İsrail'e saygı, Filistin'e suskunluk mu?
Kendisine ait olmayan toprakları vatan sayan İsrail, binlerce masum Filistinliyi şehit etti. Filistin halkı yıllardır toprakları için yılmadan mücadele ediyor. Ancak diğer ülkeler bu konuyla ilgili sessiz kalırken bölgede ekonomik anlamda güçlü bir pozisyona sahip Birleşik Arap Emirlikleri de Filistin'e destek olmak yerine İsrail hayranlığına varan bir yol izliyor. Geçen hafta şehit olan Muhammed Mursi Filistin için destek çağrısı yaparken Mısır, İsrail'le ticari ilişkiler içerisinde olup, halka sırt çeviren bir politika izledi.
2014 yılının Temmuz ve Ağustos aylarında gerçekleşen İsrail’in Gazze’ye yönelik topyekun saldırısında, 2 bin 300’den fazla Filistinli katledilirken ve 10 bin 600 Filistinli yaralandı. O dönem, Suudi Arabistan, bu korkunç saldırıya tepki vermek için üç hafta bekledi. Katar dışındaki diğer Körfez ülkeleri ve Mısır da, bu süreçte benzer bir tepkisizlik içine girdi.
Saldırı sonrasında, Körfez ülkeleri, İsrail’i bu saldırganlığından ve işlediği insanlık ve savaş suçlarından dolayı cezalandırmayı hedefleyen hiçbir girişimde bulunmadı. Buna karşılık, bazı Latin Amerika ülkeleri ve İspanya, bu insani kriz karşısında İsrail’e karşı daha güçlü siyasi ve diplomatik tepkiler verdi. Körfez ülkeleri ve Mısır epeyi bir zaman Gazze’yi nefessiz bırakmak için İsrail’le birlikte “görünmeyen” bir ittifak içinde bulundu. Körfez ülkeleri 2000’li yıllarda Filistin’e siyasi destek vermek yerine, kendilerine yakın gördükleri aktörler eliyle Filistin’e para ve iaşe desteğinde bulunmayı tercih etti.
Arap ülkelerinin Filistin sessizliği
16 Mayıs 2018’te geçilen bir haberde; ''Gazze katliamı ve ABD büyükelçiliğinin Kudüs’e taşınması konusunda Suudi Arabistan ve Mısır, yumuşak bir üslup içinde bu iki eylemi kınadı. Ancak, bunun ötesine ise geçmediler. Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn, katliamı kınarken, Amerikan büyükelçiliğinin Kudüs’e taşınması konusunda herhangi bir eleştiride bulunmadı.''
Buna karşılık Umman, her iki konuda da tamamıyla tepkisiz kaldı. Bu ülkelerin Gazze’de İsrail’in uygulamakta olduğu topyekun ambargo karşısında da genellikle sessiz ve sitemsiz kaldıkları biliniyor. Son olarak, Mısır’ın Gazze’deki son katliam sonrasında Gazze’ye yardım götüren uçakların Mısır’a inmesine izin vermedi.
Liderler, Filistin sessizliğine ne tepki verdi?
29 Eylül 2018 tarihinde, Hamas sözcüsü Fevzi Berhum, "Arap dünyası ve uluslararası toplumunsessizliği, İsrail'i suçları konusunda cesaretlendiriyor" dedi. 1 Ağustos 2018 tarihinde düşen bir habere göre; Mısır’da geçen yıl Müslüman Kardeşler destekli Cumhurbaşkanı Mursi’nin devrilmesinin ardından darbeyle iktidara gelen yeni yönetim, bir yandan arabuluculuk yapsa da Filistinlilerin ölümünden Hamas’ı suçladı. Mısır’ın, ülkesinde istikrarı bozmakla suçladığı Hamas’tan kurtulmak için İsrail ordusuna yardım ettiği bile söylendi.
Suudi Arabistan Kralı Abdullah ise iki hafta önce Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi ile ile yaptığı telefon görüşmesinde Hamas’ın “direnişi yıkma çabası” olarak gördüğü, İsrail’in ise taleplerini karşılayan Kahire’nin ateşkes planını övdü. Kral, Gazze’deki ölümlerle ilgili de İsrail’i suçlamadan sadece ''Masum Filistin halkı, Filistinli gruplarla İsrail ordusu arasındaki çatışmaların bedelini ödüyor” demekle yetindi. 29 Şubat 2018 tarihinde, Gazze’de kılınan cuma namazında bir konuşma yapan Başbakan İsmail Heniye,“Gazze’de yaşanan durumun topyekun bir savaş olduğunu belirterek İsrail’in tüm Gazze’yi hedef alan kör saldırılarının ABD’nin desteği, bölge güçlerinin ve Özerk Yönetimin işbirliği ve Arap rejimlerinin sessizliği ile gerçek bir savaşa dönüştüğünü” söyledi.
17 Nisan 2019 tarihinde, Dünya Müslüman Alimler Birliği Genel Sekreteri Karadaği "Filistin ve Kudüs gibi iki kişinin bile üzerinde tartışmaması gereken büyük davalara da karşı çıkıyorlar. Arap liderlerin bir kısmı şu anda öyle bir durumda ki İsrail'e destek verecek vaziyetteler. Ya da ABD'nin İsrail'in başkentini Kudüs olarak tanıması hususunda sessiz kalmayı tercih ediyorlar. Bazı Arap liderlerin bu sessizliği ABD'nin daha da ileriye gitmesine ve Golan Tepeleri'ni İsrail'in bir parçası olarak tanımasına yol açtı" dedi.
Filistin'in işgaline kadar olan süreçte neler yaşandı?
1977'de Mısır Başkanı Enver Sedat Kudüs’ü ziyaret etmiş ve İsrail’in Sina’dan çekilmesi ve Mısır’ın Camp David antlaşmalarında İsrail’i tanıma sürecini başlattı. Orta Doğuda kapsamlı bir barış ve Filistin özerk yönetimini öngören Camp David Sözleşmesi imzalandı. ABD Başkanı Jimmy Carter gözetiminde gerçekleşen sözleşme altı ay sonra imzalanacak olan barış antlaşmasının temelini oluşturdu.
Antlaşmanın en önemli maddelerine göre Mısır, İsrail devletini tanıyacak, Gazze ve Batı Şeria’da yaşayan Filistinlilere özerklik verilecekti. İsrail devletinin ilanında imzası olan ve başbakanlık da yapan Golda Meir, 12 Aralık 1978 tarihinde 80 yaşında, kan kanserinden hayatını kaybetti. Savaş suçlusu olarak aranan Ölüm Meleği lakaplı Joseph Mengele, Arjantin’de denizde yüzerken geçirdiği bir kalp krizi sonucu öldü.
1978'de İsrail ile Mısır arasında barış antlaşması imzalanmıştır. İsrail’i ilk tanıyan Arap lider Enver Sedat oldu. Başbakan Menachem Begin ve Enver Sedat Nobel Barış Ödülüne layık görüldü. Norveç Nobel Komitesi Başkanı Aase Lionaes ödül töreninde yaptığı konuşmada barış ödülünün iki lidere verilme nedenini, Orta Doğu barışı için iki çerçeve antlaşmasına olan katkıları ve Camp David Sözleşmesini imzalamaları olarak açıklandı.
1987, 1988'de İsrail tarafından yönetilen bölgelerde yaygın şiddet hareketi başlamıştır. Müslüman Kardeşler örgütü Gazze’de hızla İsrail’e karşı şiddete dönüşen Hamas hareketini başlattı. Cezayir’de toplanan Filistin Ulusal Konseyi bağımsız Filistin Devletini ilan etti. Filistin Kurtuluş Örgütü ile 1975 yılından itibaren resmi ilişkilerini sürdüren Türkiye, Filistin Devletini kurulduğu ilk gün tanıyan ülkeler arasında yer alıyor.
1993, 1944'de Rabin ve FKO lideri Yaser Arafat, Filistin özerk yönetiminin kurulması ve Birinci İntifadanın sonlandırılması maksadıyla Oslo Bildirisi’ni imzaladı. İsrail ve Filistin halkını temsil eden Filistin Kurtuluş Ordusu arasında, Filistinliler için özerk bir yönetimi öngören Geçici Özerk Yönetim Prensipleri Deklarasyonu yayımlandı. Gazze Şeridi ve Eriha’da Filistin özerk yönetimi uygulaması başladı. Vatikan ile tam diplomatik ilişkiler tesis edildi. İsrail – Ürdün barış antlaşması imzalandı.
Rabin, Peres ve Arafat Nobel Barış Ödülüne layık görüldü. Aşırılık yanlısı Yahudi Kach örgütü mensubu Dr. Baruch Goldstein, Batı Şeria El Halil yakınlarındaki Başpapazlar Mağarasında dua eden 29 Arap vatandaşını öldürüldü. Goldstein dövülerek öldürülmüştür. Başkan Ezer Weizmann bu katliamı, Siyonizm tarihindeki en kötü olay olarak nitelendirildi. İsrail ve Ürdün aralarında 45 yıldır sürmekte olan düşmanlığa son vererek bir barış antlaşması imzalandı.2007'de İsrail Hava Kuvvetleri, Suriye’nin Deir ez Zor kentinde,Kuzey Kore’nin yardımları ile inşa edilen nükleer reaktörü imha etti.
Saldırı, Suriye hariç hiç bir Arap devleti tarafından kınanmadı. Kuzey Kore saldırıyı protesto etti. 2008,2009'de İsrail ordusu Gazze Şeridine büyük ölçekli bir saldırı düzenlemiş ve bir ay kadar süren operasyonda, roket atıldığını iddia ettiği birçok hedefi imha ettti. Mezuniyet töreninin yapıldığı bir polis merkezine düzenlenen saldırıda, aralarında Hamas’ın üst düzey güvenlik görevlilerinin de bulunduğu 140 polis hayatını kaybetti.
İsrail kıyısı açıklarında büyük doğal gaz rezervleri bulundu. Ocak ayında, Dünya Ekonomik Forumunda Davos Krizi patlak verdi. Erdoğan, İsrail Cumhurbaşkanı Shimon Peres’e söylediği ‘‘İş öldürmeye geldiğinde siz öldürmeyi iyi bilirsiniz’’ sözleriyle tarihe geçti. Katil İsrail’e esaslı bir tepki veren tek Müslüman lider oldu.
2016 yılında ABD on yıl içerisinde İsrail’e ABD tarihinde görülen en büyük askeri yardım paketi olan 38 milyar dolar vereceğini açıkladı. 2018 yılında sona erecek olan antlaşmaya göre ABD’nin İsrail’e yaptığı yardım miktarı yılda 3,1 milyar dolar.
25-26 Haziran 2019'da Bahreyn’in ABD ile işbirliği içinde başkent Manama’da“Refah için Barış” adlı ekonomik çalıştaya ev sahipliği yapacağı belirtildi. Ürdünlüler, çalıştayı ABD'nin İsrail-Filistin meselesinin çözümüyle ilgili "Yüzyılın Anlaşması" planının yolunu açacak bir adım olarak değerlendirerek, çalıştaya yönelik endişelerini dile getirdi. İrbidlilerden Hena Ebu Lebde "Bahreyn'deki çalıştay çözüm değil, Yüzyılın Anlaşması'na hizmettir.
Çalıştayın ekonomik yönü var ve bunu köklü çözüm saymıyorum, adil değil, Filistin davasına hizmet etmiyor ve sorunu çözmeyecek. Bu çalıştayı ve Yüzyılın Anlaşması'nı tamamen reddediyoruz" diye konuştu.