Yaygınlığı gripten bile düşük bir virüs için aşı risk alınmalı mı?Cevabımız asla
Genetik materyalde olduğu gibi -80 derecede muhafaza edilmesi gereken gen bazlı korona aşısının dünyanın en iyi aşı tevzi, tatbik ve muhafaza sistemine sahip ülkemizde bile saklanması ve uygulanmasının fevkalade zor olduğu teslim edilmelidir.
Tarihte ilk defa Osmanlıların keşfedip, başarı ile uyguladığı devşirme sistemi ülkemizin Müslüman-Türk vatanı hâline gelmesinde mühim bir yer teşkil eder. Sistemin başarısının en bilinen numunesi Sokullu Mehmet Paşa’dır.
Bu sistemi daha sonra bizatihi bizden alıp bize karşı başarı ile başka odaklar kullanmışlar ve 1908’de bile beş milyon kilometrekare olan topraklarımız mendil kadar bile bırakılmamıştır. Bunun zihnî açıdan son örneğini 2016’da yaşadığımızı da hatırlatmak isterim.
- Tıp ilminin gelişmesinde şüphe yok ki, en mühim araç aşılar olmuştur. Bunu temin için kullanılan en mühim malzeme ise immünolojik ve genetik neticeler alınmasını sağlayan deney hayvanları yani kobaylar; gine domuzu, sıçan, fare, maymun ve bizatihi insandır. Yüz milyonlarcasının telef edilmesi bahs-i diğer…
Bildiğiniz gibi 2020 senesi; tarihte hiç görülmemiş, bir cihan harbi mesabesinde, bütün devletleri ve toplumları ilgilendiren, etkileyen, belki de ‘great reset’ denilmesini hak edecek iktisâdî bir dönüşümü temin edecek sun’î bir salgın ile sona ermek üzere…
Ne hikmetse ABD seçimlerinden bir kaç gün sonra bu salgının aşısının bulunduğu ve aşı olan kişiyi yüzde 90 ihtimalle bir yıl koruyacağını vaad eden Türk(!) asıllı Alman bilim adamı tarafından bulunduğu açıklandı. Ne tesadüf, tam da başkan Trump’ın öngördüğü, tam da iki gün evvel Ergün Diler’in Washington-Berlin çizgisi dediği gibi!
Bill Gates ‘yürü ya Şahin’ demiş
Evvela bu Türk asıllı Alman bilim adamını ‘webofknowledge’a soralım!
175 makale 15 derleme, 6000 küsur atıf, h-indeksi 34, müthiş! Ama o da ne? İlk makalesi daha sadece 2006’da çıkıyor ve 2011’e kadar sadece 19 makalesi var. Aşıyı bulduğu, kurucu idarecisi olduğu Biontech (hayat için yeni teknoloji diyebiliriz) şirketi 2008’de Bill Gates’in de desteği ile kuruluyor. Allah (tövbe mi demeli bilemedim) yürü ya kulum demiş!
Webofknowledge’da ‘Şahin Uğur’ diye aradığımda, makale ve derlemeleri seçtiğimde çıkan tablo.
Şu ana kadar başarı sıfır
Şimdi hayat için yeni teknoloji üreten şirket Biontech’i ele alalım. Heyecan verici şirketin sitesinde çağımızın en mühim hastalığı kanseri immün sistemi manipüle ederek tedavi etmeye çalışan fixvac dedikleri bir çeşit aşı görülüyor.
Bu da müjdesini verdikleri Sars-Cov2 aşısı gibi mRNA teknolojisi ile çalışıyor. Belirli bir antijeni (duruma göre kanser veya virüs) tesbit edip bu antijeni hastanın dendritik hücreleri içine bir çeşit lipid nanopartikül vasıtası ile sokup, bol miktarda istenilen antijenin üretilmesi ile; hastanın mevcut immün sisteminin bu antijene innate ve adaptif cevaplar husule getirilerek tehdidin ortadan kaldırılması hedeflenmekdedir. Henüz başarılı oldukları tek bir kanser türü olmasa da ne gam!
Daha evvel fakirin basitçe anlatmaya çalıştığı askerî bir sistem olan immün sistemi hatırlayınız.
Henüz hiç bir insan denemesi yok
Devşirme sistemi, hücrenin kontrolünü ele alan ve daha evvel olmayan bir proteini ürettiren bu yeni tekniğin ilk örneklerinden biri yine Almanya’da melanomda denenmiş fakat başarılı olmamış.
Bu tekniği anlatan güzel bir derlemeden öğrendiğime göre, daha evvel denenen DNA aşıları insertional mutagenesise yani sonuçda kansere sebep olduğu için terk edilmiş ve bu sisteme geçilmiş. Seçilen antijenin sentezlenmesini temin edecek olan mRNA kalıbı in vitro transcription bioreactor denilen bir protein amplifikasyonu ile üretiliyor. Üretilen bu mRNA de bir protein olduğu için normalde vücuda girer girmez immün sistem tarafından yok edileceği için bu mRNA proteinini husule getiren bloklar psödoüridin denilen bir madde ile immün sistem tarafından tanınamaz hâle getiriliyor.
Hedeflenen antijen sadece bir kaç gün ürettiriliyor ve hem mRNA, hem de hedef antijen bir kaç gün içinde ortadan kalkacağı için (mantıksız!) yan etki görülmeyeceği vaad ediliyor. Üstelik nerede ise her derde deva olabilecek bir teknik imiş. Yeni yayınlanan başka bir derlemede ise konunun zaman çizelgesi çıkarılmış.
mRNA teknolojisinin gelişimi özetlenmiş, henüz ortada HİÇ BİR insan denemesi yok!
Kansere sebep olabilir
Bu derlemede mRNA teknolojisinin pek çok hastalığın tedavisi için güçlü bir platform olduğu söyleniyor, satır arasında ise bilhassa otoimmüniteye yol açabileceği belirtilmiş, herhangi bir yerde bahsedildiği görmedim ama abd-i acizin kanaati lenfoid dokuda germinal merkez mimarisinin bozarak lenfomaya, glomerül bazal membranına çökerek nefritik/nefrotik sendroma yol açması beklenmelidir.
Sadece 72 gönüllü de sade 7 günlük test
Gelelim Biontech’in mRNA tekniği ile SARS-Cov2 diken proteinini antijen olarak üretilmesi esasına dayanan meşhur aşısına. Şirketin CEO’u Türk asıllı Alman vatandaşının ilk isim olduğu, meşhur aşı firması Pfizer’ın maddî ve mânevî desteği ile 23 Nisan-22 mayıs 2020 arasında sadece 72 (yazı ile yetmiş iki) gönüllüde yapılan çalışmanın verileri 23 Haziranda toplanmış.
Salgın ne zaman başlamıştı? Hazırlanan aşı 1, 10, 30 ve 50 mcg olarak iki doz 60 kişiye, 60 mcg olarak tek doz 12 kişiye uygulanmış. Denekler yan etki açısından sadece yedi gün takip edilmiş (aynı geleneksel eski aşılarda uygulanan hile), ciddi yan etki görülmemiş. Yorgunluk, kırgınlık, ateş gibi bulgulara CRP de artış ve lenfopeni de eşlik etmiş, ama bunu aşının etki mekanizmasına bağlamışlar.
Deneklerin başına ne geldi?
Aradan geçen yaklaşık altı ayda bu 72 deneğin başına neler geldiğini öğrenme ihtimalimiz maalesef yok tabii…
- Ortada mukayese edilebilecek daha fare deneyleri yeni yayınlanmış sadece bir aşı var. Salgın şartlarında, insânî maksatlarla insanlarda da bazı denemeler yapılabilir tabii, ama Avrupa Birliği’nin üç gün evvel Biontech aşısı siparişi vermesi biraz acele edilmiş olduğunu telkin etmektedir.
ABD’nin her türlü ahlâkî endişeyi bir tarafa bırakmış Operation Warp Speed’i (hızlı çözüm manasında) bile bu kadar aceleyi karşılayamamış durumda.
Bu aşının uygulanması neredeyse imkânsız
Genetik materyalde olduğu gibi -80 derecede muhafaza edilmesi gereken bu aşının dünyanın en iyi aşı tevzi, tatbik ve muhafaza sistemine sahip ülkemizde (neden acaba) bile saklanması ve uygulanmasının fevkalade zor olduğu teslim edilmelidir.
Ağır yan etkileri bekleyin
mRNA teknolojisinin muhtemel yan etkileri arasında Ahmed Rasim hocanın da isabetle işaret ettiği antibody dependent enhancement (basitçe antikor iltihabı diyebiliriz) gelmektedir. Daha evvel rsv ve deng humması aşılarında ortaya çıkan ağır yan etkilerin bu aşılarda ortaya çıkması beklenmelidir.
mRNA teknolojisinin hedef antijen için kullandığı mRNA’yin imha edilmesini önlemek için kullandığı psödouridin ise daha evvel patolojik durumlarda (HIV, mitokondriyal miyopati, sideoblastik anemi, diskeratozis konjenita) (17) tesbit edilmiş olup, mezkûr aşının uzun vadeli yan etkilerinden sorumlu olacağı düşünülebilir.
Kısa bir süre evvel son derece iyi korunan ve geç de olsa maske kullanmaya başladığı halde Covid-19’a yakalanan Başkan Trump’a uygulanan, bir iki gün sonra ayağa kaldıran tedaviyi de anlatmadan olmaz. Daha evvel prematüre bebeklere palivizumab, rh uyuşmazlığında gebelere rhogam uygulamasında yapıldığı gibi bu hastalıkta (bütün enfeksiyon hastalıklarında kullanılabilecek daha güvenilir bir teknik olduğu kanaatindeyim) da kullanılmaya başlanan rekombinant monoklonal antikorlar geliştirilmiş durumda.
- Ahmed Rasim hocanın dediği gibi gelelim neticeye;
- • Bütün bu işlerde bir yanık kokusu var!
- • Bu aşıyı bırakınız evvela ABD, Avrupa Birliği denesin (Kobay mevzuu).
- • mRNA teknolojisi heyecan verici ama Truva atı olarak kullanılmak için de fevkalade uygun (Malthusian felsefe)…
- • Ülkemiz her iki teknolojiyi de geliştirebilecek alt yapıya sahip.
- • Enfeksiyon/fatalite oranı gripten bile düşük bir virüs için risk alınmalı mıdır? Cevabımın ASLA olduğunu belirtmeliyim.
- • Derhal Millî İstihbarat Teşkilatı bünyesinde bir ‘Tıbbî İstihbarat Birimi’ teşkil edilmelidir.