Dipsiz Göl'e ne oldu?
Gümüşhane'nin Taşköprü Yaylası'nda kaynağı ve akarı olmayan, doğal güzelliğiyle görenleri hayran bırakan Dipsiz Göl günlerdir ülkenin gündeminden düşmüyor. Dipsiz Göl yasal izinle defineciler tarafından talan edildi. Dipsiz Göl'e ne oldu? sorusuna cevap aradık. 12 bin yıllık Dipsiz Göl'ün talan edilmesine her kesimden tepkiler çığ gibi büyüdü. Biz de bu tepkileri ve açıklamaları peş peşe sıraladık.
Dipsiz Göl'de yaşananlar herkesin dilinde definecilerin hazine bulmak uğruna 12 bin yıllık doğal güzelliği yok etmesi zengin olma uğruna yapılabileceklerde gelinen son noktayı gösteriyor.
Dipsiz Göl neden yok edildi?
Gümüşhane merkeze bağlı Dumanlı köyü sınırları içerisinde yer alan Taşköprü Yaylası'nda kaynağı ve akarı olmayan, doğal güzelliğiyle görenleri etkileyen Dipsiz Göl'de, yasal izinle yapılan kazının sırrı ortaya çıktı. 5 gün süren ve herhangi bir bulguya ulaşılamayan kazıda, bölgede bir dönem kalan Roma İmparatorluğu'nun Anadolu'daki 4 büyük lejyonu arasında gösterilen 15’inci Apollinaris lejyonunun var olduğuna inanılan hazinesinin arandığı öğrenildi. Bu arada kazı sonucu 12 bin yıllık Dipsiz Göl'ün yok edilmesi, bazı akademisyen ve tarihçilerin tepkilerine neden oldu.
Definecilere izni kim verdi?
Dipsiz Göl'de 'define' söylentisi üzerine ismi açıklanmayan bir kişi, kazı için başvuruda bulundu. Gümüşhane Valiliği ile Kültür ve Turizm Müdürlüğü kazı için izin verdi. Gümüşhane Müze Müdürü Elif Öktem ile jandarma yetkililerin de eşlik ettiği kazıda suyu tahliye edilen göl alanı, iş makineleri ile kazıldı. Gölde iddiaya göre var olduğuna inanılan altın arandı. Jandarma görevlileri, kazı alanına kimsenin yaklaşmasına izin vermedi. Dipsiz Göl’de, 5 gündür sürdürülen kazı çalışmaları define bulunamayınca sonlandırıldı.
Dipsiz Göl'de kazıyı kimler yaptı?
Dipsiz Göl'de, herhangi bir bulguya ulaşılamayan kazıda, iddiaya göre bölgede bir dönem kalan Roma İmparatorluğu'nun Anadolu'daki 4 büyük lejyonu arasında gösterilen 15’inci Apollinaris lejyonunun var olduğuna inanılan hazinesinin arandığı öğrenildi. Altın olduğuna inanılan göldeki kazının kim tarafından yapıldığı ise halen sır gibi saklanıyor.
Akademisyenlerin olaya bakışı
Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği öğretim üyesi Prof. Dr. Raif Kandemir, define araması sırasında suyu boşaltılan Dipsiz Göl'ün son buzul döneminde oluştuğunu ve en az 12 bin yaşında olduğunu belirtti. Kandemir, "Dünya üzerindeki buzul göller, son buzul çağından kalmadır ve yaşları 18 bin ile 12 bin yıl arasında değişir. Ülkemizde başta Kaçkar Dağları olmak üzere, dağlarımızın yüksek kotlarında buzul göller bulunur.
"12 bin yıllık değer ve ekosistem göz göre göre yok edilmiştir"
Böyle kıymetli bir oluşuma, kendi kafalarına göre hiçbir uzmana danışmadan nasıl müdahalede bulunuyorlar? Buzul göller, dünyadaki en temiz sulardır ve küresel ısınmanın konuşulduğu şu günlerde gelecek kuşakların belki de ihtiyaç duyacağı böyle bir kaynak fütursuzca yok edildi. 12 bin yılda oluşan bu gölü nasıl olacak da siz doldurarak eski haline getireceksiniz? 12 bin yıllık bir değer ve ekosistem göz göre göre yok edilmiştir" dedi.
12 bin yıllık belleği geri kazanabilecek miyiz?
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Peyzaj Mimarlığı Bölümü öğretim üyesi Doğa Koruma Alanları Uzmanı Doç. Dr. Ertan Düzgüneş de define söylentisiyle gölün boşaltılmasının talihsiz bir olay olduğunu belirterek şunları dedi: "Dipsiz Göl'ün suyunun boşaltılmasıyla ekosisteme darbe vurulmuştur. 12 bin yıllık veritabanı yok olmuş durumda. Tekrardan buranın suyla doldurulacağı söyleniyor ama doldurulacak su şimdi kullandığımız su. Gölde yapılan tahribatın yarattığı kayıp çok büyük. Bu talihsiz girişim sonucunda alanın turistik değerini konuşmak bence yanlış. Burada ekosistem tahribatı var ve bu ekosistem geri dönülemez biçimde yok olmuştur. Tekrardan doldurulduğu taktirde 12 bin yıllık belleği geri kazanabilecek miyiz? Kazanamayacağız. Dolayısıyla kendi kendini rehabilite edebilir mi? Bu da onlarca veya yüzlerce yıl sonra görülebilir."
Dipsiz Göl'ün tahrip edilmesi ulusal kayıp
KTÜ Deniz Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi ve Doğal ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği Başkanı Doç. Dr. Coşkun Eruz ise Dipsiz Göl gibi bir hazineye müdahale etmeden önce, altından çıkabilecek herhangi bir insan ürünü hazineden önce Allah'ın yarattığı muhteşem ekolojik hazinenin düşünülmesi gerektiğini söyledi. Eruz, "Böyle bir alanda, bilim insanı olarak bizler araştırma yapabilmek için en az 5 kurumdan herhangi bir şekilde müdahalede türlerin zarar görmeyeceğini, ekosisteme zarar verilmeyeceğini ve elde edilen sonuçları da raporlarla ilgili kurumlara sunmak suretiyle izin alabiliyoruz. 'Hazine var' denilerek böyle bir ekolojik varlığı darmadağın etmek çok yazık oldu. Bölgemizin tarihi açısından çok kötü oldu. Böyle bir değeri kaybettik. Dipsiz Göl'ün tahrip edilmesi ulusal kayıp. Dipsiz Göl'de define olması mümkün değil. Böyle bir cehalet olamaz. Bugünkü çağda dahi zorla boşaltılan bir gölü ya da yararak boşaltılan bir göl alanının, nasıl altına bir şey gömüp üstüne suyla doldurdular? Bunu anlamak, böyle bir şeyi düşünmek, kabul etmek bilime, hukuka, insanlığa çok da yaraşır bir durum değil. Yazık ettik o göle" diye konuştu.
Dipsiz Göl su tutar mı tutmaz mı tamamen şans
Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) eski öğretim üyesi, jeoloji mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, Dipsiz Göl'ün eski haline dönüştürülmesi için başlatılan çalışmaları değerlendirdi. Gölün su tutup, tutmayacağının tamamen şansa bağlı olduğunu kaydeden Bektaş, "Bu göl doğal bir yapıydı. Bu gölün içinde bir canlı yapısı yani florası vardı, bitkisel bir jeolojik yapısı vardı. Bu gölün suyunu boşalttılar; içinde kazı çalışmaları, taramalar yapıldı. Define avcılığı yapılarak orası talan edildi yani gölün orijinali bozuldu. Şimdi de rehabilitasyon çalışmaları yapılarak göl eski haline dönüştürülmeye çalışılıyor. Gölün özellikleri artık kayboldu. Bundan sonra orada yapılacak olan göl, doğal değil yapay göl olacaktır. 'Dipsiz Göl, su tutar mı, tutmaz mı' sorusu ise tamamen şans. Çünkü bu tür göller, hem üstten yağmur suları ile hem de alttan kırıklardan sızan yeraltı suları ile beslenir" diye konuştu.
Dipsiz Göl milat olmalı
İstanbul Teknik Üniversitesi'nden Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Ahmet Ercan, bir doğa katliamının yaşandığını belirterek, uygarlıklar ülkesi olan Türkiye'nin mirasının çarçur edildiğini söyledi. Prof. Dr. Ercan, bu olayın Türkiye için artık milat olması gerektiğini ifade ederek, define kazılarının önüne geçilmesini istedi.
Prof. Dr. Ahmet Ercan, Türkiye'de bu tür olayların sık yaşandığını, Valiliğin böyle bir doğa katliamına izin vermemesi gerektiğini söyledi.
Jeomorfoloji Derneği: Dipsiz Göl, paha biçilemez doğal değer
Jeomorfoloji Derneği tarafından oluşturulan heyetçe teknik inceleme yapıldı, rapor hazırlandı. Dipsiz Göl'ün su birikintisi olduğu yönündeki iddiaların gerçekçi olmadığına yer verilen ön raporda gölün, uzun yıllarda oluşan doğal bir göl ve paha biçilemez değerlerden olduğu belirtildi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 'Doğal SİT alanı' kapsamına alınan ve eski haline dönüştürülmesi için çalışmaların başlatıldığı Dipsiz Göl'ü incelemek üzere Jeomorfoloji Derneği'nce heyet oluşturuldu. Heyet geldiği gölde teknik incelemelerde bulunarak, rapor hazırladı. Yapılan ilk incelemelerin ardından hazırlanan ön raporda; su birikintisi olduğu yönündeki iddiaların gerçekçi olmadığına yer verilen Dipsiz Göl'ün 'doğal göl' olduğu açıklandı.
Bakan Kurum: Dipsiz Göl, doğal sit alanı ilan edilecek
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Gümüşhane'de define aramak için yapılan kazı sonucu doğal yapısı bozulan Dipsiz Göl'ün bulunduğu alanın doğal sit alanı ilan edileceğini ve yapılacak çalışmalarla gölün eski haline kavuşacağını açıkladı.
Bakan Kurum, Gümüşhane merkez Dumanlı köyü sınırlarında Taşköprü yaylasında bulunan ve define aramak amacıyla kazı yapılması sonucu kuruyan Dipsiz Göl ve çevresinin eski haline kavuşturulması için çalışmaların sürdüğünü bildirdi. Bakan Kurum, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da konuyu yakından takip ettiğini ve gölün eski haline kavuşturulması için gerekli adımların atılması talimatını verdiğini, çalışmalar kapsamında üniversitelerden bilim ihsanlarının yer aldığı bilimsel bir kurul oluşturulduğunu söyledi.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ‘Dipsiz Göl’ için 4 maddelik eylem planı
Burada gazetecilere açıklama yapan ve 4 maddelik eylem planlarını anlatan Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Birpınar
“Bundan sonra SİT alanında olsun veya olmasın Türkiye’nin herhangi bir yerinde define aranacaksa mutlaka Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporunun alınmasını talep edecekler. Biz bunu yönetmeliklerimize yazacağız. Türkiye’nin neresinde olursa olsun bir mezarlıkta da olsa bir dağın tepesinde bir yer de olsa bir gölün içerisinde bir yer de olsa bu tür bir faaliyet öncesinde mutlaka bir çevre etki değerlendirme, çevreye nasıl etkisi vardır onun raporlanmasını isteyeceğiz. Bunun yanında bir üniversite raporu da isteyeceğiz. Bilimsel bir rapor olmadan bu tip aramaların yapılmasına müsaade etmeyeceğiz. Biz zaten maden aramalarında istiyoruz. Burada da böyle bir raporlanmanın olması gerektiğini bunu da o kapsama alacağımızı buradan Türkiye’ye deklare etmek istiyoruz” dedi.
Kalın'dan Dipsiz Göl açıklaması
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın Gümüşhane'deki Dipsiz Göl'e ilişkin bir soru üzerine Kalın, burada yaşananların "çok üzücü" olduğunu ifade etti.
Kalın, bu konuda Kültür ve Turizm ile Çevre ve Şehircilik bakanlıklarının hemen harekete geçip, soruşturma başlattığını, ilgililerin görevden alındığını ve buranın doğal sit alanı olarak ilan edilmesi konusunda çalışmanın başladığını hatırlatarak, "Bu konuda çok hızlı bir şekilde adım attığımızı söyleyebilirim. Tabii bu işte izni kimler istedi? Kimler verdi? Bunlar bu adli ve idari soruşturma çerçevesinde daha net bir şekilde ortaya çıkacak." dedi.
Define nedir, ne ‘değildir’?
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu kapsamında yayınlanan Define Arama Yönetmeliği, ilgilenenlerin yasal sınırlar içinde, hangi şartlar altında ‘definecilik’ yapabileceklerini anlatır[1]. Şartları yerine getiren ve ‘Define arama ruhsatı’nı alan herkes, belirttiği alan içinde kalmak üzere, sınırlı bir süre boyunca, ‘hayallerini aramakta özgürdür’.
Meraklılarına göre bir ‘hobi’ hatta ‘spor’ olan definecilikle ilgili incelenmesi gereken en temel şey daha başlangıçta karşımıza çıkar: Define nedir? Medeni Kanunu’nun ilgili maddesinde buna hayli genel bir cevap verilir: “Bulunmalarından çok zaman önce gömülmüş veya saklanmış olduğu ve duruma göre artık malikinin bulunmadığı kesin olarak anlaşılan değerli şeyler, define sayılır.
Bu genel tanımlamanın, bu haliyle toprak altında, tarihi ve bilimsel önemi olan eserleri de kapsayabileceği ilk bakışta görülebilir. Bu nedenle, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu[3], 6’ıncı maddesinde ‘korunması gereken taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları’nın tanımını yapar. Define Arama Yönetmeliği de ancak bu tanımın dışında kalan yerlerde define aranabileceğini belirtir.
Korunması gereken taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarını kapsamını kanunda geçtiği haliyle hatırlamakta fayda var:
a) Korunması gerekli tabiat varlıkları ile 19’uncu yüzyıl sonuna kadar yapılmış taşınmazlar | b) Belirlenen tarihten sonra yapılmış olup önem ve özellikleri bakımından Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca korunmalarında gerek görülen taşınmazlar |
c) Sit alanı içinde bulunan taşınmaz kültür varlıkları, | d) Milli Mücadele ve Cumhuriyet’in kuruluşunda tarihi olaylara sahne olan ve Mustafa Kemal Atatürk’ün kullandığı evler. |
Yukarıda sayılı alanlar, define aranacak yerlerin dışında tutulur.