İçine düşünce hareket etmenin neredeyse imkansız olduğu bataklıklar neden içine çeker?
Bataklıklar çoğu kişi tarafından korkulan ve insanı içine çekerek öldürdüğü düşünülen yerlerdir. Peki bataklıklar gerçekten insanı içine çekebilir mi? İşte bataklık hakkında tüm ayrıntılar.
Canlıları içine doğru çeken oluşum bataklıklar hakkında her zaman söylenen bir şey vardır; İçine düşersen çok fazla ''hareket etme'' eğer öyle yaparsan seni daha çok içine çeker ve öldürür. Aslında bataklık içinde tam anlamıyla batmak mümkün değildir.
Bataklıklar ''tanecikli'' yapıdaki maddelerden oluşur. Yani bataklıklar, "kolloid hidrojel" adı verilen aralarında bağ yapısı bulunan kum, kil, su ve kayaçların bir araya gelmesiyle oluşmuş yoğun bir oluşumdur. Kum tanecikleri arasındaki boşluklar su ile doludur ve kil bir ''yapıştırıcı'' gibi kum taneciklerini gevşek bir şekilde bir arada tutar.
Kararlı bir yapıya sahip olan bataklıklar, üzerine etki eden ''basınç'' değişimlerine karşı son derece hassastır. Basınç uygulanması durumunda bataklığın yapısındaki hassas ''denge bozulur'' ve bataklık ''sıvılaşmaya'' başlar. Sıvılaşma sonucunda, bir arada duran kum tanecikleri birbirinden ayrılarak hareket eder.
Basıncın artmasıyla artan sıvılaşma, bataklığın üzerindeki cismi batırmaya başlar. Başlangıçtaki basıncın neden olduğu sıvılaşmadan sonra bataklıktaki ''su ve kum'' ayrışır. Bunun sonucunda su yoğunluğunun ve kum yoğunluğunun fazla olduğu bölgeler oluşur. Kum yoğunluğunun fazla olduğu bölgelerde kum tanecikleri sıkıca bir arada bulunduğu için bu bölgede hareket etmek zordur.
Nature dergisinde yayımlanan bir araştırma bataklığın içindeki kum yoğunluğunun fazla olduğu bölgelerde saniyede 1 santimetre hızla hareket edebilmek için gerekli kuvvetin, orta büyüklükteki bir otomobili kaldırmak için gerekli olan kuvvete eşit olduğunu gösteriyor.
Hızlı hareket etmek ise bataklıktaki sıvılaşmayı hızlandırır. Bu durumda, bataklığın içinde kum yoğunluğunun fazla olduğu bölgelerin oluşması için yeterli zaman olmadığından, bataklığın üzerindeki cisim daha kolay batar. Ancak Nature dergisindeki çalışmayı gerçekleştiren araştırmacılar bataklıkların insanlar için ''ölümcül kapanlar'' olmadığını belirtiyor. İnsanların ortalama yoğunluğu (1g/ml) bataklığın ortalama yoğunluğundan (2 g/ml) küçük olduğundan bataklığın üzerindeki bir insan, belli bir miktar batsa da ''tamamıyla'' yüzeyin altına çekilemez.
kaynak: TÜBİTAK
Bataklıklar ''tanecikli'' yapıdaki maddelerden oluşur. Yani bataklıklar, "kolloid hidrojel" adı verilen aralarında bağ yapısı bulunan kum, kil, su ve kayaçların bir araya gelmesiyle oluşmuş yoğun bir oluşumdur. Kum tanecikleri arasındaki boşluklar su ile doludur ve kil bir ''yapıştırıcı'' gibi kum taneciklerini gevşek bir şekilde bir arada tutar.
Kararlı bir yapıya sahip olan bataklıklar, üzerine etki eden ''basınç'' değişimlerine karşı son derece hassastır. Basınç uygulanması durumunda bataklığın yapısındaki hassas ''denge bozulur'' ve bataklık ''sıvılaşmaya'' başlar. Sıvılaşma sonucunda, bir arada duran kum tanecikleri birbirinden ayrılarak hareket eder.
Basıncın artmasıyla artan sıvılaşma, bataklığın üzerindeki cismi batırmaya başlar. Başlangıçtaki basıncın neden olduğu sıvılaşmadan sonra bataklıktaki ''su ve kum'' ayrışır. Bunun sonucunda su yoğunluğunun ve kum yoğunluğunun fazla olduğu bölgeler oluşur. Kum yoğunluğunun fazla olduğu bölgelerde kum tanecikleri sıkıca bir arada bulunduğu için bu bölgede hareket etmek zordur.
Nature dergisinde yayımlanan bir araştırma bataklığın içindeki kum yoğunluğunun fazla olduğu bölgelerde saniyede 1 santimetre hızla hareket edebilmek için gerekli kuvvetin, orta büyüklükteki bir otomobili kaldırmak için gerekli olan kuvvete eşit olduğunu gösteriyor.
Hızlı hareket etmek ise bataklıktaki sıvılaşmayı hızlandırır. Bu durumda, bataklığın içinde kum yoğunluğunun fazla olduğu bölgelerin oluşması için yeterli zaman olmadığından, bataklığın üzerindeki cisim daha kolay batar. Ancak Nature dergisindeki çalışmayı gerçekleştiren araştırmacılar bataklıkların insanlar için ''ölümcül kapanlar'' olmadığını belirtiyor. İnsanların ortalama yoğunluğu (1g/ml) bataklığın ortalama yoğunluğundan (2 g/ml) küçük olduğundan bataklığın üzerindeki bir insan, belli bir miktar batsa da ''tamamıyla'' yüzeyin altına çekilemez.
kaynak: TÜBİTAK