Biden'dan Putin'e uyarı: Ukrayna'ya saldırırsa ABD, Almanya ve NATO karşılık verecek
2014'ten bu yana devam eden Rusya- Ukrayna krizi, Ukrayna'nın doğusundaki Donbas bölgesindeki gerginlik ve Rus ordusunun Ukrayna sınırlarındaki hareketliliği nedeniyle dünya gündemindeki yerini koruyor. ABD Başkanı Joe Biden ile Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Washington'da düzenlenen ortak basın toplantısında Rusya-Ukrayna gerginliği ile ilgili konuştu. Joe Biden, Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesi durumunda ABD, Almanya ve NATO'nun karşılık vermeye hazır olduğunu söyledi. Biden, ayrıca Rusya'ya en ağır ekonomik yaptırımları uygulayabileceklerini ifade etti.
Rusya-Ukrayna krizi her geçen gün tırmanırken gerginlikle ilgili Putin'i uyaran ABD Başkanı Joe Biden, Avrupa Birliği'nin kurucu ülkelerinden biri olan Almanya'nın da olası savaşa dahil olabileceğini söyleyerek, "Rusya, Ukrayna'yı işgal ederse, bu tankların ve askerlerin Ukrayna sınırını geçmesi anlamına geliyor, Kuzey Akım-2 artık olmayacak, son vereceğiz. İşgal durumunda ABD, Almanya ve NATO karşılık vermeye hazır" ifadelerini kullandı.
"Bedeli ağır olacak"
Yaşanan gerilim nedeniyle çok zor bir durumda bulunulduğunu belirten Almanya Başbakanı Olaf Scholz, " Rusya'nın Ukrayna'ya saldırması durumunda bunun bedeli çok ağır olacaktır. Ukrayna'ya askeri bir tehdit olduğu aşikar ve Avrupa'nın güvenliği için ciddi bir tehdit oluşturuyor" diye konuştu.
Rusya'nın Ukrayna'ya saldırması durumunda uygulanacak yaptırımlar hakkında yoğun bir çalışma yaptıklarına işaret eden Scholz,"Ukrayna'ya saldırı olması durumunda hızlıca karar alabilecek durumdayız" ifadesini kullandı.
Rus gazını Almanya'ya taşıyacak Kuzey Akım 2 boru hattının durumunun sorulması üzerine Scholz, projenin adını anmadan, "Yaptırım durumunda bir ve birlikte hareket edeceğiz" diye konuştu.
Scholz, ayrıca Normandiya formatında Rusya, Ukrayna, Almanya ve Fransa arasındaki diplomatik kanalların yeniden canlandırılmasının önemini sözlerine ekledi.
Rusya-Ukrayna krizinin tarihçesi
Ukrayna'da iktidarda bulunan ve Rusya yanlısı olduğu bilinen Viktor Yanukoviç'in 2013'te Avrupa Birliği Ortaklık Anlaşması'nı askıya almasıyla ülkede başlayan kriz, "meydan olayları" olarak bilinen şiddetli protestolarla 2014'te de devam etti. Protestoların şiddetinin artmasıyla Yanukoviç Rusya'ya kaçarken, Ukrayna'nın geçici bir hükümet ve hazırlıksız bir orduya sahip olmasını fırsat bilen Rusya, Mart 2014'te Kırım'ı yasa dışı bir şekilde ilhak etti. Kırım'daki kriz kısa sürede Ukrayna'nın doğusundaki Donbas bölgesine sıçrarken, buradaki Rusya yanlısı ayrılıkçılar sözde devletlerini ilan etti. "Donbas" denilen bölgede, Rusya yanlılarının yasa dışı yönetimleri yaklaşık 8 yıldır sürüyor. Rus yanlısı ayrılıkçılarla Kiev yönetimi arasında devam eden çatışmaları durdurmak için 2014 ve 2015'te Minsk Anlaşmaları imzalandı.
Anlaşmalara göre, bölgede ateşkes sağlanacak, esir takası yapılacak, Kiev yönetimi merkezi gücünü azaltarak yerel yönetimlerin yetkilerini artıracak ve Donbas'a özel statü sağlayacak anayasa değişikliği yapacaktı. Rus yanlısı ayrılıkçılar ise Ukrayna-Rusya sınırının kontrolünü devlete geri verecek, bölgedeki silahlarını çekecekti. Ancak bugüne kadar iki tarafın karşılıklı birbirini ateşkesi ihlal ettiğini suçlamasıyla anlaşmalar yürürlüğe konmadı. Rusya, Ukrayna'nın NATO'ya girmesini ve NATO'nun Rusya sınırlarında daha fazla genişlemesini "kırmızı çizgi" olarak tanımlarken; ABD ve NATO'yu, Ukrayna'ya silah sevkiyatları yaparak gerilimi körüklemekle suçluyor. Ukrayna ise 2020'de "NATO genişletilmiş fırsatlar partneri" statüsünü almıştı. Toprak bütünlüğünü sağlamak isteyen Kiev, bu sorunun çözümü için de bir an önce NATO Üyelik Hareket Planı almak ve üyelik görüşmelerini başlatmak istiyor.