Bilim insanları: Akciğerler sadece soluk almamızı sağlamıyorlar
Bilim insanları yaptıkları deneylerde ve araştırmalarda akciğerlerin bilinen görevlerinden başka çok önemli bir görevi daha icra ettiğini tespit ettiler.
Araştırmacılar, akciğerlerin memelilerde düşündüğümüzden çok daha karmaşık bir rol oynadığını keşfettiler. Yeni kanıtlar, akciğerlerin solunumunu sağlamanın yanında kan üretiminde de önemli bir rol oynadıklarını ortaya koydu.
California Üniversitesi'nden araştırmacılar, daha önce bilinmeyen, kan kök hücrelerinden oluşan bir havuzun akciğer dokusunda oluştuğunu keşfettiler. Araştırmacılardan biri Mark R. Looney, "Bu bulgu kesinlikle akciğerlerin görünenden daha önemli olduğunu vurguluyor. Farelerde burada gözlemlediğimiz şey, akciğerin insanlarda kan oluşumunda da önemli bir rol oynayabileceğini kuvvetle işaret ediyor." açıklamasında bulundu.
Akciğerlerin sınırlı miktarda trombosit ürettiği bilinmesine rağmen megakaryositler denilen trombosit oluşturan hücreler, daha önce akciğerlerde tespit edilmişti. Bilim insanları, uzun süredir kan üretiminden sorumlu hücrelerin çoğunun kemik iliğinde tutulduğunu varsaydılar.
GÖRÜNTÜLEME TEMELLİ YENİ TEKNOLOJİ SAYESİNDE KEŞFEDİLDİ
Burada hematopoez(kan hücrelerinin oluşumuna verilen isim) denilen işlemin, oksijen yüklü kırmızı kan hücrelerini, enfeksiyona karşı savaşan beyaz kan hücrelerini ve kanamaları durduran pıhtılaşma için gerekli olan trombositleri dağıttığı varsayılıyordu. Fakat bilim insanları, akciğer dokusunda işlev gören megakaryositlerin(trombosit üretiminden sorumlu kemik iliği hücresi) vücudun trombositlerinin çoğunu ürettiklerini izledi. Keşif, iki fotonlu canlı görüntüleme temelli yeni bir teknoloji ile mümkün oldu.
Süreç, yeşil flüoresan proteini (GFP) adı verilen bir maddenin(denizanasında bulunanlar gibi) fare genomuna yerleştirilmesini içerir. Fare trombositleri, gerçek zamanlı olarak vücudun etrafında dolaşırken parlak yeşil flüoresan yaymaya başladı ve araştırma takımı, süreci daha önce mümkün olmayan bir şekilde inceledi.
Bilim insanları, akciğer dokusunda trombosit üreten megakaryositlerin şaşırtıcı derecede geniş bir popülasyonda olduğunu fark ettiler. Bir araştırma ekibi üyesi "Akciğerde yaşayan bu büyük megakaryosit popülasyonunu keşfettiğimizde bunu takip etmek zorunda olduğumuzun farkındaydık" diyor.
Kaynak: webtekno
California Üniversitesi'nden araştırmacılar, daha önce bilinmeyen, kan kök hücrelerinden oluşan bir havuzun akciğer dokusunda oluştuğunu keşfettiler. Araştırmacılardan biri Mark R. Looney, "Bu bulgu kesinlikle akciğerlerin görünenden daha önemli olduğunu vurguluyor. Farelerde burada gözlemlediğimiz şey, akciğerin insanlarda kan oluşumunda da önemli bir rol oynayabileceğini kuvvetle işaret ediyor." açıklamasında bulundu.
Akciğerlerin sınırlı miktarda trombosit ürettiği bilinmesine rağmen megakaryositler denilen trombosit oluşturan hücreler, daha önce akciğerlerde tespit edilmişti. Bilim insanları, uzun süredir kan üretiminden sorumlu hücrelerin çoğunun kemik iliğinde tutulduğunu varsaydılar.
GÖRÜNTÜLEME TEMELLİ YENİ TEKNOLOJİ SAYESİNDE KEŞFEDİLDİ
Burada hematopoez(kan hücrelerinin oluşumuna verilen isim) denilen işlemin, oksijen yüklü kırmızı kan hücrelerini, enfeksiyona karşı savaşan beyaz kan hücrelerini ve kanamaları durduran pıhtılaşma için gerekli olan trombositleri dağıttığı varsayılıyordu. Fakat bilim insanları, akciğer dokusunda işlev gören megakaryositlerin(trombosit üretiminden sorumlu kemik iliği hücresi) vücudun trombositlerinin çoğunu ürettiklerini izledi. Keşif, iki fotonlu canlı görüntüleme temelli yeni bir teknoloji ile mümkün oldu.
Süreç, yeşil flüoresan proteini (GFP) adı verilen bir maddenin(denizanasında bulunanlar gibi) fare genomuna yerleştirilmesini içerir. Fare trombositleri, gerçek zamanlı olarak vücudun etrafında dolaşırken parlak yeşil flüoresan yaymaya başladı ve araştırma takımı, süreci daha önce mümkün olmayan bir şekilde inceledi.
Bilim insanları, akciğer dokusunda trombosit üreten megakaryositlerin şaşırtıcı derecede geniş bir popülasyonda olduğunu fark ettiler. Bir araştırma ekibi üyesi "Akciğerde yaşayan bu büyük megakaryosit popülasyonunu keşfettiğimizde bunu takip etmek zorunda olduğumuzun farkındaydık" diyor.
Kaynak: webtekno