Zâlimi durduracak şey mazlum dayanışması
İsrail'in varlığını tanımayan Cibuti, Komor Adaları, Somali, Mali ve Nijer'i saymazsak, siyonist işgal devletine en sert tavır gösteren ülke Güney Afrika oldu. Zaten İsrail'in Afrika Birliği içindeki gözlemci statüsüne karşı çıkmış olan Güney Afrika, siyonist yönetimin yaptıklarını şiddetle eleştiriyor. Devlet başkanı Cyril Ramaphosa, İsrail eylemlerini Filistin topraklarının işgali olarak açıklayarak ülkesinin tavrını net bir şekilde ortaya koydu. Bu açıklamada Apartheid'e yapılan atıf ise benzer kaderi yaşayan kıtanın gündeminde canlılığını hâlâ koruyor. Çünkü Moritanya da İsrail'i kınarken aynı argümanı kullandı.
7 Ekim'den bu yana İsrail, Filistinlilere yönelik dünya kamuoyu önünde şiddet uyguluyor ve bu duruma karşı birçok Afrika ülkesinden tepkiler yükseliyor.
Eski Güney Afrika Başkanı Nelson Mandela bir vakitler şöyle demişti:
“Filistinliler bir "devlet" için değil, hürriyet, kurtuluş ve eşitlik için mücadele ediyorlar, tam olarak Güney Afrika'da özgürlük için mücadele ettiğimiz gibi.”
İsrail ile Sahra Altı Afrika ülkeleri arasındaki ilişkiler, üç farklı aşamayı takip eden karmaşık bir süreç izledi. 1973 savaşından önce İsrail yeni bağımsız hâle gelen birkaç Afrika ülkesi ile iyi ilişkiler kurmuştu. Ancak bu yakınlık Yom Kippur Savaşı ile kesildi, bu savaş sırasında çoğu Afrika Birliği üyesi, Arap ülkelerine dayanışma göstergesi olarak İsrail ile tüm diplomatik ilişkilerini kesti. Daha sonraki dönem, Oslo Anlaşmaları sonrası ilişkiler yeniden başladı ancak Sahra Altı Afrika, İsrail'in stratejik önceliklerinin dışında kaldı.
İsrail Afrika'da müttefik arıyor
İlişkilerin normalleşmesi çabaları özellikle İsrail Başbakanı Netanyahu'nun liderliği altında çok daha görünür hâle geldi. Bu, özellikle Doğu Afrika'daki İngilizce konuşan ülkelerle yakınlaşmayı, güvenlik, savunma, tarım ve madencilik gibi alanlarda işbirliğini içeriyordu. İsrail, uluslararası forumlarda Filistin yanlısı girişimlere karşı yeni müttefikler bulma amacı güdüyordu.
Son Gazze savaşı, Afrika ülkeleri arasında çeşitli tepkilere yol açtı. Bu tepkiler, sessizlikten İsrail veya Hamas'ın kınanmasına kadar değişiyor ve bu ülkelerin İsrail ile ilişkileri, güvenlik endişeleri ve İsrail-Filistin çatışmasına doğrudan dâhil olmama isteğine dayanıyor.
Terör algısı Afrika ülkelerinin savaşa tepkilerini etkileyen önemli bir faktör. Bazıları Hamas'ı desteklerken, Batı bakış açısından mustarip bazıları da İsrail'in eylemlerini övüyor. Bu, güvenlik ve terörizm sorunlarının Afrika devletlerinin pozisyonlarını nasıl etkilediğini gösteriyor.
Tarihte yaşananlar unutulmuyor
Ayrıca Güney Afrika'daki apartheid dâhil tarihte yaşananlar da Afrika ülkelerinin İsrail-Filistin sorununa verdikleri tepkilerin odak noktasını oluşturuyor. İç sorunlar, siyasi istikrarsızlık ve terör tehdidi gibi endişeler de Afrika devletlerinin tepkilerinde önemli bir rol oynuyor.
İsrail'in varlığını tanımayan Cibuti, Komor Adaları, Somali, Mali ve Nijer'i saymazsak, siyonist işgal devletine en sert tavır gösteren ülke Güney Afrika oldu. Zâten İsrail'in Afrika Birliği içindeki gözlemci statüsüne karşı çıkmış olan Güney Afrika, siyonist yönetimin yaptıklarını şiddetle eleştiriyor. Devlet başkanı Cyril Ramaphosa, İsrail eylemlerini Filistin topraklarının işgali olarak açıklayarak ülkesinin tavrını net bir şekilde ortaya koydu. Bu açıklamada Apartheid'e yapılan atıf ise benzer kaderi yaşayan kıtanın gündeminde canlılığını hâlâ koruyor. Çünkü Moritanya da İsrail'i kınarken aynı argümanı kullandı.
Sonuç olarak, Batı kolonyalizmine uzun süre maruz kalan Afrika kıtasının bu savaşta bazı ülkeler dışında net bir tavır geliştirmediğini söyleyebiliriz. Oysa zalime geri adım attıracak yegâne kuvvet, mazlumlar dayanışmasıdır.