'GZT mavisi' neler vadediyor?
Belki bu zamana kadar benzerlerini gördüğünüz ama asla böylesini görmediğiniz bir siteden bahsediyoruz. Medya değişirken, dünya değişirken, mevcut tüm kodlarımız yerle yeksan olurken kutsiyetine şeksiz şüphesiz inandığımız tüm değerlere saygılı bir medya düzeni oluşturuyoruz. 'Basitlikte deha vardır' düsturundan hareketle giriştiğimiz, iki seneyi aşkın bir emeğin mahsülü olan sitemizin ismi: "gzt.com"
Medya deyince ne anlıyoruz, aklımıza hâlâ sadece yazılı basın ve televizyon mu geliyor?
Konvensiyonel yani geleneksel medya, 2000lerin başında dönüşüm sürecine başladı. Artık her şeyin dijital ortama taşındığı, gündemin bilgisayar ve tabletlerden takip edildiği, sosyal medyanın en yakın arkadaşlarımızdan birisi olduğu, yurttaş gazeteciliğinin önem kazandığı ve ezcümle; medyanın artık eski medya olmadığı bir dönemdeyiz.
Medya değişirken de yeni ihtiyaçların hâsıl olması kaçınılmaz. Var olan iletişim kaynakları ve mevcut medya algısının kırılması ve bu kırılmanın en az 'hasar kaydı' ile atlatılması gerekiyor.
Hatta geçelim hasar kaydını, bu kırılma bize bir şeyler katmalı.
Bir yeniliğin nüvesini vermeli.
Modernitenin hiçbir kutsal kabul etmeyen ve değerleri yolunda birer 'taş' olarak gördüğü 2000'li yıllarda, hakaret etmeden, kimsenin inancına ve yaşayışına saygısızlık yapmadan, başıboş muhalifliğin kısa yoldan rant sağlayıcılığına meydan vermeden, çalışarak, okuyarak, gündemi takip ederek, ekonomi için cüzdanımıza değil piyasalara da bakarak yani sadece önümüze değil her yere dönerek ama önce içimize bakarak, kendimizi, toplumumuzu, ülkemizi, kendi insanımızı tanıyarak ve onun ihtiyaçlarına cevap vererek bir yolda ilerleyeceğiz.
Bilenler hatırlar ki; yolda olmakla, yol almak aynı şey değildir. Biz hem yolda olmak, 'bitiş çizgisi'ni düşünmeden hep ilerlemek, böylece yol almak ve hedefi hiçbir zaman yakın bilmemek şiârıyla ilerleyeceğiz.
Bu yola anlam katacak, bizi takip edecek, okuyacak, tavsiye edecek ve en nihayet bir gün "yer işaretlerine ekleyecek" insanlarla menzilimiz anlam bulacak.
Allah sizi de bizi de utandırmasın.
Konvensiyonel yani geleneksel medya, 2000lerin başında dönüşüm sürecine başladı. Artık her şeyin dijital ortama taşındığı, gündemin bilgisayar ve tabletlerden takip edildiği, sosyal medyanın en yakın arkadaşlarımızdan birisi olduğu, yurttaş gazeteciliğinin önem kazandığı ve ezcümle; medyanın artık eski medya olmadığı bir dönemdeyiz.
Medya değişirken de yeni ihtiyaçların hâsıl olması kaçınılmaz. Var olan iletişim kaynakları ve mevcut medya algısının kırılması ve bu kırılmanın en az 'hasar kaydı' ile atlatılması gerekiyor.
Hatta geçelim hasar kaydını, bu kırılma bize bir şeyler katmalı.
Bir yeniliğin nüvesini vermeli.
Modernitenin hiçbir kutsal kabul etmeyen ve değerleri yolunda birer 'taş' olarak gördüğü 2000'li yıllarda, hakaret etmeden, kimsenin inancına ve yaşayışına saygısızlık yapmadan, başıboş muhalifliğin kısa yoldan rant sağlayıcılığına meydan vermeden, çalışarak, okuyarak, gündemi takip ederek, ekonomi için cüzdanımıza değil piyasalara da bakarak yani sadece önümüze değil her yere dönerek ama önce içimize bakarak, kendimizi, toplumumuzu, ülkemizi, kendi insanımızı tanıyarak ve onun ihtiyaçlarına cevap vererek bir yolda ilerleyeceğiz.
Bilenler hatırlar ki; yolda olmakla, yol almak aynı şey değildir. Biz hem yolda olmak, 'bitiş çizgisi'ni düşünmeden hep ilerlemek, böylece yol almak ve hedefi hiçbir zaman yakın bilmemek şiârıyla ilerleyeceğiz.
Bu yola anlam katacak, bizi takip edecek, okuyacak, tavsiye edecek ve en nihayet bir gün "yer işaretlerine ekleyecek" insanlarla menzilimiz anlam bulacak.
Allah sizi de bizi de utandırmasın.