Kafkas cephesinde uçak düşüren ilk Türk: Vecihi Hürkuş

Arşiv
Arşiv

Ömrünü Türk havacılık sanayiinin gelişimine adayan Vecihi Hürkuş, Kurtuluş Savaşı'nda Rus uçaklarını düşürdüğü için Ruslar tarafından 'Kara Tehlike' lakabıyla anılıyordu.

Vecihi Hürkuş’un mücadele ile dolu hayatı 18 Ocak 1986’da İstanbul’da başladı. Üç yaşındayken babasını kaybetmiş, annesinin yanında büyümüştür. İlkokulu Bebek’te, ortaokulu Üsküdar Füyuzati Osmaniye bitirmiştir. Liseye Paşa kapısı idadisinde başlamış olup sonrasında sanata olan ilgisinden dolayı Tophane Sanat Okuluna geçmiş ve bu okuldan mezun olmuştur. Balkan Harbi’ne gönüllü olarak katılmıştır. Daha sonra Tayyare Makinist Mektebi’nden Küçük Zabit (Gedikli/Astsubay) olarak mezun olmuş, makinist olarak 1. Dünya Savaşı’na katılmıştır. Savaştan gazi olarak İstanbul’a dönmüştür. Aynı yıl içinde Tayyare mektebine girerek ilk uçuşunu yapmış ve pilotluk diplomasını da alarak tayyareci olmuştur. 1917 yılında Kafkas Cephesi’ndeki, 7. Tayyare Bölüğü’ne katılmıştır.

Kendi uçağını yakan pilot

Vecihi Hürkuş, keşif ve bombardıman uçuşları yapmıştır. Bir Rus uçağını düşürme başarısı göstermiş ve Kafkas Cephesinde uçak düşüren ilk Türk tayyareci unvanını almıştır. Daha sonra muharebe esnasında uçağı düşerek Erzincan’da Ruslara esir düşmüştür. Düşen uçağını Ruslar ele geçirmesin diye yakmıştır. Esir olarak Hazar Denizi’ndeki Nargin Adası’na gönderilmiş ve orada Azerbaycan Türklerinin yardımı ile kaçmayı başarmıştır. Azmini hiçbir zaman kaybetmemiş ve mücadelesini de asla bırakmamıştır.

Arşiv
Arşiv

İstanbul’a gelince Yeşilköy’deki 9. Harp Tayyare Bölüğü’nde görev almıştır. Bu bölükte görev yaparken avcı uçağı tasarlamaya başlamıştır. Savaş sonunda Mondros Mütarekesi imzalanmıştır. Bu sebeple Vecihi Hürkuş’un uçak projesi yarım kalmıştır. İstanbul işgal edilince de milli mücadeleye katılmıştır. Özellikle İnönü ve Sakarya Meydan Muharebesi’nde çok başarılı keşif ve destek uçuşları yaptığı gibi bir Yunan uçağını da düşürmeyi başarmıştır.

Burada dikkat çeken nokta yoklukla mücadele ettiğimiz yıllarda kısıtlı imkanlarla eldeki çok az sayıdaki uçakları uçurmayı başarmasıdır. O yüzdendir ki Vecihi Hürkuş’un tüm bu azmi ve mücadelesi takdire şayandır. Elinde ne imkan varsa onlarla uçakların havada kalmasını sağlamıştır. O günkü şartlarda uçak parçalarını ve malzemelerini temin etmek mümkün değildir. Aynı zamanda Vecihi Hürkuş, Kurtuluş Savaşı’nın ilk ve son uçusunu yapan pilotumuzdur. İzmir/Seydiköy Hava Meydanı’nı işgal eden teyyareci olmuş, TBMM’den üç defa takdirname alarak kırmızı şeritli İstiklal Madalyası kazanmıştır. Onun havacılık ve milli mücadeleye katkıları milletimizin takdirini kazanmıştır.

Arşiv
Arşiv

Kurtuluş Savaşı devam ederken Akşehir’de Jandarma Komutanı Ratıp Bey’in kızı 8 Mayıs 1922 tarihinde evlenmiş, İzmir’de Gönül, İstanbul’a döndüklerinde de Gönül adlı kızları dünyaya gelmiştir. Daha sonra Hadiye Hanım’dan ayrılmış ve daha önceleri evlenmek istediği, Anadolu’ya geçtiği için evlenemediği, İhsan Hanım’la 1925 yılında evlenmiştir. 1927 yılında Perran isimli kızları doğmuştur.

Soyadını hak eden adam

Soyadı Kanunu 1934’te çıkmış ve 1935’te ise yürürlüğe girmiştir. Kanun çıktıktan sonra soyadı ‘Türküş’ olarak kayıtlara geçmiştir. 1949 yılında ise ‘Hürkuş’ olarak düzeltilmiştir.

Vecihi K-VI

Vecihi Hürkuş, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra İzmir’de yeni tayyarecileri eğitmeye başlar. Hürkuş, Kurtuluş Savaşı'ndan sonra İzmir'de yeni tayyarecileri eğitmeye başlar. O sıralarda, Edirne'de yanlışlıkla inmiş bir yolcu uçağını getirmekle görevlendirilir. Bu hizmeti karşılığında getirilen uçağa 'Vecihi' adı verilince çok mutlu olur ve uçak tasarlama ve üretme düşünceleri tekrar canlanır. Yunanlılardan ele geçirilen birçok motordan yararlanarak projesini hazırlayıp, ilk uçağı VECİHİ K-VI'nın yapımına 1923'te başlar ve 1924 yılında tamamlar. Bu kadar kısa bir sürede, yokluğun zirve yaptığı ve ülkenin yeni savaştan çıktığı bir dönemde böyle bir uçak üretmek gerçekten büyük bir başarı. Buradan çıkarılacak çok önemli dersler var. O gün, o zor şartlarda uçak yapılabiliyorsa, bugün neden yapılamasın?

Arşiv
Arşiv

Vecihi Hürkuş, ürettiği ilk uçak olan VECİHİ K-VI için uçuş müsaadesi istemiş, uçabilirlik sertifikası için bir teknik heyet oluşturulmuş. Fakat teknik heyet içerisinde uçağı uçuracak ve kontrol edecek personel bulunmadığından uçuş gecikmiştir. Sonunda teknik heyetten birinin, "Vecihi, tayyareni muayeneye memuruz fakat ne gelebiliyor ne de bu işi bitirebiliyoruz, çünkü aramızda tayyare mühendisi yoktur. Hususiyetle bu tayyare prototiptir," cevabı üzerine Vecihi Hürkuş, kendi tasarladığı ve prototip imalatını yaptığı uçağını Seydiköy Tayyare Meydanı'nda 28 Ocak 1925'te uçurarak önemli bir başarıya imza atmıştır. Çünkü heyet, kibarca Vecihi Hürkuş'a başının çaresine bakmasını ima etmiştir. Bu yüzden bu uçuşu yapmak zorunda kalmıştır. Gel gör ki bu başarıdan dolayı takdir beklerken, izinsiz uçuş yaptığı için ceza görmüştür. Bu olay üzerine istifa eder ve Ankara'da kuruluş çalışmaları yapılan, bugünün Türk Hava Kurumu olan Türk Tayyare Cemiyeti'ne (TTa.C.) katılır. Burada Fen Şubesini organize etmekle görevlendirilir.

Vecihi Hürkuş'un havacılık tutkusu hiç bitmedi. 1932'de, İstanbul Kadıköy'deki atölyede Türkiye'nin ilk sivil uçağı VECİHİ XIV ve ilk eğitim ve spor uçağı VECİHİ XV'i tasarlayıp üretti. Ayrıca, 160 beygir gücündeki Mercedes motorlu deniz kızağı VECİHİ SK-X'i de inşa etti. O yıl, Nuri Demirağ'ın desteğiyle 5.000 TL kullanarak VECİHİ XVI kabin uçağını imal etti ve bu uçağa 'Nuri Bey' adını verdi.

Arşiv
Arşiv

1937'de Türk Hava Kurumu, mühendislik eğitimi alması için Vecihi Hürkuş'u Almanya'daki Weimar Mühendislik Mektebi'ne gönderdi. Orada eğitimine direkt ihtisas sınıfından başlatıldı ve kısa sürede tamamlandı. 1939'da Türkiye'ye döndüğünde, iki yılda mühendis olunmasının imkansız olduğu gerekçesiyle uçak mühendisi diplomasına denklik verilmedi. Bu konuda da mücadele eden Hürkuş, Danıştay kararıyla diplomasının denkliğini kabul ettirdi.

Vecihi Hürkuş, 1942'de 'Vecihi Havada' adlı kitabını yayınladı. Kitapta, ilk uçağı VECİHİ K-VI'nın tasarımı ve yapım sürecini anlattı. Tasarım ölçütleri arasında tayyarenin nakil ve montajını en az zamanda ve en az el işiyle mümkün kılmak, hızını 200 kilometrenin üstüne çıkarmak ve savunma silahlarının kolaylıkla kullanılabilmesi için görüş vasfını yükseltmek yer aldı.

1947'de Kanatlar Birliğini kurarak havacılığa geri dönüş yaptı. 1948'de, Türk Hava Kurumu'ndan Magister tipi bir eğitim uçağı temin ederek kızı Gönül'ün yönettiği 'Kanatlar' adlı aylık dergiyi yayınladılar. Ancak, Kanatlar Birliği yeterli destek göremeyince faaliyetlerine son verdi.

Arşiv
Arşiv

1951'de, beş arkadaşıyla birlikte havadan zirai ilaçlama yapmak üzere Türk Kanadı adıyla bir şirket kurdu. İngiltere'den Auster MK-V tipi üç uçak satın aldılar, ancak ortaklar arasındaki anlaşmazlık üzerine Hürkuş, haklarından vazgeçerek şirketten ayrıldı.

1954'te, Türkiye'nin ilk sivil hava yolu şirketi olan Hürkuş Hava Yolları'nı kurdu. Ancak bu girişim de kazalar, kaçınılmalar ve sabotajlar gibi sebeplerle engellendi.

Vecihi Hürkuş, havacılık tarihinin en üretken ve girişimci kişilerinden biri olarak, Ankara'da anılarını yazarken beyin kanamasından dolayı komaya girdi ve 16 Temmuz 1969 tarihinde hayatını kaybetti. Cebeci Asri Mezarlığı'na defnedildi.

Şimdi TUSAŞ'ın Hürkuş'u göklerde

Vecihi Hürkuş'un başlattığı yol, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş. (TUSAŞ) tarafından tasarlanan ve üretilen eğitim uçağına HÜRKUŞ ismi verilerek devam etmektedir. İsim verilme ve ilk uçuş törenine kızı Gönül Hürkuş 29 Ağustos 2013 tarihinde katılmıştır.

Arşiv
Arşiv
Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >