Öykülerinde farklı kişiliklere, toplumlara ve durumlara eğilen Sadri Ertem, Deniz Hasreti'nde; Kongo'daki demiryolu işçilerinden sadece telgraf yazışmalarından oluşan bir evlilik öyküsüne, dönemin yeni sosyal düzeni içindeki “tek insan"ın ortadan kalkış sürecini ortaya koyuyor.