Kendimize dönüp baktığımızda, orada ne görmeliyiz?

Düşünmek ve var olmak arasında bir bağ kurulalı bir hayli oluyor. Buralara hiç girmeden şöyle bir dolaşıyoruz sadece kendi içimizde.

Bazen de oturduğumuz yerden sıkılıp yaşadığımız çevrede bir tur atıyoruz. İngiliz tarihini anlatan filmlerde (tabii kitaplarda da) çok meşhur bu sahne sürekli tekrarlanır. Kahramanlardan birisi, diğerine 'yürüyüşe çıkmayı' teklif eder ve adım atmalarına eşlik eden sohbetlerinde ilk bir kaç cümlede yürüyüşün faydaları deklare edilir; zihni çalıştırmak için yapıldığı vurgulanır.

Yürüyüş... İki ayaklı insanın en karakteristik ve "klişe" özelliğidir. İki ayağımızın üzerinde durmak ve doğal olarak hareket etmek ve hareket ederken ellerimizi diğer eylemlerimiz için kullanabilme kabiliyeti kazanmamız, yani tekamül.



                                    Modern dildeki ifadesiyle "kendini tanımak", İslamiyet'in "nefsini bilen Rabbini bilir" şiarıyla bire bir örtüşmektedir.
Ve kendini bilmek, iradeye hakim olmayı da beraberinde getirmektedir. 

Kendini bilen, nefsini tanıyan, kendine bir düşman gibi bakmayarak, günahı ve sevabı ile kendini kabullenip yolundaki taşları, taşın taşlığını da incitmeden kaldıran insan, isyan ahlakının en sadık müdavimi olur.
Modern dildeki ifadesiyle "kendini tanımak", İslamiyet'in "nefsini bilen Rabbini bilir" şiarıyla bire bir örtüşmektedir. Ve kendini bilmek, iradeye hakim olmayı da beraberinde getirmektedir. Kendini bilen, nefsini tanıyan, kendine bir düşman gibi bakmayarak, günahı ve sevabı ile kendini kabullenip yolundaki taşları, taşın taşlığını da incitmeden kaldıran insan, isyan ahlakının en sadık müdavimi olur.

                                    
                                    
Nurettin Topçu, "Zamanımızın meselesi ne teknik ne atom ne siyaset meselesidir. Zamanımızın meselesi irade meselesidir."

derken bunu anlatmak istedi belki.
Nurettin Topçu, "Zamanımızın meselesi ne teknik ne atom ne siyaset meselesidir. Zamanımızın meselesi irade meselesidir." derken bunu anlatmak istedi belki.

                                    
                                    
                                    
                                    
                                    Nurettin Topçu, "Zamanımızın meselesi ne teknik ne atom ne siyaset meselesidir. Zamanımızın meselesi irade meselesidir."
derken bunu anlatmak istedi belki.
Nurettin Topçu, "Zamanımızın meselesi ne teknik ne atom ne siyaset meselesidir. Zamanımızın meselesi irade meselesidir." derken bunu anlatmak istedi belki.

                                    
                                    
                                    
                                    
                                    Anlamın kastı tam bu değildiyse de, Umberto Eco'nun savına güvenerek, okuyucu kadar anlam katmanı oluşacağını, dolayısıyla her farklı okuyan kadar farklı anlamı kabullenmemiz gerektiğini bilmeliyiz.
Anlamın kastı tam bu değildiyse de, Umberto Eco'nun savına güvenerek, okuyucu kadar anlam katmanı oluşacağını, dolayısıyla her farklı okuyan kadar farklı anlamı kabullenmemiz gerektiğini bilmeliyiz.

                                    
                                    
                                    
                                    
                                    
	“bir yeni akıl diliyorum mahvından incelmiş kuşlardan


	taze eskidendi bilinirdi buralarda adı konmadan


	düşmeden toprağa damlalar kurumadan dalda meyveler


	insan insanın kurdu mudur yurdu mudur insanın insan


	yeni bir yeryüzü Allah'ım lütfen kimse olmadan peşimân.


	bize sedirden sandalyeler biçti amca yaşlı marangoz


	ellerinden bildimdi onu izlerinden yeni vatanlar


	hayal eden müşterileri durmadan rahat doğarlardı


	huzur dilemek işin kolayı zoru ancak yorgunlar tanır


	ancak yaşlı amca marangoz odundan vatanlar çıkarır. “


	 Yusuf Kurtkaya /Abilene Paradoks
“bir yeni akıl diliyorum mahvından incelmiş kuşlardan taze eskidendi bilinirdi buralarda adı konmadan düşmeden toprağa damlalar kurumadan dalda meyveler insan insanın kurdu mudur yurdu mudur insanın insan yeni bir yeryüzü Allah'ım lütfen kimse olmadan peşimân. bize sedirden sandalyeler biçti amca yaşlı marangoz ellerinden bildimdi onu izlerinden yeni vatanlar hayal eden müşterileri durmadan rahat doğarlardı huzur dilemek işin kolayı zoru ancak yorgunlar tanır ancak yaşlı amca marangoz odundan vatanlar çıkarır. “ Yusuf Kurtkaya /Abilene Paradoks
Kendimize artık yalnızca büyük şehirlerde, metrolarda, plazalarda, büyük marketlerde rastlıyor ve aksimizle ancak bir vitrin camında karşılaşıyoruz.

	Benlik artık AVM'ler etrafında kurulup genişliyor.


	Dahası eski merkezler ise birer çöküntü havzasına dönüşüyor. Muhafaza edilebilecek en temel kadim değerler olan alçakgönüllülük, dünya malına uzaklık, sadelik ve bunu çevreleyen diğerkâmlık da bu tarz bir yaşam içinde nisyana uğruyor.
Kendimize artık yalnızca büyük şehirlerde, metrolarda, plazalarda, büyük marketlerde rastlıyor ve aksimizle ancak bir vitrin camında karşılaşıyoruz. Benlik artık AVM'ler etrafında kurulup genişliyor. Dahası eski merkezler ise birer çöküntü havzasına dönüşüyor. Muhafaza edilebilecek en temel kadim değerler olan alçakgönüllülük, dünya malına uzaklık, sadelik ve bunu çevreleyen diğerkâmlık da bu tarz bir yaşam içinde nisyana uğruyor.
Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >