Darbe içinde darbe: Ondörtler

Ondörtler olayına genel bir bakış.
Ondörtler olayına genel bir bakış.

On dörtler olayı cumhuriyet tarihinin bir dönemine damgasını vuran, beklide gidişatını değiştiren bir süreç olarak karşımıza çıkıyor. Darbe ile iktidara gelenlerin bir iç hesaplaşması. Kısacası darbe içinde darbe…

Ondörtler, 27 Mayıs 1960 darbesinin ardından kurulan Milli Birlik Komitesi'nden fikir ayrılığı gerekçesiyle daha sonra ihraç edilen 14 subaya verilen isimdir.

Milli Birlik Komitesi'nden Ondörtler'in tasfiyesi 27 Mayıs rejiminin en önemli dönüm noktasıydı. Bu tasfiyeyle iktidarın seçimler yoluyla yeniden sivil yönetime devredilmesine karşı olan grup gücünü büyük oranda yitirmiş ve askeri yönetimin geçici olmasını savunan grup, yönetimi kesin biçimde ele geçirmiş oldu.

Milli Birlik Komitesi komutanlarının bir kısmı...
Milli Birlik Komitesi komutanlarının bir kısmı...

MBK’nin görevi

  1. 1961 Anayasası’nın geçici 5. maddesi uyarınca TBMM’nin toplandığı 25 Ekim 1961 günü sona erdi. Bu süre içinde komitenin kuruluşunda ve yetkilerinde bazı değişiklikler oldu. Kurucu Meclis toplanıncaya kadar (6 Ocak 1961) yasama ve yürütme yetkileri komitedeydi. MBK yasama yetkisini kendisi, yürütme yetkisini de kurduğu bakanlar aracılığıyla kullandı.

27 Mayıs Darbesinden sonra iktidarı ele geçiren ve Milli Birlik Komitesi'ni oluşturan subay kadrosu arasında siyasi bir amaç birliği olmamasına rağmen, MBK içinde zamanla başlıca iki siyasi görüş biçimlendi.

Birinci görüşe göre, 27 Mayıs müdahalesinin amacı demokratik sistemi yeniden kurmak, bunun için gereken hukuksal yapıyı oluşturmak, en kısa zamanda seçimleri yaparak iktidarı seçimle gelecek olan sivil yönetime devretmekle sınırlıydı.

İkinci görüşe göreyse; Türkiye'nin siyasi, sosyal ve ekonomik alanlarda yapısal sorunları vardı ve bunlar çözülmeden ülkede sağlıklı bir demokrasi kurulamazdı. Bu grup, iktidarın kısa sürede yapılacak seçimlerle yeniden sivillere bırakılmasını kabul etmiyor ve askeri yönetimin uzun süre daha devam etmesi gerektiğini öne sürüyordu.

Milli Birlik Komitesi
Milli Birlik Komitesi

Darbenin 14'ler ismiyle anılan grubunun genel fikri ise: mevcut siyasi organizasyonlara, kendi ifadeleri ile "statükocu-muhafazakâr" olmaları nedeniyle ülkenin büyük sorunlarına köklü çözümler getiremeyeceği yönündeydi. 14'lere göre, Türkiye'nin zaman kaybetmeye tahammülü yoktu ve bundan dolayı tarafsız ve güçlü bir Milli Birlik Komitesi iktidarı, sağlık hizmetlerinin sosyalizasyonundan başlayıp, toprak reformuna kadar uzanan bir dizi reform politikasını gerçekleştirene kadar yönetimde kalmalıydı. Bu reformu yürürlüğe geçirebilmek için ise "en az" dört yıllık iktidar dönemi öngörülüyordu.

Bu sırada ülkenin siyasi yaşamında önemli rol oynayan Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkanı İsmet İnönü askeri yönetimin bir an önce sona erdirilmesi ve en kısa zamanda seçimlerin yapılarak iktidarın sivil yönetime devredilmesi yönünde ağırlığını koydu.

Adnan Menderes'in yargılandığı darbe mahkemesi.
Adnan Menderes'in yargılandığı darbe mahkemesi.

İnönü'nün bu tutumu, MBK içinde birinci görüş yanlılarının güçlenmesini sağladı. Komite içindeki anlaşmazlıkların siyasi bir bunalıma dönüşmesi üzerine, 13 Kasım 1960'ta MBK Başkanı Orgeneral Cemal Gürsel bir bildiri yayımlayarak MBK'nin çalışmalarının ülkenin yüksek çıkarlarını tehlikeye düşürecek bir duruma geldiğini, bu nedenle Türk Silahlı Kuvvetleri ile MBK üyelerinin talepleri üzerine MBK'yi feshettiğini açıkladı.

  1. Yeni oluşturulan MBK'de ise Fazıl Akkoyunlu, Rıfat Baykal, Ahmet Er, Orhan Erkanlı, Numan Esin, Orhan Kabibay, Mustafa Kaplan, Muzaffer Karan, Münir Köseoğlu, Muzaffer Özdağ, İrfan Solmazer, Şefik Soyuyüce, Dündar Taşer ve Alparslan Türkeş'e yer verilmiyordu.

MBK üyesi Korgeneral Cemal Madanoğlu'nun inisiyatifiyle gerçekleşen bu operasyonla söz konusu kişiler Türk Silahlı Kuvvetleri'nden de emekli edilerek çeşitli görevlerle yurtdışına sürgüne gönderildiler.

İsmet İnönü
İsmet İnönü

14'ler, yurt dışında sürgünde bulundukları süre içerisinde mevcut fikirlerini geliştirmeye ve pratiğe geçirme yolları aramaya devam edecekti. Ancak bu arada ikiye ayrılacak ve Türkeş'in liderliğini kabul etmeyen Orhan Kabibay, Orhan Erkanlı, İrfan Solmazer üçlüsü Türkiye'ye döndükten sonra 1965'te CHP'den seçimlere katılacaktı.

Muzaffer Karan her iki grubun da dışında kalarak TİP'ten meclise girecek ve Alparslan Türkeş, Rıfat Baykal, Numan Esin, Muzaffer Özdağ grubunun başını çektiği diğerleri ise CKMP'ye dahil olacaktı.

Sürgün yıllarında ülke hakkındaki düşüncelerini pratiğe geçirmek için 14'ler Türkiye'ye döndükten sonra siyasal partiler yoluyla iktidar mücadelesinin daha verimli olabileceği konusunda hemfikirdiler.

Bugünün gazete manşetleri için tıklayın >