Düşünce işçisi Ali Şeriati'nin 'Öze Dönüş' kitabından tefekkür sebebi alıntılar

Bilimsel liyakatı, özgün bakış açısı, dindarlığı ve inandığı doğrular uğruna can verecek kadar yürekli kişiliği ile sadece İran gençlerine değil, dünya Müslümanlarına da örnek teşkil eden Ali Şeriati'yi; bugünün gencinin daha fazla okunmaya ve anlamaya ihtiyacı var.


1933'ün Kasım ayında, Horasan'ın Mezinan köyünde, 44 yıl boyunca üzerinde taşıyacağı “rahatsız etme" bilinci ile Ali Şeriati dünyaya gözlerini açtı.

Bir daha kapanmamak üzere açılan o gözler, bilinçli uyanıklığına öğretmenlik mesleğinin kutsiyetini ekledi ve Şeriati, 22 yaşındayken Mekteb-i Vasıta isimli kitabını kaleme aldı.

27 yaşında yolu Fransa'ya düştü Şeriati'nin, burada sosyoloji ve dinler tarihi üzerine çalıştı.

Fransa'da, Fransız sömürgesi altındaki Cezayir'in kurtuluşu için aktif olarak Cezayir Kurtuluş Hareketi'ne dahil oldu.

Tam da bu sebeple, yolu cezaevine düştü, bu arada birçok makale ve çevirisi değişik dergilerde yayınlandı. Fransa'da doktorasını tamamlayıp memleketi İran'a dönmek üzereyken sınırda tekrar tutuklandı, aylarca zindanda kaldı. Zindandan çıktıktan sonra Hüsniye-yi İrşad'da öğretmenlik yaptı fakat çok geçmeden 1973'te orası da kapatıldı.

Yeniden zindan yoluna gönderilmek üzere Şeriati arandı, kendisi bulunamayınca babası tutuklandı. Babasının 1 yıl kadar hapis yatmasından sonra Şeriati teslim oldu ve on sekiz ay hücrede kaldı. 1977'de Avrupa'ya giden Şeriati, otuz gün sonra İngiliz istihbaratının 'yardımıyla' şehit edildi.



Ali Şeriati
Halk, ruhunun derinliklerine kadar uyanmadıkça ve toplumsal bilgi ve bilinç vicdanına erişmedikçe, her ekol, her hareket sonuçsuz ve yalnız kalacaktır.
Halk, ruhunun derinliklerine kadar uyanmadıkça ve toplumsal bilgi ve bilinç vicdanına erişmedikçe, her ekol, her hareket sonuçsuz ve yalnız kalacaktır.
Bugün yanlış algılamalar dönemi sona ermiştir. Bu dönem tabii olup her insan, olgunlaşma ve gelişme seyrinde bu dönemden geçer. Psikologlar şöyle der: Çocuk, başlangıçta mesela susuzluğunu belirtmek için çeşitli hareketler yapar, bin bir türlü hal içine girer, yüzlerce çeşit el ayak çırpar, onlarca çeşit ses çıkarır, bağırır. Her aşamada onun fazladan hareket, ses ve hallerinde azalma olur. Bu ses ve hareketlerin boşuna olduğunu yavaş yavaş anlar ve onları tekrarlamaz. Böylece istediğini elde etmek için ağlamak, tepinmek, az ses çıkarmak ve nihayet su sözcüğünü telaffuz etmek gibi tek ses veya hareketi seçme dönemine erişir. Toplum da böyledir. Toplum, tabii olayların bilimsel nedenlerini bulma veya mabuda inanma yoluyla sayısız ve kimi zaman da komik 'yanlış algılamalar' aşamasından geçerek yavaş yavaş seçimlerini ve yargılarını düzeltir, sonunda tevhide ulaşır.
Bugün yanlış algılamalar dönemi sona ermiştir. Bu dönem tabii olup her insan, olgunlaşma ve gelişme seyrinde bu dönemden geçer. Psikologlar şöyle der: Çocuk, başlangıçta mesela susuzluğunu belirtmek için çeşitli hareketler yapar, bin bir türlü hal içine girer, yüzlerce çeşit el ayak çırpar, onlarca çeşit ses çıkarır, bağırır. Her aşamada onun fazladan hareket, ses ve hallerinde azalma olur. Bu ses ve hareketlerin boşuna olduğunu yavaş yavaş anlar ve onları tekrarlamaz. Böylece istediğini elde etmek için ağlamak, tepinmek, az ses çıkarmak ve nihayet su sözcüğünü telaffuz etmek gibi tek ses veya hareketi seçme dönemine erişir. Toplum da böyledir. Toplum, tabii olayların bilimsel nedenlerini bulma veya mabuda inanma yoluyla sayısız ve kimi zaman da komik 'yanlış algılamalar' aşamasından geçerek yavaş yavaş seçimlerini ve yargılarını düzeltir, sonunda tevhide ulaşır.
Entelektüellerimizin öğrenim görmek için Avrupa'ya gidip doktor, mühendis, jeolog, plastik cerrah vs. olarak dönmeleri gibi aydınlarımız da sosyalist, faşist, egzistansiyalist, Marksist, radikalist olarak geliyor ve toplumda işe koyuluyorlar! Açıkça ilan etmek gerekir ki onların yaptıklarının kötü ve uğursuz sonuçlarını ve onların beslediği yıkıntı ve perişanlıkları göz ardı ettiğimizde yaptıklarının bir değeri varsa o da kendi şahıslarına ait bu unvanların gençler arasında isim, şöhret ve mevki sağlıyor olmasıdır.
Entelektüellerimizin öğrenim görmek için Avrupa'ya gidip doktor, mühendis, jeolog, plastik cerrah vs. olarak dönmeleri gibi aydınlarımız da sosyalist, faşist, egzistansiyalist, Marksist, radikalist olarak geliyor ve toplumda işe koyuluyorlar! Açıkça ilan etmek gerekir ki onların yaptıklarının kötü ve uğursuz sonuçlarını ve onların beslediği yıkıntı ve perişanlıkları göz ardı ettiğimizde yaptıklarının bir değeri varsa o da kendi şahıslarına ait bu unvanların gençler arasında isim, şöhret ve mevki sağlıyor olmasıdır.
Halkımız, Marksist bir çehreyle ilgili nasıl bir tasavvura sahiptir? Batı'ya özenen, oldukça Batıcı, din, ahlak, maneviyat, edep ve edebiyat karşıtı tutucu iddia sahibi, epey bir "şey" bilen, alemin ve insanın bütün sorunlarını kendisi için hallolmuş gören ama hayatı da hep acılarla dolu bir genç! Tıpkı erguvan gülünün adını Hafız ve Sadi'nin divanından öğrenmiş eski şairlerimiz gibi. Onlar yazdıkları şiirlerde, ince hislerle, şairane latifmecaz, teşbih ve istiarelerle onları kullanırlar. Fakat güzelliğine sahip oldukları aşktan dolayı sevgililerinin renk, yüz ve kokusunu aşk benzettikleri o güller, milli bir bağ ve bahçede gözlerinin önünde dursa tanımazlar; bahçıvan onlara tanıtsa dahi, belki yine onları kötü görecekler.
Halkımız, Marksist bir çehreyle ilgili nasıl bir tasavvura sahiptir? Batı'ya özenen, oldukça Batıcı, din, ahlak, maneviyat, edep ve edebiyat karşıtı tutucu iddia sahibi, epey bir "şey" bilen, alemin ve insanın bütün sorunlarını kendisi için hallolmuş gören ama hayatı da hep acılarla dolu bir genç! Tıpkı erguvan gülünün adını Hafız ve Sadi'nin divanından öğrenmiş eski şairlerimiz gibi. Onlar yazdıkları şiirlerde, ince hislerle, şairane latifmecaz, teşbih ve istiarelerle onları kullanırlar. Fakat güzelliğine sahip oldukları aşktan dolayı sevgililerinin renk, yüz ve kokusunu aşk benzettikleri o güller, milli bir bağ ve bahçede gözlerinin önünde dursa tanımazlar; bahçıvan onlara tanıtsa dahi, belki yine onları kötü görecekler.
Bunlar, halkın sözcüklerine yabancı 'sosyalist edebiyat', ilerici, demokratik ve popüler eserler ile aşk oyunu oynarlar. Bunları da heyecan ve hislerle kullanırlar. Fakat sokakta, pazarda, trende, iş yerinde, köylerde, kahvehanelerde, tekke ve mescitlerde halkı gördüklerinde onların ter kokusundan tiksinir, burunlarını kapatır ve bu alt sınıf insanlarının terbiyesizlik, pislik ve bilinçsizliğinden hayli rahatsız olurlar. Onlara göre, "Bunlar avam tiplerdir. Hayvan gibi yaşıyorlar, pislik ve bedbahtlık içinde yüzüyorlar."
Bunlar, halkın sözcüklerine yabancı 'sosyalist edebiyat', ilerici, demokratik ve popüler eserler ile aşk oyunu oynarlar. Bunları da heyecan ve hislerle kullanırlar. Fakat sokakta, pazarda, trende, iş yerinde, köylerde, kahvehanelerde, tekke ve mescitlerde halkı gördüklerinde onların ter kokusundan tiksinir, burunlarını kapatır ve bu alt sınıf insanlarının terbiyesizlik, pislik ve bilinçsizliğinden hayli rahatsız olurlar. Onlara göre, "Bunlar avam tiplerdir. Hayvan gibi yaşıyorlar, pislik ve bedbahtlık içinde yüzüyorlar."
Afrikalı yerlilerin elbiseleri yoktur. Emperyalistler normal yollarla onların zevklerini değiştiremezler;dolayısıyla yerli halk kendi bez parçalarını üzerlerinden çıkarıp ithal malı kumaş ve bezleri örtünmezler. Öyleyse oraya önce kilise gitmeli ve onları Tanrı’nın ve İncil’in dinine inandırarak hidayete erdirmeli! Bu durumda namus ve haya kavramlarının ne anlama geldiğini öğrenen Afrikalılar mecbur kalmalı ve elbise giymeli! Bütün bu çabalar, Longshair ile Manchester mencusat ürünlerinin Afrika’ya girişine uygun bir zemin hazırlayabilmek için sarf edilmiştir.
Afrikalı yerlilerin elbiseleri yoktur. Emperyalistler normal yollarla onların zevklerini değiştiremezler;dolayısıyla yerli halk kendi bez parçalarını üzerlerinden çıkarıp ithal malı kumaş ve bezleri örtünmezler. Öyleyse oraya önce kilise gitmeli ve onları Tanrı’nın ve İncil’in dinine inandırarak hidayete erdirmeli! Bu durumda namus ve haya kavramlarının ne anlama geldiğini öğrenen Afrikalılar mecbur kalmalı ve elbise giymeli! Bütün bu çabalar, Longshair ile Manchester mencusat ürünlerinin Afrika’ya girişine uygun bir zemin hazırlayabilmek için sarf edilmiştir.
Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >