Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bu son KHK’yı birileri köpürtmeye başladı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbe girişimi ve devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılmasında sivillere yargı muafiyeti getiren 696 sayılı KHK’nın 121. maddesine ilişkin, “Şimdi bu son KHK’yı birileri köpürtmeye başladı. Oysa dediğim gibi, bu sadece 15 Temmuz’u kapsayan bir olaydır. Bunun dışında hiçbir şey söz konusu değil.” dedi.
Hangi madde sizi bu muğlaklığa itebiliyor? Bu üzücü olmuştur. Kendileri tarafından yapılan o açıklama, aldığı retweet’lerle süreci çok farklı bir yere doğru işletmiştir. Ama şunu söyleyeyim: Gerek Adalet Bakanı’mız, gerek hükümet sözcümüz bu konuyla ilgili gerekli cevapları vermiş durumdadırlar. Çıkarılmış olan yasal düzenleme son derece açıktır; biz bu düzenlemenin kararlılıkla ve aynen devamından yanayız. İddia edildiği türden, ileride yanlış yorumlamalar gündeme gelecek olursa, o vakit gereken müdahale zaten yapılır. Öyle bir durumda, ya yargı ya da parlamento, gereği neyse yapar elbet. Bu KHK’lar zaten parlamentoya da gidecek. Biz KHK’lar ile sadece süreci hızlandırıyoruz. Mesela, taşeronu da KHK’ya koymamış olsak, konu önümüzdeki yıla kalacaktı. Yani onu KHK’ya koymamızın nedeni de süreci hızlandırma amaçlıdır. Ama o da elbette Meclis’e gelecek, orada tartışılacaktır.” İfadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Afrika turunun Sudan’dan sonra ikinci durağı olan Çad’dan Tunus’a geçerken uçakta gündeme dair açıklamalarda bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Erdoğan’ın açıklamaları ve soruları yanıtları şu şekilde…
Kudüs’te nasıl bir yol haritası görünüyor?
13 Aralık’ta İstanbul’a attığımız adım önemli bir başlangıçtı. Ama, 13 Aralık bu işin bittiği nokta değil. Ardından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde ABD’nin vetoya başvurduğu sürece tanık olduk. Onun arkasından, Türkiye ve Yemen’in müracaatı ile BM Genel Kurulu’nun hemen toplanması, ABD’nin veto ettiği tasarının oradaki oylamada 9’a karşı 128 oyla kabul edilmesi önemli bir gelişme olmuştur. Oylama sonucunun ABD’yi tutumunu yeniden gözden geçirmeye sevk etmesini diliyoruz. Şimdi gerekli diğer adımları da atmak lazım. Bu çerçevede Filistin devletinin tanınması önemli. Bazı ülkeler var ki onlar Filistin’i tanırsa, AB üyelerinin ciddi bir kısmı da Filistin’i hemen tanıyabilir.
Hangi ülkeler?
“İsim vermek doğru olmaz. Ama bizim bu konuyla ilgili ikili görüşmeler yapmamız lazım. Markajları geliştireceğiz, genişleteceğiz. Bunların bizzat Mahmut Abbas’a da verdikleri sözler var. Sudan’da bulunduğum esnada Kral Abdullah ile de telefonda görüştüm. Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un benimle bir görüşme talebi oldu. Ayrıca Fransa ziyaretim olabilir. Belki bir Vatikan ziyaretimiz olabilir. Papa biliyorsunuz beni ziyaret etmişti. Şimdi iade-i ziyaret yapabilirsek, bu konuları Papa’yla yüz yüze de görüşme imkânımız olabilir.”
Almanya, Hollanda gibi ülkelerden Türkiye’ye yönelik olumlu açıklamalar geliyor. Bu ülkelere ziyaretler olur mu? AB sürecimizde bir canlanma yaşanır mı?
“Bu seyahatlerin olmaması için hiçbir sebep yok. Her zaman söylediğim bir laf var. Biz düşmanı azaltmaya, dostu çoğaltmaya mecburuz. Bizim ne Almanya’yla problemimiz var, ne Hollanda’yla, ne de Belçika’yla. Tam tersine oralarda işbaşında olanlar benim eski arkadaşlarım. Bana karşı yanlış da yaptılar, o ayrı. Yoksa ben mesela Hollanda Başbakanı Rutte ile çok iyi görüşürdüm. Belçika hakeza öyle. Almanya’yı belirtmeme bile gerek yok. Sorunlar oldu ama son görüşmelerimiz gayet iyi. Kudüs meselesinde görüştüğümde, kendilerinden destek istedim; onlar da bizimle aynı çizgideydiler. Birkaç gün önce Steinmeier’i teşekkür için aradım. Rutte, bizimle ilişkileri geliştirmek için bazı sinyaller veriyor. Tüm bunlar memnuniyet verici. Biz AB’yle, AB ülkeleriyle elbette ilişkilerimizin iyi olmasını arzu ederiz.”
ABD Başkanı Trump ile de bir telefon görüşmeniz olabilir mi?
“Görüşmemek için bir sebep yok. Görüştüğümüz zaman, tabii ki düşüncelerimizi aktarırız; yanlış karardan dönmelerinin isabetli olacağını, mevcut gidişatlarının doğru olmadığını kendilerine elbette anlatırız.”