Elinde olmayan Türk lirası ile dolar aldılar: Londra'da manipülasyon nasıl yapıldı?
Anadolu Ajansı dün Londra merkezli bazı finansal kuruluşların, ellerinde olmayan Türk lirası ile hızlı bir şekilde ve yüksek miktarda döviz almaya kalkıştığını, Türk lirasına değer kaybettirmeye yönelik manipülatif atakların ise devam ettiğini duyurdu.
GZT'nin ulaştığı Ekonomist Rahmi İncekara, TL üzerinde oluşturulmak istenen baskıyı ve Londra merkezli finans kuruluşlarının neyi amaçladığını aktardı.
Türk lirasının dolar karşısında değer kaybetmesi üzerine Anadolu Ajansı Londra merkezli bazı finansal kuruluşlarının ellerinde para olmadan talep oluşturup döviz manipülasyonu yaptığını belirten bir habere imza attı. Londra kaynaklı bankalara Türk bankaları ile döviz işlemi yapma yasağı getirilmesi şu an için masada bekletilirken kur manipülasyonunun önüne geçilmesi hedefleniyor.
- GZT'nin ulaştığı İstanbul Kent Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Rahmi İncekara konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Londra'da ne oldu?
Londra merkezli bazı kuruluşların döviz konusunda Türkiye'ye bir atağının söz konusu olduğunu söyleyen İncekara, benzer atakların 2018'den itibaren sık sık yaşandığının altını çizdi.
"2018 'Brunson krizi' ve 2019'daki yerel seçimlerin ardından da benzer bir durum söz konusu olmuştu" diyen Rahmi İncekara, "Salgın döneminin olduğu bir zamanda buna benzer bir durumun olduğunu gözlemliyoruz. Pandemi nedeniyle ülke ekonomileri ciddi anlamda sarsılmış durumda. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde finansal açıdan kırılganlık durumu söz konusu. Ciddi şekilde sermaye çıkışlarının yaşandığını gözlemliyoruz" ifadelerini kullandı.
Gelişmekte olan ülke para birimlerinin de dolara karşı değer kaybettiğini bildiren İncekara, özellikle ABD'nin salgın döneminde ciddi bir fonlama yaptığını belirtti.
ABD'nin süreci piyasaya dolar basarak idare etmeye çalıştığını öne süren İncekara, "Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMM) ile alakalı olan süreçte başta Financial Times olmak üzere Bloomberg, Reuters gibi basın kuruluşları Merkez Bankası'nın rezervlerinin azaldığı hatta eksiye düştüğü yönünde haberleri öne sürdüler" dedi.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın dün yatırımcılarla yapmış olduğu toplantıya dikkati çeken Rahmi İncekara şöyle konuştu:
"Toplantıda, swap süreci, Türk lirasının değeri ve Türkiye'nin büyüme konusundaki süreci ele alındı. Tam bu esnada Türkiye'nin özellikle IMF başta olmak üzere dış kaynak konusunda herhangi bir talebinin bulunmaması bu sürecin biraz daha hızlandırılması anlamına geldi. Türk lirasının daha fazla değer kaybedeceğini düşünen bu kuruluşlar ellerinde TL olmamasına rağmen bu yoldan daha fazla kazanç sağlamak için dolar talebinde bulunduğunu gördük. Ellerindeki Türk lirasını daha fazla açığa çıkarmalarını temerrüde düşme pahasına yaptıklarını gözlemledik"
Temerrüt nedir?
Temerrüt hakkında konuşan Ekonomist Rahim İncekara konuşmasında, "Bir borçlunun hukuka aykırı bir şekilde borcunu ödememesine temerrüt denir. Temerrüde düşmek burada; Türk lirasının daha fazla değer kaybedeceğini iddia ederek buradan daha fazla kazanç elde etmek maksadıyla daha fazla TL'yi elden çıkartarak daha fazla dolar alıp TL'nin dolara karşı olan değerinin düşmesi olarak adlandırabiliriz. Bu da hakim durumu kötüye kullanmak olarak bilinen manipülatör bir hareketi beraberinde getiriyor. Burada yapılması gereken en önemli konu Türkiye'nin özellikle rezervler konusunda başta olmak üzere kuru daha stabil tutabilmesi için adımlar atması gerekir" ifadelerine yer verdi.
Bu adımlar ne olabilir?
Türkiye'nin swap anlaşmalarına da değinen İncekara szölerini şöyle tamamladı:
"Türkiye'nin swap anlaşmalarıyla ilgili sürecin devam ettiğini biliyoruz. Bir veya birden fazla ülkeyle swap anlaşması yapılabilir masadaki görüşmeler devam ediyor. Aynı zamanda IMF'nin koronavirüsle ilgili olan karşılıksız vermiş olduğu bir kredi var. Yaklaşık 10 milyar dolarlık bir meblayı ifade ediyor. Dolayısıyla Türkiye'nin bu krediyi de kullanabileceğini söylemekte fayda var. Herhangi bir şekil şartı da gerekmiyor. Özellikle rezerv konusunda net ifadeler kullanılması ve özellikle TL'nin içeride özendirilmesi için faizlerin biraz artırılması fakat kredi kullanılması noktasında bankaların daha ucuz fonlu daha az faize katlanarak likiditeye ulaşması sağlanmalı. Faiz artışından kredi sahipleri zarar görmemeli mevduat sahipleri daha fazla kazanacak şekilde bir kurgulama da yapılabilir".