumda halkın onayına sunulacak metin olarak göremem ve böyle bir metnin altına da imzamı da atmam. Bu çok net ve açık olan bir konudur." şeklinde konuştu.
Talep bitmiyor
Konferansta masaya yatırılması planlanan 4 başlık; 'mülkiyet', 'yönetim ve güç paylaşımı', 'güvenlik ve garantiler' ile 'Avrupa Birliği' konularıydı. İlk konu, 'güvenlik ve garantiler' oldu. Türkiye 'garantörlük' ve 'Türk askerinin adadaki varlığı' konusunda konferans başlamadan önce 'vazgeçilemez' mesajı verdi. Bu mesaj, Atina'nın umutlarını kararttı. Ada'daki İngiliz birliklerini gündeme dahi getirmeyen Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, garantörlük sıfatının kalkmaması halinde Cenevre'ye gelmeyeceğini açıkladı. Masada çözüm işareti gelmeyince Başbakan Binali Yıldırım da Cenevre'ye gitmeyeceğini belirtti.
Oradan çıkmayız
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisi'nde yapılan Kıbrıs Konferansı sonrası önemli açıklamalarda bulundu. Müzakerelerin ucu açık sürdürülemeyeceğini, bir takvime bağlanması gerektiğini ifade eden Çavuşoğlu, konferansta Türkiye ve Kuzey Kıbrıs yönetiminin tutumunun son derece net olduğunu belirterek şunları söyledi: “KKTC'nin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin bu konudaki tutumu aynıdır. Yani Türkiye'nin garantörlüğü devam eder, Ada'da da Türk askerinin mevcudiyeti devam eder. Bu Kıbrıs Türk halkının vazgeçilmez talebidir. Onlar için en hassas hayati konudur. Bu konudaki tutumumuz son derece nettir. Düşüncelerimiz Kıbrıs Türk halkının talepleriyle aynıdır."
Maraş yetmedi Güzelyurt'u da istiyorlar
Akıncı ile Anastasiadis'in hazırladığı haritalar, süreç boyunca BM'nin çelik kasasında emanette bekleyecek. Ada'nın yüzde 36.6'sını kontrol eden Türk tarafının bu oranı yüzde 29,2'ye kadar düşürülebileceğini ilettiği, Rum tarafının ise Lefkoşa'dan daha fazla taviz isteyip bu oranı yüzde 28,2'ye çekmek istediği iddia ediliyor. Rumların haritasında Maraş ve Güzelyurt'un Rumların hanesine yazıldığı, Türklerin ise Güzelyurt'tan vazgeçmeye niyetli olmadığına dair kulislere yansıyan iddialar bulunuyor. Müzakereler süresince çözüme ayak direyen Yunanistan, 5'li görüşmelerde de sudan bahaneler üzerinden süreci uzatma gayretini sürdürüyor. Güney Kıbrıs'ta seçim sürecine girilmesi ve çözüm masasının iç siyaset malzemesi yapılacak olması da görüşmelerin sonuçsuz kalma ihtimalini hayli artırıyor.