Irkçılık sadece psikolojik bir rahatsızlık olmayabilir
ABD'deki Floyd olayları bütün dünyada da etkisini artırdı. İngiltere ve Belçika'da sömürgeciliğe liderlik etmiş tarihi kişiliklerin heykelleri indirildi, ABD'deki siyahilerle dayanışma mesajlaları paylaşıldı.
Toplumsal fikirlerin izini sürmek için kullanışlı bir kamusal alan haline gelen sosyal medyada ise, özellikle Türkiye'de Malcolm X'e atfedilen, "Irkçılık bir ideoloji değil, psikolojik bir rahatsızlıktır sözü" görünürlük kazanmaya başladı.
Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Ebulfez Süleymanlı'ya, Floyd olaylarının arka planını ve ırkçılığın psikolojik bir rahatsızlık olarak değerlendirilmesinin muhtemel sonuçlarını konuştuk. Süleymanlı, ırkçılığın tarihsel ve kurumsallaşmış yapısına dikkati çekti, "Olayları tarihsel, kültürel, ekonomik ve politik açıdan değerlendirmeli ve ırkçılığı kişisel bir duruma indirgemeyerek ele almamız gerekiyor" dedi.
ABD'de siyahi bir vatandaş olan George Floyd'un polis şiddetiyle hayatını kaybetmesi, ülkede geniş çaplı şiddetli gösterilerle protesto ediliyor.
Gösterilerin karakterini artık yalnızca Floyd'un ölümü değil, koronavirüs salgını sonrası oluşan 40 milyonluk işsizler ordusu, ülkede özellikle ırka dayalı iktisadi eşitsizlikler ve ülkenin ırkçılık geçmişi belirlemeye başladı.
GZT'nin ulaştığı Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ebulfez Süleymanlı, Floyd olaylarını sosyolojik açıdan anlattı, "Bu olayları farklı boyutlarıyla değerlendirmek gerekir. Zira her olayda olduğu gibi bu olayda da derin bir tarihsel, kültürel, toplumsal, ekonomik ve politik bir arka plan var" diyerek değerlendirdi.
Tarihsel olarak ırkçılığın kemikleşmiş bir olgu olduğuna işaret eden Prof. Süleymanlı, "Batı uygarlığı farklılıkları ve çeşitlilikleri kendi kaideleri etrafından türdeşleştirmek gibi bir ödev ve sorumluluk üstlenmiştir. Avrupa tarihine bakıldığı zaman farklılıklara karşı Antik Yunanlıların ve Romalıların barbarlık nitelemesinde bulunması, Ortaçağ’ın hilal-salip çatışmasının kutsallığına vurgu yapması ve Yakınçağ’ın geri kalmışlık etiketi geliştirmesi son derece çarpıcıdır" ifadelerini kullandı.
Hristiyanlıkla temellenen bu mistik "sorumluluk" ile barış, huzur ve adalet şiarıyla Yahudiler, Araplar ve tüm yerli geleneksel kültürler üzerinde baskı kurulduğunu anlatan Prof. Süleymanlı, "Amerika tarihi de 15. yüzyıldan itibaren Avrupalıların çıkarlarına yönelik olarak yerlilerin ve Afrikalı iş birlikçiler vasıtasıyla satın alınan siyahilerin köleleştirilmesi tarihi olarak teşekkül etmiştir" sözleriyle, ABD tarihinin ırkçılıkla başladığını sözlerine ekledi.
- Prof. Süleymanlı, beyaz, anglosakson ve Protestan grupların çıkarlarına uygun bir toplumsal yapıda, bu imtiyazlı sınıfların bütün üst politik ekonomik kliklerde üst konumda yer aldığına dikkati çekti.
Floyd olayları sosyolojik olarak ne anlama geliyor?
Floyd olaylarının tarihsel kırılma anı dediğimiz sürecin bir örneğidir olduğunu, ırkçılığın düşünsel ve söylemsel düzeyde devam ettiğinin göstergesi olduğunu belirten Prof. Süleymanlı, "Belki daha da önemlisi, ırkçılığın 'bireylerin eylemleriyle' zaten devam ettiğini fakat bunun her zaman 'bu denli küreselleşmediğini' ve toplumsal hareketlerin oluşmasına zemin hazırlamadığını da gözlemlemiş olduk. Burada, 'görünürlük meselesi ve toplumsal ruh halleri' de devrede. Pandeminin sıkıştırdığı ve patlamaya hazır hale getirdiği birtakım toplumsal ruh halleri, toplumsal hareketlere alan açmayı kolaylaştırmış olabilir" sözleriyle olayların zamanlamasına vurgu yaptı.
- Prof. Süleymanlı, salgının tetikleyeceği yaygın ve sürekli bir ekonomik krizin, en mikro alanlarda bile yeni stratejilerle ırkçılığı arttıracağını ifade etti.
Çözüm ne olabilir?
ABD'deki olayların sadece ten rengi üzerine kurgulanmış bir farktan değil, toplumsal eşitsizliğin göstergesi olarak da hızlandığınının altına çizen Süleymanlı, "Acilen dünyanın bütünlüklü sorunlarını tespit eden ve bu sorunlara karşı etkin yanıtlar üreten denetimli uluslar arası girişimler hayata geçirilmelidir. Bu nedenle ancak çok yönlü bir nedenselliği bütünleştirecek tahliller ortaya koyabilirsek ırkçılık gibi pejoratif durumların önünü almamız söz konusu olabilir" dedi.
Irkçılık psikolojik bir rahatsızlık mı?
Floyd olayları sonrası özellikle sosyal medyada, siyahi hakları savunucusu Malcolm X'e atfedilen bir söz paylaşılmaya başlandı.
Irkçılık bir ideoloji değil, psikolojik bir rahatsızlıktır.
Irkçılığı yalnızca psikolojik bir rahatsızlık olarak değerlendirmek, ırkçılığı bireye indirgemek ve toplumsal bir sorun olmaktan çıkarabilir. Süleymanlı bu konuda, "Irkçılık bir ideoloji değildir deyip geçmek de doğru değil, bunu psikolojik rahatsızlığa indirgemek de hiç doğru değil. Bu, olayın ideolojik boyutunu ve en önemlisi, daha geniş kapsamda, sosyolojik boyutunu gözden kaçırmak olur" dedi. İdeolojinin kavramsallaştırılmasında farklı yolların izlendiğini dile getiren Süleymanlı, "İdeolojinin gündelik söylemlerde yaygın olarak siyasetle ve siyasi görüşlerle, akımlarla ilişkilendirilmesi eksik aslında. İdeoloji, sosyolojik anlamda, tarih boyunca gelişen ve dolaşıma giren/dolaşımda kalan söylemleri, normları, eylemleri, bakış açılarını, ruh hallerini ve daha pek çok öğeyi kapsamaktadır. Dolayısıyla, ırkçılığı ve ırkçı bir eylemi, ideolojik boyutundan ayırmak ve haliyle, en temelde, sosyolojik boyutundan bağımsız düşünmek mümkün değildir" yorumunda bulundu.
Irkçılığı kişisel bir duruma indirgememek gerekiyor
George Floyd'un kamusal alanda, kamu görevlisi sayılabilecek polis tarafından öldürülmesinin, devlet-birey yani yapı-özne ilişkisi içinde değerlendirilmesine dikkati çeken Süleymanlı, "Bu ilişki içerisinde tezahür etmiş olmasının farklı sonuçlar yarattığını düşünebiliriz.
Bu olgu özelinde ve aslında bunun da haricinde genel olarak, ırkçılığı kişisel bir duruma veya tekil bir eyleme hapsetmeden ele almamız gerekiyor. Yine bu olayı, yalnızca görünürlüğüyle, pandeminin yaratabileceği toplumsal ruh halleriyle veya söylem alanındaki temsilleriyle ele almak da eksik olacaktır. Hepsini bir arada düşünmek ve ırk, etnisite, sınıf gibi önemli sosyolojik kategorilerle ve farklı pek çok değişken ile birlikte analiz etmek gerekiyor. Halihazırda devam etmekte olan toplumsal hareketlerin gidişatını izlemek ve zamanla analizi derinleştirmek de bu açıdan uygun olacaktır" sözleriyle yorumunu noktaladı.