BM’den 'Keşmir' açıklaması
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, Pakistan ve Hindistan arasında şubat ayında yaşanan Pulwama geriliminin ardından Keşmir bölgesinde yaşayan sivillerin, yaşam hakkı dahil insan hakları ihlallerine maruz kaldığı belirtildi.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (BMİHYK), Hindistan ve Pakistan arasında yaşanan gerilimin, Keşmir bölgesinde sivillerin insan haklarını ihlal ettiğini ve bölgede can kayıplarının son 10 yılın en yüksek seviyesine ulaştığını bildirdi.
BMİHYK'dan yapılan yazılı açıklamada, bölgedeki tansiyonun iki ülke arasında geçen şubat ayında yaşanan gerilimden sonra arttığı ve bu durumun sivillere yönelik yaşam hakkı dahil olmak üzere insan hakları ihlallerini artırdığı vurgulandı.
Komiserliğin yerel sivil toplum örgütlerine dayandırdığı verilerde, her iki ülkenin de belirli kısımlarını kontrol altında tuttukları Keşmir bölgesinde, Mayıs 2018 ile Nisan 2019 arasında sivil kayıpların son 10 yılın en yüksek seviyesine çıktığı kaydedildi.
Hayatını kaybeden sivillerin 71'inin Hint güvenlik güçleri, 43'ünün silahlı ve tanımlanamayan gruplar tarafından öldürüldüğü, 29 kişinin de Kontrol Hattı'nda Pakistan birliklerinin ateşi ve bombardımanı sonucu yaşamını yitirdiği belirtildi.
2008'den bu yana en yüksek çatışma geçen sene yaşandı
Komiserlik ayrıca Hindistan İçişleri Bakanlığının sivil kayıplara ilişkin verilerinde rakamların düşük tutulduğuna işaret ederek, bakanlığın, 2 Aralık 2018 tarihine kadar geçen 11 ayda 37 sivilin öldüğü, 238 direnişçinin ve 86 güvenlik görevlisinin hayatını kaybettiğini duyurduğu aktarıldı.
Pakistan hükümetinin açıkladığı verilere de atıfta bulunulan açıklamada, 2018'de Hindistan birliklerinin açtığı ateş ve bombardıman sonucu Kontrol Hattı'nın Pakistan tarafında 35 sivilin öldüğü ve 135 kişinin yaralandığı bilgisinin verildiği kaydedildi.
Komiserliğin açıklamasında, 2018'in, 2008'den bu yana en fazla çatışmanın yaşandığı sene olduğu, 2018'de 267'si direnişçi, 159'u güvenlik görevlisi olmak üzere 586 kişinin hayatını kaybettiği dile getirildi.
Hindistan'ın uyguladığı yasalar hesap verebilirliğe engel
Açıklamada, Hindistan'ın kontrolündeki Cammu Keşmir bölgesinde uygulanan özel statülü yasaların insan hakları ihlallerine yol açtığı ve bölgede keyfi tutuklamaların büyük bir sorun olmaya devam ettiği kaydedildi.
İlgili yasanın 7. bölümünde yer alan, "Hindistan hükümeti önceden kovuşturma yapmak için izin vermediği sürece güvenlik güçlerinin kovuşturulmasını yasaklamaktadır." hükmü gereği, son 30 senede merkezi hükümetin izniyle tek bir silahlı kuvvetler personeli kovuşturması olmadığına dikkat çekildi. Bunun yanı sıra 1990'ların başından bu yana işkence ve insanlık dışı muamele yapmakla suçlanan hiçbir güvenlik gücünün sivil mahkemede yargılanmasının önünün açılmadığı belirtildi.
Hindistan birliklerinin açtığı ateş sonucu bin 253 kişi kör oldu
BMİHYK'nın açıklamasında Keşmir'de yaşanan çatışmalar sırasında 19 aylık bir bebeğin, 25 Kasım 2018'de sağ gözünden yaralandığı hatırlatıldı.
Açıklamada, Cammu Keşmir bölgesinde Srinagar'da Shri Maharaja Hari Singh Hastanesi'nden alınan bilgiye göre, 2016 ortasından 2018 sonuna kadar güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu toplam bin 253 kişinin kör olduğu bildirildi.
Pakistan'ın terörle mücadele yasaları siyasi muhalefeti hedef alıyor
Açıklamada, Keşmir'de Pakistan idaresi altındaki bölgede insan hakları ihlallerine de değinilerek, terörle mücadele yasalarının, sivil toplum aktivistlerinin yanı sıra siyasi muhalefeti hedef almak için kötüye kullanıldığına dikkat çekildi. Öte yandan gazetecilerin, görevlerini yerine getirirken tehdit ve tacizle yüz yüze kaldıklarına işaret edildi.
Gözaltında tutulan bazı kişilerin nerede olduklarının bilinmediğine ve mağdur ailelerin "neredeyse her durumda" bu tür kayıplardan Pakistan İstihbarat Teşkilatını sorumlu tuttuğu vurgulandı.
Son olarak Hindistan ve Pakistan hükümetlerinin, BM İnsan Hakları Konseyi tarafından Haziran 2018'de dile getirilen tavsiyelere yönelik somut bir adım atmadığına dikkat çekildi.
Komiserlik açıklamasında, 47 üyeli BM İnsan Hakları Konseyi'ne, "Keşmir'deki insan hakları ihlali iddiaları üzerine kapsamlı ve bağımsız bir uluslararası soruşturma yürütmek için olası bir soruşturma komisyonu kurulmasını gözden geçirme" çağrısında bulunuldu.
Keşmir sorunu
İngiltere, 1947'de Hindistan'dan çekilirken prenslik şeklinde yönetilen Keşmir'i Hindistan ya da Pakistan ile birleşme konusunda serbest bıraktı. Nüfusunun yüzde 90'ı Müslüman olan Keşmir halkı, 1947'de Pakistan'a katılmaktan yana tavır alsa da dönemin prensi, Hindistan ile birleşmeye karar verdi. Karara Müslüman Keşmir halkı karşı çıktı. Pakistan ve Hindistan'ın bölgeye asker göndermesiyle taraflar 1947'de ilk kez savaştı. İki ülke arasında yine aynı nedenle 1965 ve 1999'da savaş çıktı.
Keşmir'in yüzde 45'i Hindistan'ın, yüzde 35'i Pakistan'ın kontrolünde. Bölgenin yüzde 20'sine ise Çin hakim. Hindistan, ele geçirdiği bölgeleri "Cammu Keşmir" eyaleti adı altında kendine bağladı. Cammu Keşmir, halen Hindistan'da Müslüman nüfusun çoğunlukta bulunduğu tek eyalet durumunda. Pakistan ise kendi kontrolü altındaki Keşmir'e "Azad Keşmir (Bağımsız Keşmir)" ve "Gilgit Baltistan" olarak 2 özerk bölge statüsü verdi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), 1948'den itibaren aldığı kararlarla Keşmir'in askerden arındırılmasını ve geleceğinin halkoyuyla belirlenmesini öngördü. Hindistan, halk oylamasına sıcak bakmazken, Pakistan ise BMGK kararlarının uygulanmasını istiyor.