İz bıraktıkları ile Tuncel Kurtiz'i ölümünün üçüncü yıldönümünde anmak
Hemen herkesin hafızasında "Ramiz Dayı" olarak yer edinen Tuncel Kurtiz'in popülerliği, oyuncunun olgunluk dönemine denk gelse de gerçek şudur ki; o gökten zembille inmedi. Evvelinde tiyatro ve sinema tarihimizde birçok unutulmaza sahip.
Türk sanat tarihinin pürü neşesi yüzünde olanlardan bir isim Tuncel Kurtiz. Hercai görünümüne rağmen disiplini ile anılıyor. Ve farklı alanlara duyduğu merakı ile... Mutluluğundan ve coskusundan feyz almamak elde değil. Entelektüel birikimi, duruşu ve oyunculuğu ile Türk sanat tarihinin iz bırakan ismi.
Bilenler onu yalnızca Ramiz Dayı olarak tanımıyor. O Hamo Ağa'dır, Hamal Hasan, Abuzer Dayı...
Aramızdan ayrılışının 3. yıldönümünde onun izleri ile onu hatırlamaya ne dersiniz...
Selanikli Vala Kurtiz ile Bosnalı Müfide Kurtiz'in oğlu olarak dünyaya geldi
Edremit'te "çocukluğumun en güzel günleri" diye söz ettiği günleri geçti. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okuduğu dönemde tiyatroya ilgi duydu. İlk kez 1958 yılında Haldun Dormen Tiyatrosu'nda oyunculuğa başladı. Şeytan'ın Uşakları film ile beyazperdeye adım attı.
Almanya, İsveç, Danimarka, Hollanda ve Norveç'te hem oyuncuydu hem yönetmen
Dünyanın en ünlü oyunlarından biri olan Mahaharata'yı Peter Brook ile 3 yıl boyunca sergiledi. Şeyh Bedrettin Destanı, Keşanlı Ali Destanı, Devr-i Süleyman gibi pek çok tiyatro oyununda rol aldı.
Kurtiz 70'ten fazla filmde rol alsa da "Sürü" oyunculuk kariyeri için tam bir dönüm noktasıydı
Sürü'deki adıyla "Hamo Ağa" rolüyle aşiretler arası çatışmaları, kişiler arası düşmanlıkları, çekişmeleri gerçekçi biçimde izleyiciye sunuyordu. 1978 yapımı bu filmde, dağılmakta olan bir aşiretin kaderinin bir "sürü"ye göre nasıl şekillendiği gözler önüne seriliyordu. .Sürü'den önce oynadığı Otobüs ve Umut da onu hafızalara kazıyan başka filmlerdi.
Ve elbette aforizmalarıyla "Ramiz Karaeski"
Çoğu zaman sokakta "Ramiz Dayı" diye seslenenlere kızardı. Çünkü o kendi tarihinde yalnızca "Ramiz Dayı" olarak anılmayacak kadar büyüktü.
"Hayatın kuralı bu yeğen. Ne kadar uzağa gidersen git, başladığın yere dönersin sonunda. Ne kadar değişirsen değiş, nerede mutlu olduysan hep o yöne çevirirsin kafanı. Ne kadar terbiye etse de susturamazsın içindeki canavarı. Nereye gidersen git yeğenim şunu unutma herkes gün olur evine geri döner."
Bilenler onu yalnızca Ramiz Dayı olarak tanımıyor. O Hamo Ağa'dır, Hamal Hasan, Abuzer Dayı...
Aramızdan ayrılışının 3. yıldönümünde onun izleri ile onu hatırlamaya ne dersiniz...
Selanikli Vala Kurtiz ile Bosnalı Müfide Kurtiz'in oğlu olarak dünyaya geldi
Edremit'te "çocukluğumun en güzel günleri" diye söz ettiği günleri geçti. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okuduğu dönemde tiyatroya ilgi duydu. İlk kez 1958 yılında Haldun Dormen Tiyatrosu'nda oyunculuğa başladı. Şeytan'ın Uşakları film ile beyazperdeye adım attı.
Almanya, İsveç, Danimarka, Hollanda ve Norveç'te hem oyuncuydu hem yönetmen
Dünyanın en ünlü oyunlarından biri olan Mahaharata'yı Peter Brook ile 3 yıl boyunca sergiledi. Şeyh Bedrettin Destanı, Keşanlı Ali Destanı, Devr-i Süleyman gibi pek çok tiyatro oyununda rol aldı.
Kurtiz 70'ten fazla filmde rol alsa da "Sürü" oyunculuk kariyeri için tam bir dönüm noktasıydı
Sürü'deki adıyla "Hamo Ağa" rolüyle aşiretler arası çatışmaları, kişiler arası düşmanlıkları, çekişmeleri gerçekçi biçimde izleyiciye sunuyordu. 1978 yapımı bu filmde, dağılmakta olan bir aşiretin kaderinin bir "sürü"ye göre nasıl şekillendiği gözler önüne seriliyordu. .Sürü'den önce oynadığı Otobüs ve Umut da onu hafızalara kazıyan başka filmlerdi.
Ve elbette aforizmalarıyla "Ramiz Karaeski"
Çoğu zaman sokakta "Ramiz Dayı" diye seslenenlere kızardı. Çünkü o kendi tarihinde yalnızca "Ramiz Dayı" olarak anılmayacak kadar büyüktü.
"Hayatın kuralı bu yeğen. Ne kadar uzağa gidersen git, başladığın yere dönersin sonunda. Ne kadar değişirsen değiş, nerede mutlu olduysan hep o yöne çevirirsin kafanı. Ne kadar terbiye etse de susturamazsın içindeki canavarı. Nereye gidersen git yeğenim şunu unutma herkes gün olur evine geri döner."