Ne güzel abimizdin sen Delikanlı Mükremin
Kat'i suretle eline silah almazdı Mükremin. Evin kira parasını, baba özlemi ile yanan Kudret'e 'Al baban harçlık yollamış' diyerek verirdi. Lise sonun son cuma günü gibi bir adamdı işte. Mükremin Çıtır, alemde bilinen adıyla Delikanlı Mükremin!
1995 yılının yılbaşı gecesi için çekilen skeçte, öylesine bir karakterdi aslında.
Fahriye Abla'ya iadeli taahhütlü gönderme yapan Lütfiye Abla'nın abisiydi bu zayıf, kara, sakal ve bıyıklı, elinde tesbihi ile ona buna racon kesen genç adam.
Onu kaleme alan Yılmaz Erdoğan gibi sıkı Beşiktaşlıydı. Sevgilisi Güzide onu terk ettikten sonra arkasından mektup yazmaya çalışırken üzerinde Beşiktaş eşofmanları vardı zira eşofmanın tam kalbe denk gelen kısmında Beşiktaş logosu bulunuyordu.
Sevince böyle seviyor ama sevmeyince de 'Seni sevmeyi eskisi kadar sevmiyorum' diyerek kalp kırmadan anlatıyordu derdini.
Annelerin henüz çalışmadığı yıllarda, bir babanın eline bakan evin, işsiz ve serseri oğluydu.
Ama kendisi 'serseri' ifadesini kabul etmiyor, alemde namına 'delikanlı' dendiğinin altını çiziyordu; bir de mahalle eşrafına yanlış yapanların...
Asuman'ı vardı, Yalova'ya giderken bakacağı denizden daha büyük sevdaları olan...
Sonra Fahrigül girdi hayatına; onunkinden ayrı bir dünyanın güzeli...
Evden taşınıp 'ayak manzaraları' olan bir başka eve taşınınca karşı komşuluğuna denk geldiği Güzide'yi de sevdi ama onunla da aralarına, aile yemeğinde çıkardığı kavga sırasında ortalığa saçtığı salata sosu girdi...
Raconu ondan öğrenen dönemin çocuklarının aklı daha sonra Tahirler'le Yusuflar'la, Polatlar'la biraz karıştı.
Kat'i suretle eline silah almazdı Mükremin.
Evin kira parasını, baba özlemi ile yanan Kudret'e 'Al baban harçlık yollamış' diyerek verirdi.
Lise sonun son cuma günü gibi bir adamdı işte. Mükremin Çıtır, alemde bilinen adıyla Delikanlı Mükremin!
Fahriye Abla'ya iadeli taahhütlü gönderme yapan Lütfiye Abla'nın abisiydi bu zayıf, kara, sakal ve bıyıklı, elinde tesbihi ile ona buna racon kesen genç adam.
Onu kaleme alan Yılmaz Erdoğan gibi sıkı Beşiktaşlıydı. Sevgilisi Güzide onu terk ettikten sonra arkasından mektup yazmaya çalışırken üzerinde Beşiktaş eşofmanları vardı zira eşofmanın tam kalbe denk gelen kısmında Beşiktaş logosu bulunuyordu.
Sevince böyle seviyor ama sevmeyince de 'Seni sevmeyi eskisi kadar sevmiyorum' diyerek kalp kırmadan anlatıyordu derdini.
Annelerin henüz çalışmadığı yıllarda, bir babanın eline bakan evin, işsiz ve serseri oğluydu.
Ama kendisi 'serseri' ifadesini kabul etmiyor, alemde namına 'delikanlı' dendiğinin altını çiziyordu; bir de mahalle eşrafına yanlış yapanların...
Asuman'ı vardı, Yalova'ya giderken bakacağı denizden daha büyük sevdaları olan...
Sonra Fahrigül girdi hayatına; onunkinden ayrı bir dünyanın güzeli...
Evden taşınıp 'ayak manzaraları' olan bir başka eve taşınınca karşı komşuluğuna denk geldiği Güzide'yi de sevdi ama onunla da aralarına, aile yemeğinde çıkardığı kavga sırasında ortalığa saçtığı salata sosu girdi...
Raconu ondan öğrenen dönemin çocuklarının aklı daha sonra Tahirler'le Yusuflar'la, Polatlar'la biraz karıştı.
Kat'i suretle eline silah almazdı Mükremin.
Evin kira parasını, baba özlemi ile yanan Kudret'e 'Al baban harçlık yollamış' diyerek verirdi.
Lise sonun son cuma günü gibi bir adamdı işte. Mükremin Çıtır, alemde bilinen adıyla Delikanlı Mükremin!