Hz. Yusuf’un hayatı ve mucizeleri

Hz.Yusuf
Hz.Yusuf

Hz. Yusuf, Yakup Peygamber’in on iki oğlundan en küçüğünün (Bünyamin) bir büyüğüdür. Yusuf, İsrailoğullarını meydana getiren on iki boydan birinin başıdır. Büyükbabası İshak, büyük büyükbabası İbrahim‘dir. Yakup’un en sevgili eşinden olan en sevgili oğludur. Kur’an-ı Kerim’de kendi adı ile bir sure vardır. Yusuf Suresi 111 ayettir. Ayetlerin 98’i Hz.Yusuf’tan bahseder. O ayetlere göre Hz. Yusuf’un hayatı şöyledir:

Çok güzel yüzlü ve çok zeki bir çocuk olan Yusuf, küçük yaşta annesini kaybeder. On bir tane erkek kardeşe sahip olan Hz Yusuf’un babaları Yakup Peygamber en çok Yusuf’u sever ve onunla ayrıca ilgilenirdi. Babalarının bu aşırı ilgisi ağabeylerinin kıskanmasına ve Yusuf’a öfke duymalarına sebep olmuştur. Hz. Yusuf bir gece rüyasında on bir yıldızın, güneşin ve ayın kendisine secde ettiklerini görür ve uyanınca bunu babasına anlatır. Hz. Yakup bu rüyanın, Yusuf’un gelecekte büyük bir adam olacağına işaret ettiğini anlayıp rüyadan kimseye bahsetmemesi için Yusuf’u tembihler. Hz. Yakup’un büyük oğulları bu rüyayı öğrenir ve toplanarak Yusuf’u öldürmeye karar verirler.

Ağabeyleri, babalarından izin isteyerek koyunları otlatmak üzere Yusuf’unda kendileriyle birlikte gelmesi için babalarından izin isterler. Ağabeylerini çok seven Yusuf’un da ısrarı üzerine Hz. Yakup izin verir. Kardeşlerini alan büyük oğullar onu kıra götürür ve orada Yusuf’u derin bir kuyuya atıp, gömleğini kana bulayarak “Ey bizim babamız, hakikaten biz gittik. Yusuf’u da eşyalarımızın yanında bırakmıştık. Onu kurt yemiş.” derler. Kesmiş oldukları hayvanın kanına buladıkları gömleği getirip Yakup’a verirler. Hz. Yakup onların yalan söylediklerini anlar ve takdire razı olup sabrın kendisi için en güzel yol olduğunu bildirir. Yusuf’un kaybolması Hz Yakub’u çok üzer ve ağlayarak gözlerini kaybetmesine sebep olur.

Hz. Yusuf kuyuya atıldıktan bir müddet sonra Medyen’den gelip Mısır’a gitmekte olan bir kervan kuyunun yanında konaklamaya karar verir. Su almak için kovalarını kuyuya attıkları zaman Yusuf kovaya sarılır. Kova yukarı çekilince Yusuf da kovayla beraber dışarıya çıkar. Kovayı çeken kişi güzel yüzlü bir çocuğun da çıktığını görünce şaşırır ve Yusuf’u Mısır’a götürüp pazara çıkarırlar. Birçok kimse onu satın almak isteyince fiyatı yükselir. O sırada Mısır Azizi, yani Maliye Bakanı Yusuf’u kervancılardan çok yüksek bir fiyata satın almaya karar verir. Mısır Azizi’nin hanımı Züleyha isimli bir kadındır ve çocukları olmamıştır. Bu yüzden Aziz, Yusuf’u evlat edinmeyi düşünür. Hz. Yusuf akıllara durgunluk verecek derecede güzeldir. Yüzünde parlayan peygamberlik nuru herkesi hayran bırakır. Bu durum Hz. Yusuf büyüdükçe Züleyha’nın ona aşık olmasına sebep olmuştur. Hz. Yusuf bunu kabul etmeyince, ona iftira atarak kocasına şikayet eder ve Yusuf’u hapse attırır.

Yusuf uzun yıllar hapiste kalır. Mısır Firavunu’nun ekmekçisi ve şerbetçisi de onunla birliktedir. Yusuf zindandayken hastaları ziyaret eder, geceleri namaz kılar, Rabbini zikreder. Allah, kendisine rüya tabiri ilmini öğretmiştir. Yusuf, Firavun’un ekmekçisi ve şerbetçisinin görmüş oldukları rüyaları tabir eder. Birinin, kurtulup işine devam edeceğini, diğerini ise öleceğini söyler. Sonunda dediği çıkar ve Hz. Yusuf, kurtulan arkadaşına efendisinin yanında kendisini anmasını söyler.

Hz. Yusuf zindandayken Mısır hükümdarı bir rüya görmüştür. Rüyasında, yedi semiz ineğin yedi zayıf ineği yediğini ve yedi yeşil başak, yedi de kurumuş başak görmüştür. Bu rüyanın yorumunu yaptırmak ister. Hz. Yusuf’un rüya yorumu yaptığını öğrenir ve onu yanına çağırarak rüyasını anlatır. Yusuf, “Yedi sene bolluk, sonra yedi sene kıtlık olacak. Bollukta saklayın, kıtlıkta bunları yersiniz” der. Hükümdar Yusuf’un suçsuz olduğunu ve senelerdir zindanda boşuna kalmış olduğu öğrenir ve bunun üzerine Hz. Yusuf’u maliye bakanlığına getirir. Yusuf bolluk senelerinde çok ekip, ekinleri sapları ile beraber ambarlara koyulmasını, bu şekilde ekinler bozulmadan kalıp hem de saplar ile hayvanların yem ihtiyacının giderileceğini söyler.

Aynı kıtlık, Hz. Yusuf’un babasının memleketi olan Ken’an diyarında da yaşanır.

Yusuf‘un kardeşleri de yiyecek almak için Mısır’a gelir. Onları tanıyan Yusuf sonunda kendini kardeşlerine tanıtır ve onları affettiğini söyler, ailesinin tamamını Mısır’a davet eder. Ailesi Mısır’a vardığında Yusuf, üvey annesi ve babasını tahta oturtur, on bir kardeşi de Hz. Yusuf’un önünde eğilirler. O zaman Yusuf; “Ey babam! İşte bu evvelce gördüğüm rüyanın yorumu budur. Hakikaten Rabbim o rüyayı tahakkuk ettirdi. Beni zindandan çıkarıp mülk ihsan etti. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra, Allah sizi çölden getirdi. Muhakkak ki, Rabbim dilediği şeyleri hakkıyla bilen her şeyi hikmetinin icap ettirdiği vakit ve şekilde yapandır.” der. Bu şekilde İsrailoğulları, Filistin’den Mısır’a gelip yerleşmiş olur. Bir süre sonra Hz. Yakup vefat eder. Hz. Yusuf, Allah Teala’ya: “Rabbim, bana hükümdarlık verdin, rüyaların yorumunu öğrettin. Ey göklerin ve yerin yaratanı! Dünya ve ahirette koruyanım sensin! Benim canımı, Müslüman olarak al! Ve beni iyilere kat!” (Yusuf, 101).

Pek çok olayları içeren bu hayat hikayesi için Allah Teala şöyle buyurdu: “And olsun ki, Yusuf ve kardeşlerinin olayında, soranlara nice ibretler vardır.” (Yusuf, 7)