Kırım Tatarlarının göz yaşartan sürgününden hafızalara kazınanlar
● Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Josef Stalin'in emriyle 18 Mayıs 1944'te Kırım Yarımadası'nda yaşayan Kırım Tatarları, Özbekistan, Sibirya, Kazakistan gibi Orta Asya içlerindeki bozkırlara ve çalışma kamplarına sürüldü.
● Kırım Tatarları 1953'te Stalin'in ölümüne kadar sürgün yılları boyunca Sovyetler Birliği içinde Gulag sistemi olarak bilinen büyük ölçekli projelerde zorla işçi olarak çalıştırıldı.
● 6 Mart 2014’de yapılan uluslararası hukuka aykırı bir biçimde yapılan Rusya baskısıyla yapılan referandumda Kırım’da %96.77, Sivastopol’de ise %95.6 oranında Rusya’ya bağlanma yönünde oy çıktı.
● Kırım'ın Rusya tarafından 2014'te işgal edilmesinin ardından 5 Mayıs 2014'te Kırım'a girişi yasaklanan Kırım Tatarlarının milli lideri Mustafa Cemil Kırımoğlu o tarihten itibaren Ukrayna’nın başkenti Kiev'de sürgünde yaşıyor.
Sovyetler Birliği lideri Josef Stalin'in çıkardığı kararname ile Kırım Türklerinin 75 yıl önce vatanlarından bir gece içerisinde toplanarak tren vagonlarında Orta Asya'ya sürgün edilmesiyle yaşanan acı, kanayan yara olmayı sürdürüyor.
Rus Çariçesi 2. Katerina'nın Kırım Tatarlarını yok etme politikasıyla başlayan sürgünler, geleneksel olarak Sovyetler Birliği döneminde arttı.
Kırım'ın Osmanlı Devleti'nin kontrolünden çıkmasıyla başlayan Kırım Tatarlarının bitmek bilmeyen acısında Anadolu, sürgün yaşayanların ilk adresi oldu. Rus çarlığının baskısından dolayı pek çok Kırım Tatarı Osmanlı'ya sığındı.
Osmanlı-Rus savaşı sonunda 1774'te imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması ile Osmanlı Devleti'nden koparılan Kırım Hanlığı'nı 1783'te Rusya'nın işgal etmesiyle Kırım Tatarlarının zorlu günleri başladı. Rusların politikaları sonucu Kırım Tatarları Osmanlı Devleti'nde farklı bölgelere göç etmek zorunda kaldı.
İkinci Dünya Savaşı başladıktan bir süre sonra Sovyet Rusyası, Kırım'ı Almanlara bırakmak zorunda kaldı. Kırım Tatarları, Sovyet saflarında Nazi Almanyası'na karşı başarılı bir şekilde mücadele verse de Rus komutanların "Almanlarla iş birliği" yaptıkları yönünde suçlamalarına maruz kaldı.Nazi Almanyası ile iş birliği suçlamasına maruz kalan Kırım Tatarlarına uydurulan bu gerekçelerle yeni bir sürgünün kapısı da aralanmış oldu.
Sovyetler Birliği lideri Josef Stalin, çıkardığı gizli kararname ile Kırım Tatarlarının Orta Asya'da farklı bölgelere sürgün edilmesini istedi.
Kızıl Ordu'nun Kırım'ı Almanlardan geri almasının ardından Kırım Tatarları baskı görmeye başladı. Kırım Tatarlarının aleyhinde hazırlanan raporlar, Sovyet yönetimine iletildi ve Kırım Tatarlarının yurtlarından tamamen sürülmesi talep edildi.
Stalin'in kararı 18 Mayıs 1944'te gece yarısı yürürlüğe konuldu. Kararın ardından 15 dakika içerisinden yataklarından kaldırılarak hayvanların taşındığı vagonlara doldurulan çoğunluğu yaşlı, çocuk ve kadınlardan oluşan 250 bin civarındaki Kırım Tatarı, aç susuz üç günde Orta Asya'ya sürgün edildi.
Kırım Tatarlarının sürgünü, 20 Mayıs'ta başlatılıp 1 Temmuz'da sonuçlandırılmak isteniyordu; ancak operasyon iki gün önceye alındı ve Kırım Tatar sürgünü 18 Mayıs 1944'te saat 03.00 sıralarında başlatıldı. Operasyonun 1 Haziran'a kadar tamamlanması emredildi.
Yetişkin erkekler Sovyet ordusunda savaştığından geride kalan kadınlar, çocuklar ve yaşlılar Sovyet askerleri tarafından uyandırılarak 15 dakika içinde meydanlarda toparlandı ve tren vagonlarına dolduruldu. 250 bine yakın Kırım Tatarı, üç gün içinde hayvanların taşındığı vagonlarla Orta Asya'ya sürgün edildi.
Kırım Tatarları yarımadadan çıkarıldıktan sonra Türk kültürü ve diğer toplulukların izleri silinmeye çalışıldı. Sürgünün yaşandığı yılın sonunda Sovyet yönetimi çıkardığı kararla Kırım'daki bütün Türkçe yer isimlerini Rusça isimlerle değiştirdi.
Kırım, Stalin'in ölümünden sonra Ukrayna'nın Rusya'ya bağlanışının yıl dönümü nedeniyle Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ne hediye edildi. 1965'ten itibaren Kırım'dan sürgün edilen Tatarlar yarımadaya ziyaretlerini arttırdı ve Kırım'a dönmek için siyasi faaliyetlere başladı.
Kırım Tatarlarının 1944'ten bu yana vatana dönmek için verdiği mücadele, Sovyetler Birliği'nin dağılmasına kadar sürdü. Sovyetler sonrası Kırım Tatarlarının vatanı, Ukrayna'ya bağlı Kırım Özerk Cumhuriyeti oldu.
Kırım Tatarları arasında potansiyel tehlike görülenler hapse atıldı ve yarımadaya girişi yasaklandı. 2. Katerina'dan bu yana bu yana vatanlarında kalmak için mücadele veren Kırım Tatar halkının lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ve Kırım Tatar davasının pek çok önde gelen isimleri bugün öz yurtlarından sürgün edilmiş durumda. Başta Kırımoğlu olmak üzere pek çok isme Rusya tarafından Kırım'a giriş yasağı konuldu.
Kırım Tatar Milli Meclisi, "aşırıcı örgüt" kapsamına alınarak faaliyetleri yasaklandı. Meclisle doğrudan bağı olan iki bin 500 Tatar ile onlarla ilişkisi olan herkes aşırıcı örgüt üyesi durumuna düştü.
- Rus yönetiminin baskısı nedeniyle binlerce Kırım Tatarı yarımadayı terk etmek zorunda kaldı. Kırım Tatarlarının çilesi Ukrayna-Rusya arasındaki gerilimden sonra yeniden başlamış oldu.
Ukrayna- Rusya krizi
Ukrayna’da 2004 yılındaki Turuncu Devrim ile ülke yönetimi Rus odağından batı odağına dönmeye başladı. Ukrayna’daki krizin başlangıcı ise 22 Kasım 2013’te Yanukoviç hükümetinin AB Ortaklık Anlaşması’nı imzalamayı reddetmesi üzerine ortaya çıktı.
Bu karar sonrası Batı yanlısı muhalefet ve destekçileri sokaklarda ve meydanlarda gösteriler düzenlemeye başladı
Muhalefet idari organları ele geçirdi
Gösteriler büyüyerek devam etti ve muhalefet, Kiev’in ana caddesi Khreschatyk’ta Kiev Belediyesi’nin de aralarında bulunduğu pek çok kamu binasını ele geçirdi.
Rusya’nın Kırım İlhakı
Yanukoviç’in kaçtığı açıklanmadan önce 23 Şubat 2014'te ise Kırım’ın güneyindeki Sivastopol’da Rus yanlısı gösteriler başlamış, üç dört gün sonrada Rus bayraklarını göndere çeken, Rusya destekli olduğu iddia edilen silahlı milis güçler bir çok bölgeyi ele geçirdi. 6 Mart’ta Kırım Yüksek Konseyi 16 Mart tarihinde Kırım’ın Rusya’ya katılıp katılmayacağını belirleyen referandum yapacaklarını açıklamıştır.
- 16 Mart 2014’de yapılan referandumda Kırım’da %96.77, Sivastopol’de ise %95.6 oranında Rusya’ya bağlanma yönünde oy çıktı.
Türkiye’nin Kırım'ın ilhak edilmesine tutumu ne yönde?
Türkiye’den Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün esas olduğunu ve her meselenin Ukrayna’nın toprak bütünlüğü çerçevesinde konuşulması gerektiği çerçevesinde açıklamalar geldi. Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün ihlal edilmesinin uluslararası hukukla bağlantılı olmaması itibariyle kabul edilmez nitelikte olduğu vurgulandı.
Kırım Sürgünü'nün tanıkları yaşadıkları vahşeti anlattı
Kırım Sürgünü'nün 75. yıl dönümü nedeniyle, sürgünün yaşayan şahitleri Dilaver Mustafaev ve Zehra Mustafaeva çifti, o zorlu yılları anlattı.
Sürgünden sonra adi Selo Zelenoe olarak değiştirilen Kırım'ın Tatarosman köyünde doğan bugün New York'un Brooklyn bölgesinde yaşayan 90 yaşındaki Dilaver Mustafaev, o dönem köyde 33 ailenin yaşadığını ve ailelerin de tarımla uğraştığını aktardı.
Mustafaev, Rus askerlerinin 18 Mayıs 1944'te sabaha karşı köylerine baskın yaptığını belirterek, şunları söyledi:
- "14-15 yaşlarındaydım. Sabaha doğru karanlıkta kapıyı kırar gibi açarak üç silahlı asker içeri daldı. Annem, babam ve 3 kardeşim, korkuyla yataklarımızdan fırladık. 'Size 15 dakika müsaade, alacağınızı alın, evi boşaltın!' diye bağırdılar. 'Bizi nereye götürüyorsunuz?' diye sorduk. 'Kırım halkı Sovyetlere ihanet etti, buradan gidiyorsunuz!' dediler, başka bir bilgi vermediler. Annem ağlıyor, hepimiz şaşkınız, asker 'hadi hadi!' diye sıkıştırıyor, dakika sayıyor. Yanımıza kuru erik, fındık, ekmek gibi alelacele elimize geçen şeyleri aldık, çıktık. Ardımızdan kapıyı çivilediler, o evden son çıkışımız oldu."
"Hayvan taşınan vagonlara bindirdiler"
Askerlerin köyde yaşayan herkesi köyün kenarındaki tütün ahırında topladığını kaydeden Mustafaev, yaklaşık 100 askerin de kaçmasınlar diye etraflarını sardığını anlattı.
Mustafae sözlerine şöyle devam etti:
- "Orada bizi bir-iki saat gün ağarana kadar tuttular. Sonra askeri kamyonlar geldi. Bizi iğne atsan yere düşmeyecek şekilde kamyonlara sıkıştırıp tren istasyonuna götürdüler. Eski, köhne, paslı, leş gibi kokan iki katlı hayvan taşınan vagonlara doldurdular. Çocuklar, kadınlar, hastalar ilk kata, bizler de eğilerek ikinci kata çıktık. Başka köylerden getirdikleri Tatarları da boş buldukları yerlere tıktılar. Ve akıbetimizin ne olacağını bilmediğimiz yolculuk başladı."
Kırım Tatarlarının milli lideri: Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu
Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, 13 Kasım 1943 tarihinde Kırım’ın Bozkoy köyünde dünyaya gözlerini açtı. 18 Mayıs 1944 tarihinde tüm Kırım Tatar halkı, SSCB’nin Devlet Başkanı Josef Stalin’in emriyle zorunlu olarak Kırım’dan Orta Asya’nın, Ural Dağlarının ve Sibirya’nın uzak bölgelerine sürgün edildi. Kırımoğlu’nun ailesi de Özbekistan’a sürgün edildi. Kırımoğlu ailesi de sürgün edilenler arasındaydı.
Kırımoğlu'nun sürgün yılları
Kırımoğlu, sürgün edildiği Özbekistan’ın Taşkent şehrinde tornacı olarak fabrikada çalıştı.
- 1962 yılında Kırımoğlu Taşkent Sulama ve Arazi Islahı Mühendislikleri Enstitüsünü kazanır; ancak SSCB’nin milli güvenlik servisi olan KGB’nin kararıyla 1965 yılında bu okuldan atılır. Okuldan atılmasının sebebi, Kırım Tatar gençlerine kendisinin yazmış olduğu “XIII-XVIII Yüzyıllarda Kırım’da Türk Kültürünün Kısa Tarih Özeti” adlı el yazısını dağıtmasıdır.
Kırımoğlu, Kırım Tatarlarının haklı mücadelesine ses olur
Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, uluslararası kamuoyuna tüm haklardan yoksun kalan Kırım Tatar halkının durumu ve haklarının iadesi için verdiği mücadele hakkında bilgi verilmesini organize etti.
Kırımoğlu liderliğinde Kızıl Meydan'da miting
1950 ve 60'larda Tatarlar vatanlarına dönmek için Özbek kentlerinde düzenledikleri eylemlerle mücadele verdi. 23 Temmuz 1987 günü Sovyet rejiminin kalbi olarak kabul edilen Kızıl Meydan’da toplanan yüzlerce Kırım Türkü ve onları destekleyen Sovyet vatandaşları, Sovyetler Birliği’nde eşi benzerine az rastlanan bir miting gerçekleştirdi.
Kırımoğlu’nun liderliğinde organize edilen bu gösteri, orada bulunan yabancı basın mensupları tarafından bütün dünyaya aksettirdi.
Hapishanelerde, sürgünlerde geçen yıllar
1969 yılında Kırımoğlu, SSCB’de İnsan Hakları Koruma Grubu kurucularından biri olur. Verdiği insan hakları mücadelesi onun 15 yıl hapis cezası almasına neden oldu. Kırımoğlu, 1970’li yıllarda kendisine karşı açılan sıradaki davadan dolayı açlık grevi ilan etti.
İnsan hakları savunucularıyla iş birliği
Kırım Tatar Milli Hareketi ile SSCB’de İnsan Haklarını Savunma Hareketi arasındaki sıkı işbirliğinin taraftarı olan Kırımoğlu, 1967 yılında hapisten çıktıktan sonra Moskova’da ve SSCB’nin diğer bölgelerinde faaliyet gösteren insan hakları savunucularıyla temas kurdu.
Kırım Türklerinin vatanlarına geri dönüşü
Tehcir edilen Kırım Türklerinin öz vatanlarına dönmelerine, , Kırım davasının lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nun çabaları sayesinde nihayet izin verildi.
Kırımoğlu, 1989 yılında ailesi ile beraber Kırım’a döner. 1991 yılın Haziran ayında Kırım Tatar Milli Kurultayı toplanır.Ardından Kırım Tatar Milli Meclisi seçildi. KTMM Başkanı olarak da Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu seçildi.
Kırımoğlu, Kırım Tatarlarının sesi olmaya devam eder
Kırımoğlu, Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko tarafından 3 Kasım 2014 tarihinde Ukrayna Cumhurbaşkanı’nın Kırım Tatarlarından Sorumlu Yetkilisi görevine getirildi.
Kırım'ın Rusya tarafından 2014'te işgal edilmesinin ardından 5 Mayıs 2014'te Kırım'a girişi yasaklanan Kırım Tatarlarının milli lideri Kırımoğlu o tarihten itibaren Ukrayna’nın başkenti Kiev'de sürgünde yaşıyor.
Kırımoğlu'na Cumhuriyet nişanı
15 Nisan 2014 tarihinde de Kırım Tatarlarının Sovyet Yönetimi tarafından maruz bırakıldığı sürgünü sürekli gündemde tutan ve Ukrayna Parlamentosu'nda Kırım Tatarlarının temsilciliğini yapan Kırımoğlu'na dönemin Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Cumhuriyet Nişanı tevcih edilir.
Kırım Türklerinin efsanevi lideri Kırımoğlu'na ödül yağmuru
Kırımoğlu, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Bürosu’nun insan haklarını savunma alanında verilen Nansen Ödülünün ve Uluslararası Pılıp Orlık “Ukrayna Toplumunu Demokratikleştirme” Ödülü sahibidir.