Petersburg’dan gelen altın bilezik
Balkan faciasına kadın eli değiyor. Balkan Savaşları sürerken İstanbul'da düzenlenen kadınlar konferansı, kadın hakları tarihinde bir dönüm noktasıdır. Bu toplantının mimarı ise Petersburg Üniversitesi'nden 4 Türk kızıdır: Kazanlı Ümmü Gülsüm Kemalova, Petersburglu Rukiye Yunusova, Taşkentli Meryem Yakubova ve Rostoflu Meryem Pataşova.
Rusya'dan Hilâl-i Ahmer'e (Kızılay) yardım etmek ve Türkiye'deki hanım kardeşlerini uyanışa çağırmak amacıyla gelen bu öğrenciler, Balkan Savaşlarında 5 ay süreyle Kızılay'ın Kadırga Hastanesi'nde hastabakıcılık yaparlar. İstanbul'da bulundukları süre içinde basının ve belli çevrelerin ilgi odağı olan bu 4 genç kadın, bir yandan da Türk Ocağı, Tatar Talebe Cemiyeti Kulübü gibi kuruluşları ziyaret ederler. Diğer yandan kamuoyunun yakından tanıdığı Halide Edib, Nakiye Hanım, Necla Neyyal, Ziya Gökalp, Mehmet Emin, Yusuf Akçura gibi isimlerle görüşürler.
Gerekli izinleri alarak Balkan Savaşını izlemek üzere İstanbul'a gelen Kazanlı fikir adamı ve gazeteci Fatih Kerimi ile birlikte bir Cuma günü padişahın selamlık törenini izlerler. Üzerlerinde sıradan paltolar, başlarında da beyaz eşarp vardır. Yüzleri açıktır. Padişah hazır bulunanları selamlayarak camiye girer. Başmabeynci Halid Hurşid Bey gelerek Padişahın selam ve memnuniyetini bildirir. Sadrazam Mahmud Şevket Paşa da kızlara, “Her türlü fedakârlığa katlanarak, yaralılarımıza bakmak için gelmenizden ve 4 aydan beri yaptığınız hizmetlerden fevkalade memnunuz. Size nasıl teşekkür edeceğimizi bilemiyoruz, Müslüman hanımların yüce gönüllü ve âlicenap olduklarını siz bilfiil gösterdiniz. Sizlerden Allah razı olsun” der. Daha sonra Dolmabahçe Sarayı'na davet edilirler ve İkinci Mabeynci Tevfik Bey tarafından kabul edilirler.
Müdafaa-i Milliye Kadınlar Heyeti
Bu 4 hanım, Fatih Kerimi'nin öncülüğünde Müdafaa-i Milliye'nin Tenvir-i Efkâr (İrşad) Heyeti'ne bir dilekçe sunarak şu önerilerde bulunurlar:
1- Yardım toplamak için hanımlardan bir heyet oluşturmalı; İstanbul bölgelere ayrılarak, hanımlar buralarda yardım toplamalıdır.
2- Hanımlar arasında konferanslar düzenlenmelidir.
3- Savaş alanına gitmek için hanımlardan fırkalar kurulmalı, bunlar yaralıları tedavi etmeli, yemek hazırlamalı, gerekirse vatan savunmasında canını vermelidir.
4- Hanımlar Padişaha başvurarak, onun da vatan savunmasında bulunmasını istemelidir. Halide Edib'in Türk Yurdu'nda Selâtin-i
Âl-i Osman'a hitaben yazdıkları uygulamaya konulmalıdır.
Bu öneriler kabul edilerek önce Müdafaa-i Milliye'nin Kadınlar Heyeti kurulur (2 Kânun-ı sâni 1913). Sonra da diğer maddeleri uygulamaya konur.
Kadınlar Heyeti, Balkan Savaşları sürerken ilk faaliyet olarak bir kadınlar konferansı düzenlerler. Bunun için Şehzadebaşı'ndaki binanın avlusunda binlerce kişiyi alabilecek kapasitede bir bina yapılır. Dârülfünûn konferans salonundaki ilk toplantı 8 Şubat 1913, ikinci toplantı ise 15 Şubat 1913'te yapılır. İlk toplantının himayesini Gazi Mahmud Muhtar Paşa'nın eşi ve Hidiv İsmail Paşa'nın kızı olan Prenses Nimet Muhtar Hanım, ikincisini ise Nazime Sultan üstlenir.
Toplantılara ilgi oldukça fazladır. İlk toplantıya 4-5 bin kadar hanım katılır. Salona sığmayınca kadınların bir kısmı koridorlara oturur, bir kısmı da bahçede bekler.
8 ve 13 Şubat 1913 tarihlerinde düzenlenen 2 toplantıda tanınmış kadın yazarlar ateşli konuşmalar yapar, şair hanımlar şiirlerini okurlar. 14 hanım konuşmacı arasında Halide Edib, Fatma Aliye, İhsan Raif ve Nigar Hanım da vardır. Fatih Kerimi, Osmanlı Devleti kurulduğundan beri Türk kadınları arasında böylesi bir galeyanın, bu kadar büyük bir hareketin ilk kez olduğunu söyler.
Cephe ardındaki kahramanlar
Balkan faciası karşısında Türkçü, İslâmcı, Osmanlıcı görüşleri savunan kadınların bir araya geldiği toplantılarda çok miktarda yardım toplanır. Petersburg'tan bir Müslüman kızı bileziğini gönderir. Orsk'tan bir kadın ipekli yeleğini yollar. Toplantıda bulunan hanımlar, üzerlerinde değerli ne varsa verirler. Bunlar arasında gözlük gibi zaruri ihtiyacını verenler bile vardır. Hatta elinde 1 mecidiyesi kalan bir hanım, “Kadıköy'e gideceğim, bana araba ve vapur parası 10 kuruş yeter, bunun üstünü de alınız” der. Rusya'daki Türk kadınları da Türk ordusu için değerli eşyalarını bağışlarlar.
İlk toplantı sonunda Müdafaa-i Milliye yardım kutularından 9'u, Hilâl-i Ahmer yardım kutularından 3'ü ağzına kadar yüzük, küpe ve bilezikle dolar. İkinci toplantı sonunda da, hitabet kürsülerinin üzeri mücevher ve altınlarla, ellerde gezdirilen kutular paralarla dolar.
Toplantıların sonunda Halide Edib'in şu 3 önerisi kabul edilir ve gerçekleştirilir:
1.Bütün Osmanlı kadınları adına orduya telgraf çekmek.
2.Rumeli'deki cinayetlere karşı Müdafaa-i Milliye'ye yardım etmeleri için Hindistan, Türkistan ve Rusya gibi ülkelerdeki Müslüman kadınlara telgraf çekmek.
3.Rumeli'deki olayları protesto ve durdurulması çalışmaları için Avrupa kraliçelerine telgraf çekmek.
Bu toplantılar Osmanlı'da kadın faaliyetleri açısından bir dönüm noktasıdır. Her hafta konferanslar verilerek kadınlar bilinçlendirilir. Balkan Savaşı'na kadar kurulan kadın derneklerinin sayısı 8 iken, daha sonra bu sayı 32'ye yükselir.
Diyebiliriz ki, Balkan Savaşlarının cephe ardındaki kahramanları, güç şartlar altında hizmet etmiş olan kadınlardır.
Gerekli izinleri alarak Balkan Savaşını izlemek üzere İstanbul'a gelen Kazanlı fikir adamı ve gazeteci Fatih Kerimi ile birlikte bir Cuma günü padişahın selamlık törenini izlerler. Üzerlerinde sıradan paltolar, başlarında da beyaz eşarp vardır. Yüzleri açıktır. Padişah hazır bulunanları selamlayarak camiye girer. Başmabeynci Halid Hurşid Bey gelerek Padişahın selam ve memnuniyetini bildirir. Sadrazam Mahmud Şevket Paşa da kızlara, “Her türlü fedakârlığa katlanarak, yaralılarımıza bakmak için gelmenizden ve 4 aydan beri yaptığınız hizmetlerden fevkalade memnunuz. Size nasıl teşekkür edeceğimizi bilemiyoruz, Müslüman hanımların yüce gönüllü ve âlicenap olduklarını siz bilfiil gösterdiniz. Sizlerden Allah razı olsun” der. Daha sonra Dolmabahçe Sarayı'na davet edilirler ve İkinci Mabeynci Tevfik Bey tarafından kabul edilirler.
Müdafaa-i Milliye Kadınlar Heyeti
Bu 4 hanım, Fatih Kerimi'nin öncülüğünde Müdafaa-i Milliye'nin Tenvir-i Efkâr (İrşad) Heyeti'ne bir dilekçe sunarak şu önerilerde bulunurlar:
1- Yardım toplamak için hanımlardan bir heyet oluşturmalı; İstanbul bölgelere ayrılarak, hanımlar buralarda yardım toplamalıdır.
2- Hanımlar arasında konferanslar düzenlenmelidir.
3- Savaş alanına gitmek için hanımlardan fırkalar kurulmalı, bunlar yaralıları tedavi etmeli, yemek hazırlamalı, gerekirse vatan savunmasında canını vermelidir.
4- Hanımlar Padişaha başvurarak, onun da vatan savunmasında bulunmasını istemelidir. Halide Edib'in Türk Yurdu'nda Selâtin-i
Âl-i Osman'a hitaben yazdıkları uygulamaya konulmalıdır.
Bu öneriler kabul edilerek önce Müdafaa-i Milliye'nin Kadınlar Heyeti kurulur (2 Kânun-ı sâni 1913). Sonra da diğer maddeleri uygulamaya konur.
Kadınlar Heyeti, Balkan Savaşları sürerken ilk faaliyet olarak bir kadınlar konferansı düzenlerler. Bunun için Şehzadebaşı'ndaki binanın avlusunda binlerce kişiyi alabilecek kapasitede bir bina yapılır. Dârülfünûn konferans salonundaki ilk toplantı 8 Şubat 1913, ikinci toplantı ise 15 Şubat 1913'te yapılır. İlk toplantının himayesini Gazi Mahmud Muhtar Paşa'nın eşi ve Hidiv İsmail Paşa'nın kızı olan Prenses Nimet Muhtar Hanım, ikincisini ise Nazime Sultan üstlenir.
Toplantılara ilgi oldukça fazladır. İlk toplantıya 4-5 bin kadar hanım katılır. Salona sığmayınca kadınların bir kısmı koridorlara oturur, bir kısmı da bahçede bekler.
8 ve 13 Şubat 1913 tarihlerinde düzenlenen 2 toplantıda tanınmış kadın yazarlar ateşli konuşmalar yapar, şair hanımlar şiirlerini okurlar. 14 hanım konuşmacı arasında Halide Edib, Fatma Aliye, İhsan Raif ve Nigar Hanım da vardır. Fatih Kerimi, Osmanlı Devleti kurulduğundan beri Türk kadınları arasında böylesi bir galeyanın, bu kadar büyük bir hareketin ilk kez olduğunu söyler.
Cephe ardındaki kahramanlar
Balkan faciası karşısında Türkçü, İslâmcı, Osmanlıcı görüşleri savunan kadınların bir araya geldiği toplantılarda çok miktarda yardım toplanır. Petersburg'tan bir Müslüman kızı bileziğini gönderir. Orsk'tan bir kadın ipekli yeleğini yollar. Toplantıda bulunan hanımlar, üzerlerinde değerli ne varsa verirler. Bunlar arasında gözlük gibi zaruri ihtiyacını verenler bile vardır. Hatta elinde 1 mecidiyesi kalan bir hanım, “Kadıköy'e gideceğim, bana araba ve vapur parası 10 kuruş yeter, bunun üstünü de alınız” der. Rusya'daki Türk kadınları da Türk ordusu için değerli eşyalarını bağışlarlar.
İlk toplantı sonunda Müdafaa-i Milliye yardım kutularından 9'u, Hilâl-i Ahmer yardım kutularından 3'ü ağzına kadar yüzük, küpe ve bilezikle dolar. İkinci toplantı sonunda da, hitabet kürsülerinin üzeri mücevher ve altınlarla, ellerde gezdirilen kutular paralarla dolar.
Toplantıların sonunda Halide Edib'in şu 3 önerisi kabul edilir ve gerçekleştirilir:
1.Bütün Osmanlı kadınları adına orduya telgraf çekmek.
2.Rumeli'deki cinayetlere karşı Müdafaa-i Milliye'ye yardım etmeleri için Hindistan, Türkistan ve Rusya gibi ülkelerdeki Müslüman kadınlara telgraf çekmek.
3.Rumeli'deki olayları protesto ve durdurulması çalışmaları için Avrupa kraliçelerine telgraf çekmek.
Bu toplantılar Osmanlı'da kadın faaliyetleri açısından bir dönüm noktasıdır. Her hafta konferanslar verilerek kadınlar bilinçlendirilir. Balkan Savaşı'na kadar kurulan kadın derneklerinin sayısı 8 iken, daha sonra bu sayı 32'ye yükselir.
Diyebiliriz ki, Balkan Savaşlarının cephe ardındaki kahramanları, güç şartlar altında hizmet etmiş olan kadınlardır.