490 gram doğan prematüre bebeğe 'pamuk' gibi bakıyorlar
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Dursun Odabaşı Tıp Merkezinde 25 haftalıkken dünyaya gelen 490 gram ağırlığındaki bebek, hastane çalışanlarının ilgili odağı oldu. Parmak bebek olarak nitelendirilen ve ihtiyaçları sağlık görevlileri tarafından karşılanan bebek, hastane çalışanlarının maskotu haline geldi. Görevliler tarafından sevilen, beslenmesi ve bakımına büyük önem verilen bebek, normal kilosuna ulaşınca taburcu edilecek.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Dursun Odabaşı Tıp Merkezinde dünyaya gelen 490 gram ağırlığındaki bebek, özenle tedavi ediliyor.
Başkale ilçesinde yaşayan Yeliz Demir, doğum sancısının erken başlaması nedeniyle Van YYÜ Dursun Odabaşı Tıp Merkezine sevk edildi. Burada yapılan müdahale ile henüz 25 haftalıkken dünyaya gelen kız bebek, Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde tedavi altına alındı. 490 gram ağırlığındaki bebeğin kuvözde bakımı devam ediyor.
'Pamuk şefkatiyle yaklaşıyoruz'
YYÜ Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Oğuz Tuncer yaptığı açıklamada, bebeğin yaşama şansının yüksek olduğunu söyledi.
Gereken tüm tedavinin uygulandığını anlatan Tuncer, "Bebeğimizin akciğerleri iyi gelişemediği için akciğerlere gelişme ilacı verdik. Bebeği makine destekli solutuyoruz. Bir müddet bebeğimizin tedavisini bu şekilde sürdüreceğiz. Bu bebeklere pamuk şefkatiyle yaklaşıyoruz." dedi.
Türkiye'de yılda yaklaşık 11 bin 600 prematüre bebeğin yaşamını yitirdiği bilgisini veren Tuncer, normal süre olarak bebeklerin 38 ile 42 hafta arasında dünyaya gözlerini açtığını, 37 hafta ve öncesinde doğan bebeklere ise "prematüre" adı verildiğini aktardı.
Bu bebeklerin organlarının tam gelişmediği için birçok sağlık sorunu yaşayabildiğini belirten Tuncer, şunları kaydetti:
"Prematüre bebeklerin yaşama tutunması için büyük çaba sarf ediyoruz. Türkiye'de yılda ortalama 1 milyon 250 bin bebek doğuyor. Bu bebeklerden 150 bini prematüre. Prematüre bebeklerde ölüm oranında son zamanlarda önemli düşüş yaşanıyor. Çevresel faktörlerin yanı sıra radyasyon ya da annenin geçirdiği bir akut hastalık erken doğumu tetikliyor."
Sigara, alkol ve uyuşturucu kullanan, sosyo-ekonomik kültürel altyapısı zayıf olan, erken evlenmeler, akraba evlilikleri, yaş itibariyle geç hamile kalanlar ve kronik hastalıklara yakalananların erken doğum yapabildiğine dikkati çeken Tuncer, yeni doğan ünitelerinde verilen hizmetle bebek ölüm oranlarının önemli oranda düştüğünü vurguladı.
'Bu bilinci öncelikle topluma vermemiz gerekiyor'
Bebek ve anne ölümlerinin milletlerin gelişmişliğinin ölçütlerinden biri olduğunu dile getiren Tuncer, şöyle devam etti:
- "Bebek ölüm hızı Japonya'da binde 1,7'nin, Yunanistan'da binde 5'in altında. Amacımız ülkemizde de bu oranı binde 5'in altına düşürmek. Bunun için farkındalık çalışmalarına hız veriyoruz. Bu kapsamda yeni doğan ekiplerine eğitimler veriyoruz. Toplumda düne kadar özellikle 'prematüre bebekler yaşamaz' denilirdi. 23 haftalık bebekler 500 gramla bir cep telefonu kadar. Şu an 23 hafta üzerindeki bebekleri yaşatabilecek teknik olanaklara sahibiz. Bu bilinci öncelikle topluma vermemiz gerekiyor. Devletimizin verdiği imkanlarla bu bebekleri yaşatabilme seviyesine ulaştık."