Her filmi bir tek filmin parçası olan Truffaut'nun, yaşayan gerçekliği yakalayan filmleri
Truffaut’nun bende uyandırdıkları, tahlile somut ve ölçümlenebilir olarak tabii olacak duygular değil. Ben Truffaut’yu anladım, yaşadım, yaşamımın akışını teşmil edeceğim bir çizgim oldu ve ne tesadüftür ki bu çizgi, Truffaut’nun “derdi”ne duçar olmuş, kendine derde düşmeyi şiar edinmiş bir çizgidir.
Truffaut'nun naifliği, belki sadece naif olmak üzerine söylenecek sözlerden ibarettir, belki de bir varoluşun temelini oluşturan, geri kalan tüm özellikleri kendisine bağlayan bir meziyettir.
Her ne olursa olsun benim Truffaut'dan anladığım; gerçekliğin en hüzünlü, mutluluğun en yalın halinde olmaktır.
Her zaman insanın yanında bulunacak, varlığından -aslında hiçbir somut yarar ispatı bulunmasa da- güven duyulan bir zırhtır onun filmleri…
Benim için Vivemént Dimanche'da anlattıklarının L'énfant Sauvage'dan, Tirez Sur la Pianiste'teki maceranın 400 Darbe'den, Fahrenheit 451'in Jules et Jim'den bir farkı yoktur.
Çünkü hepsinin, hikayesi Truffaut'ya ait olmayan Fahrenheit 451'in bile, Truffaut'nun çocukluğundan, ilk gençliğinden, yaşadıkları ve yaşamak istediklerinden, doğruyu yanlıştan ayırt ettiği terazisinden taşıdığı izler vardır.
Her ne olursa olsun benim Truffaut'dan anladığım; gerçekliğin en hüzünlü, mutluluğun en yalın halinde olmaktır.
Her zaman insanın yanında bulunacak, varlığından -aslında hiçbir somut yarar ispatı bulunmasa da- güven duyulan bir zırhtır onun filmleri…
Benim için Vivemént Dimanche'da anlattıklarının L'énfant Sauvage'dan, Tirez Sur la Pianiste'teki maceranın 400 Darbe'den, Fahrenheit 451'in Jules et Jim'den bir farkı yoktur.
Çünkü hepsinin, hikayesi Truffaut'ya ait olmayan Fahrenheit 451'in bile, Truffaut'nun çocukluğundan, ilk gençliğinden, yaşadıkları ve yaşamak istediklerinden, doğruyu yanlıştan ayırt ettiği terazisinden taşıdığı izler vardır.
Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >