Ailesi poşete koyup terk etti! Hayata yeniden tutundu
Zeytinburnu Belediyesi ve Türkiye Fotoğraf Vakfı iş birliğiyle düzenlenen Uluslararası Fotoğraf Festivali'nin hikayesiyle dikkat çeken bir misafiri vardı. Endonezyalı fotoğrafçı Ahmed Zulkarnain, ailesi tarafından poşete koyulup terk edildikten sonra nasıl dünyaca ünlü bir fotoğrafçı olduğunu anlattı.
Zeytinburnu Belediyesi ile Türkiye Fotoğraf Vakfı tarafından düzenlenen Uluslararası Zeytinburnu Fotoğraf Festivali (Z FotoFest), 17 ülkeden 56 fotoğrafçıyı bir araya getirdi. Sıra dışı hikayesiyle tüm dikkatleri üzerine çeken 26 yaşındaki Endonezyalı fotoğrafçı Ahmed Zulkarnain, çektiği fotoğraflarla azmin elinden hiçbir şeyin kurtulamayacağını bir kez daha herkese gösterdi.
Engelli olarak doğan Zulkarnain, kendisinden utanan ailesi tarafından bir poşete koyularak ölüme terk edilmek istendi.
“Kimse görmesin diye doktorlar üstümü çarşafla örtmüş”
Fotoğrafla tanıştıktan sonra yaşama sımsıkı bağlandığını belirten Ahmed, o günleri şöyle anlatıyor:
- “Ben üç kardeşli bir ailenin en son ferdiyim. Babam bisiklet garajında annem ise sokaklarda satıcı olarak çalışıyordu. Ailemin istemediği bir çocuk olarak dünyaya geldim. Hatta ben doğduğumda doktorlar üstümü çarşafla örtüp beni ailemden saklamaya çalışmışlar. Sonra babam doktorları zorlayıp beni görmek istemiş. Engelli olduğumu görünce de benden utanmış. Bir torbaya koyup beni sokağa atmaya çalışmış. Neyse ki orada bulunan akrabalarımız beni elinden alıp kurtarmış. Anne ve babamın beni kabullenmesi yıllar aldı.”
Hukuk Fakültesi’ni okuyan genç sanatçı, fotoğrafla tanışma hikayesinin internet kafeyle başladığını belirterek, “Öğrenciyken uzun süre işsiz kaldım. İş arıyordum fakat bir türlü bulamıyordum. En sonunda internet kafede iş buldum. Orada kimlik kartı için gelen vatandaşların fotoğraflarını çekiyordum. Daha sonra kendi kendime daha iyi nasıl fotoğraf çekilir diye araştırmaya başladım çünkü fotoğraf giderek bende hobiye dönüşüyordu. YouTube kanalından video izleyerek kendimi geliştirmeye başladım. Biriktirdiğim parayla ilk fotoğraf makinemi aldım. Ardından cesaretimi toplayıp işten ayrıldım. Artık dışarıda bağımsız olarak çalışıp fotoğraf çekiyordum. Çektiğim fotoğraflar ağırlıklı olarak manzara, portre ve model fotoğraflarıydı. Bir de dağlara çıkmayı çok seviyordum. Birgün arkadaşımla birlikte 2 bin metre yükseklikteki dağa tırmandık. Dağın zirvesine çıkınca kendime güvenim geldi. Orada çektiğimiz fotoğrafların etkisiyle fotoğrafçılığa daha da bağlandım ve zamanla profesyonel sanatçıya dönüştüm.” ifadelerini kullandı.
"Avukatlığı değil fotoğrafçılığı seçtim"
Hukuk fakültesini bitirmesine rağmen fotoğrafçılık yapma sebebini özgürlüğe bağlayan Ahmed, “Fotoğraf çekerken kendimi daha özgür hissediyorum oysa hukuk bir takım kurallara dayanıyor. Hukukta işe kendinizden bir şey katamazsınız kuralları bellidir. Oysa fotoğraf tamamen sizin elinizde şekillenen bir alan. Bu yüzden hayatımın kalan kısmında fotoğraf çekmeyi tercih ettim. Örneğin; bazen çalışan işçileri çekerken hayal ediyorum. Acaba benim de ayaklarım olsa bu şekilde mi çalışırdım diye. O an ayrı dünyalara gidiyorum. Türkiye’ye gelebildiğim için çok mutluyum. Çünkü buradaki fotoğraf sanatçılarını tanıma ve onlardan çeşitli bilgiler edinme fırsatım oldu. Türk insanlarının da fotoğrafa son derece meraklı olduğunu gördüm. Özellikle Zeytinburnu Belediye Başkanı Murat Aydın’ın fotoğrafa olan ilgisi beni çok şaşırttı. Çünkü biz devlet adamlarının daha çok kamu tarafını görmeye alışığız. Bizim ülkemizde de böyle ama Murat Aydın, onca yoğunluğu arasında fotoğrafçılığı kendisine hobi edinmiş ve gayet de başarılı çekimleri var.” dedi.