Avukatlar Esenyurt'taki silahlı saldırıyı değerlendirdi: Cinayet planlı mı?
Esenyurt'ta tekel bayiinde iki kişinin öldüğü bir kişinin yaralandığı, ülke gündemine oturan silahlı saldırı olayının görüntülerini avukatlar yorumladı.
Avukat Rezan Epözdemir ceza hukuku anlamında eylem üzerinde ortak hakimiyetin varlığına dikkati çekerek, "Yani taraflar tasarlamış, olay mahalline öyle gelmiş. Planlı, tasarlayarak, ilmek ilmek her aşamasına vakıf olmak kaydıyla işlenmiş bir cinayet var ve dördü birden eylem üzerinde ortak hakimiyeti sağlıyor" dedi.
Avukat Mustafa Tırtır ise olayın son derece acımasızca ve son derece soğukkanlı bir şekilde gerçekleştirildiğini belirterek, "Burada ilk haksız hareketin şüpheliler tarafından gerçekleştirildiğini söyleyebilmek mümkün. O ana kadar yani maktulün 'Elini çek' şeklindeki hareketinin haksız bir hareket olduğunu söylemek mümkün değil. Dolayısıyla ilk haksız hareketin şüpheliler tarafından gerçekleştirildiğini söylemek mümkün. Burada haksız tahrik indiriminin uygulanması mümkün değil" diye konuştu.
Esenyurt'ta geçen Cuma günü Güzelyurt Mahallesi Mehmet Akif Ersoy Caddesi üzerinde bulunan tekel bayiinde meydana gelen silahlı saldırı olayında, 20 yaşındaki Batuhan Bayındır ile 24 yaşındaki Yunus Emre Erzen hayatını kaybetti; 21 yaşındaki Yusuf Erzen ise yaralandı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekiplerince olayla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında saldırıyı gerçekleştiren şüpheliler Murat Özer, Servet Özer, Tarık Özer ve Azat Özer yakalanarak gözaltına alındı.
Şüphelilerin emniyetteki işlemleri sürüyor. Ülke gündeminde geniş yer bulan silahlı saldırı olayının görüntülerini ceza avukatları yorumladı. Görüntülerin acımasızca olduğu değerlendirilirken, suçlar için caydırıcı cezalar verilmesi gerektiği vurgulandı. Bireysel silahlanma konusunda da gerekli adımların atılarak silahlanmanın önüne geçilmesi gerektiğini belirten avukatlar, ruhsatsız silah bulundurmanın suçunun cezasında alt sınırın 3 yıl olması gerektiğine dikkati çekti.
"Planlı, tasarlayarak işlenmiş bir cinayet var"
Olayı değerlendiren avukat Rezan Epözdemir, “Tabi görüntüleri izledik hepimiz. Türkiye kamuoyu da açıkçası çok rahatsız oldu. Kamu vicdanı da rahatsız oldu. Görüntüler çok vahim. Olay yerine baktığınız zaman bir tekel bayiinde taraflar arasında daha önce bir husumet var teknik anlamda. Tabii burada ne var onu tartışmak lazım. Ceza hukuku anlamında eylem üzerinde ortak hakimiyet var. Yani taraflar tasarlamış, olay mahalline öyle gelmiş. Planlı, tasarlayarak, ilmek ilmek her aşamasına vakıf olmak kaydıyla işlenmiş bir cinayet var. Ve dördü birden eylem üzerinde ortak hakimiyeti sağlıyor. Yani dördü birden maktullerden, tekel bayinin sahibinin oğlu olan maktule birlikte saldırıp etkisiz hale getiriyor. Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nin yerleşmiş, kemikleşmiş müstaker içtihatlarına göre eylem üzerinde ortak hakimiyeti varsa müşterek faildir bunlar. Birlikte bu suç işlemişlerdir ve tasarlayarak birini öldürmekte. Türk Ceza Kanunu 82. maddesinin birinci fıkrasının a bendine göre ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası gerektiren bir suç tipidir.
Dolayısıyla tekel bayinin sahibi olan maktul için 4'ü birden ağırlaştırılmış müebbet hapis istemli yargılanacak. Olayla ilgisi olmayan diğer 2 kişi bakımından ise yalnızca öldüren veya o eylem üzerinde de ortak hakimiyet varsa, bir fikir birliği varsa, işte iradesi varsa, diğer failler de oradan yargılanacak. Kuvvetle muhtemel soruşturma tutuklu olarak gidecek. Ek gözaltı kararı verildi, tutuklama tedbiri de burada gelecek ve yargılama da tutuklu olarak gidecek. Ağırlaştırılmış müebbet hapis istemli Ağır Ceza Mahkemesi'nde hukuki süreç nihayete erecek. Ağırlaştırılmış müebbet hapis bizim için hukukumuzdaki en ağır ceza. Benim dikkati çekmek istediğim asıl diğer ve bir diğer mesele şu, silah taşıma meselesi. Mesela ben bir hukukçu olarak bireysel silahlanmaya karşıyım. Yani bizim mevzuatımızda bazı meslek grupları, yargıçlar, hakimler, kuyumcular, müteahhitler alabiliyor, ciro ve çalışan sayısı nedeniyle alabiliyorsunuz. Bir de valiliklerin verdiği can güvenliği nedeniyle bu ruhsatlar verilebiliyor ki; bu çok kötüye kullanılıyor bakıldığı zaman. Ben bu bireysel silahlanmaya karşıyım" dedi.
"Burada haksız tahrik indiriminin uygulanması mümkün değil"
Avukat Mustafa Tırtır, “Şimdi açıkçası görüntüleri izlediğimizde hakikaten kan dondurucu bir olay. Bir iş yerine yaklaşık 4 kişi silahlarıyla birlikte gelerek önce sözlü başlıyor tartışma. Daha sonradan bu fiziki tartışmaya dönüşüyor. Ardından silahlar konuşuyor ne yazık ki. Şimdi burada öncelikle bir haksız tahrik hususu gündeme gelecek. Hem savunma açısından hem de müdahil taraf açısından haksız tahrikin varlığı ya da yokluğu tartışılacak. Pek tabii ki meşru müdafaa gibi birtakım sorumluluk halleri de değerlendirilebilir. Ancak olayda pek tabii ki meşru müdafaanın varlığı söz konusu değil. Haksız tahrikin varlığını ya da yokluğuna mahkeme karar verecek. Görüntüleri izlediğimizde buradaki ilk haksız hareketin oradaki kişiler tarafından meydana getirildiği çok net bir şekilde görülüyor. Şimdi önce elini omzuna atıyor. Daha sonra elini omzundan çek şeklinde bir hareketi var. Bunun haksız bir hareket olduğu nitelendirilemez. Ancak ondan sonra şahıslardan bir tanesi maktulü alıp arka taraftaki şeye yaslıyor ve oradan aldığı bir şişeyi başında kırıyor. Görüntülerden bunu anlayabiliyoruz. Burada ilk haksız hareketin şüpheliler tarafından gerçekleştirildiğini söyleyebilmek mümkün. O ana kadar yani maktulün 'Elini çek' şeklindeki hareketinin haksız bir hareket olduğunu söylemek mümkün değil. Dolayısıyla ilk haksız hareketin şüpheliler tarafından gerçekleştirildiğini söylemek mümkün. Burada haksız tahrik indiriminin uygulanması mümkün değil" diye konuştu.
"Son derece acımasızca ve son derece soğukkanlı gerçekleştiriliyor"
Şüphelilerin öldürme amacıyla hareket ettiğini belirten avukat Tırtır, “Şimdi açıkçası tabii şunu net bir şekilde söylemek mümkün değil. Bu bir planlı bir hareket midir? Bu tam anlaşılmıyor, konuşulmaya mı gelindi, yoksa şahıslar öldürme amacıyla mı geldi ? Bunu açık ve net olarak söylemek mümkün değil. Ancak bir iş yerinin tezgahının arkası herkes tarafından geçilebilen bir yer değildir. Dolayısıyla oraya geçmek zaten başlı başına bu bir mütecaviz hareket olarak nitelendirilebilir. Tabi ki bu yargılama makamları tarafından daha iyi değerlendirilecektir. Şimdi ilk etapta şahıs yani maktul etkisiz hale getiriliyor 2 kişi tarafından. Yine orada işte gerek cam şişelerle veya başka sert cisimlerle başına vurularak etkisiz hale getirilmeye çalışılıyor. Devam ediliyor, orada şahıs iyice köşeye sıkıştırılmış bir şekilde tutulmuşken, diğer taraftan şahsın birisi elinde silahla yani esasında maktulden gelen bir tecavüz söz konusu değilken şahsı öldürüyor orada. Daha sonra diğer tarafa gidiyor.
Diğer taraftaki gençlerden birini öldürüyor ve diğerinin de yaralanmasına sebebiyet veriyor. Daha vahimi ise diğer maktul bu taraftaki yani kasadaki maktul artık kendisinden herhangi bir hareket, mütecaviz bir hareket gelmemesine rağmen giderken de bir kurşun daha attığı görülüyor. Bu son derece üzücü. Bu durum şüphelilerin tamamen öldürme amacıyla hareket ettiğini göstermektedir. Olay son derece acımasızca ve son derece soğukkanlı bir şekilde gerçekleştiriliyor. Üstelik son derece vahim bir olay. Yani şahıslar zerre tereddüt etmiyorlar maktulleri öldürmekte. Daha önemlisi burada yargılamayı yapan mahkeme sanıkların acımasızca planlı bir şekilde ve aynı zamanda soğukkanlı bir şekilde giderken, üstelik oradaki 2 kişiyi öldürüp 3. kişiyi ağır bir şekilde yaralamasına rağmen işyerinin içerisindeki yerlere de ateş etmesi, bu kişilerdeki kastı gösteriyor. Dolayısıyla mahkeme hakimi yargılamayı yapacak olan ağır ceza mahkemesi, şahıslar hakkında lehe hükümleri de hiçbir şekilde uygulamaması gerekir" ifadelerini kullandı.