Velhâsıl İnsan: Sorumluluğumuz tüm yaratılmışlara...
Her hayır organizasyonunun çalışma şekli ve dokunduğu şeyler türlü türlü. Geçen sene ‘Bu Ramazan Sizdeyiz’ ekibiyle farklı ailelere iftara gitmiştik. Bu sene de sosyal medyada kendilerini çocukları dert edinen topluluk olarak nitelendiren ‘Velhâsıl İnsan’la tanıştık. Velhâsıl İnsan, gençlerden oluşan bir topluluk... Temelde ‘tüm yaratılmışlara karşı sorumluyuz’ diyen oluşumun en hassas olduğu konu çocuklar ve yoğun olarak bu alanda çalışıyorlar. Velhâsıl İnsan’ı Münevver Duran’la konuştuk.
‘Velhâsıl insan’ nedir? Nasıl bir topluluksunuz?
Kendi çapında sosyal sorumluluk faaliyetlerinde bulunan, kendilerini bir yere ait hissetmeyip çocukları dert edinmek gibi ortak noktaları olan genç insanların toplanmış hali aslında Velhâsıl İnsan. Bir yere ait hissetmedikleri için, kendilerini bulmalarından dolayı garip, gençlerden oluşması dolayısıyla da enerjisi yüksek, iş yapma potansiyeli hızlı olan bir topluluk. Hepsinin farklı dünya görüşleri olmasına rağmen özünde iyilik olan bir gayeyle çalışmayı kendilerine şiar edinmiş gençler aslında.
Bu fikir nereden ve nasıl ortaya çıktı?
Hayatım boyunca Sakarya’da farklı birçok dernekte çalıştım. Ben de bir sürü sebeple kendimi bir yere ait hissetmeden çalışmalar yapmak istedim. Bir arkadaşımla beraber Sakarya'daki mültecilerle ilgili çalışmalar yaptık. Daha sonra sınıra yolculuklarımız başladı. Sınıra gittik ama sıklıkla Kilis’e gittik. Şehirdeki derneklerle tanıştık, onlarla beraber köy okullarına gittik. Bizim bu gidip gelmelerimize, etrafımızdaki üniversite toplulukları ve gençler ilgi duymaya başladı. Bize dâhil olmaya başladılar. Kilis’e gidince, Suriye’ye de gidip gelmeye başladık. Pandemi ortaya çıkana kadar iki ayda bir Suriye’deki köy ve yetimhanelere gidip çocukları ziyaret ettiğimiz bir faaliyet alanımız oluştu.
- Gençler hayati tehlikeleri göz önüne alarak, hiç kimsenin dokunmadığı o çocuklara güzel bir hatıra bırakabilmek, dilini bilmese bile onlarla sadece oyun oynayabilmekten büyük keyif alıyorlar. Kilometrelerce yolu aşıp gelerek Ramazan, sıcak demeden türlü şartlara rağmen o gençlerin içindeki bu heyecanı gözlemlemekten büyük keyif.
Sorumluluk Yaratılmış Olan Her Şeye
Sadece çocuklar mı ilgi alanınız?
Öyle bir ön şartımız yok aslında. Mesele insanlara dokunmak... Çocuklar kendilerini şöyle ifade ediyorlar, “İnsana, tabiata, hayvana, yaratılmış olan her şeye karşı sorumluluk şuuruyla davranıp, kendi sorumluluklarını yerine getirme çabasında olan bir ekip.” Tabi ki hassas noktaları çocuk ve bu alanda çalışmaktan da keyif alıyorlar. Aynı zamanda yaşlılarla ilgili çalışmaları da var.
Bir yere ait olmayan hareketsiniz mesela bir binanız vs gibi bir merkeziniz var mı?
Önemsedikleri şey bir vakıf, dernek ya da kurum olmamak. Gençler bir vakıf çatısında olunca özgür olmadıklarını düşünüyorlar. Bu nedenle kendilerini bir yere ait hissetmiyorlar. Kimseden tek kuruş almıyoruz. Çocukların birlikte oldukları binaları ya da ihtiyaçlarını ben temin ediyorum. Çünkü bu tür ihtiyaçlarınızı başkaları temin ettiğinde özgürlük alanınız kısıtlanıyor. Gençlerin özgürlüğü, aynı zamanda özgünlüğü çünkü. Suriye'deki yetimhane müdürünü dil bilmeden arayıp “bir kere Ahmet’i çeker misiniz”, “benim videomu onlara gösterir misiniz” demelerindeki sıcaklığı hissediyorsunuz. Kısacası bir dernek olmayı yahut kurumsallaşmayı herkes reddediyor.
- Her gelene kapımız açık. Tek kriterimiz, evine girdiğimiz insanın mahremini ve özelini koruyarak saygı gösterilmesi. Mesela en basitinden evine gittiği bir insanın buzdolabını açmamalı. Bir yere bir şey göstermeden yapmalı. Böyle insanların bir arada olması Velhâsılı, Velhâsıl yapıyor.
Evi Olmadan Evcilik Oynayan Çocuklar
Çok naif ve sevindirici bir hassasiyet bu… Şunu da sormak isterim bir çalışma bölgeniz var mı, çocukları nasıl belirliyor nasıl ilgileniyorsunuz?
Etkinlikleri biz belirlemiyoruz. Diğer STK’ların daveti yahut gelişen hâdiseler üzerine gidiyoruz. Ya da gittiğimiz okulların öğretmenleri bize ulaşıyor. Biz iki sene üst üste Kilis’e gidip geldik. Bizim bu gidişlerimizi fark eden AFAD ve Suriye’de görev yapan diğer arkadaşlar bizi davet etti. Suriye’ye AFAD ve Kızılay ile gidiyoruz. Hiçbir zaman bir olumsuzlukla karşılaşmadık.
Oradaki çocukların hayat şartlarını görmeleri onları etkiliyor. Savaşın büyüttüğü çocukları gören gençlerimizin hayatı değişiyor. Evi olmadan evcilik oynayan, sokakları olmadan sokak oyunlarını oynayan çocukları görmek onları etkiliyor. Bazen yetimhane şartları, köylerdeki çocukların şartlarından daha iyi olabiliyor. Bunlara da tanıklık ediyorlar.
Herkesin evinde olmaya zorlandığı korona sürecinde neler yaptınız, özel bir çalışmanız oldu mu?
Koronavirüste ilk zamanlar pek dışarı çıkmadılar. Dışarı çıkamadıkları dönem, 65 yaş üstü büyüklerimiz için yemek yapıp dağıttılar. Gençlerimiz çevresinde bu işlerle tanındığı için ihtiyacı olanlar onlara ulaşıyor.
Herhangi bir çalışma şemamız yok. Bana sürekli sisteme oturtmam gerektiği yönünde telkinler geliyor. Eğer bir sisteme oturtursam bu benim sistemim olmuş olur. Gençlere diyorum ki, nasıl çalışmak istediğinizi siz oluşturacaksınız. Mesela birisi alışveriş konusunda iyi pazarlık yapıyor, birisi faturayı alıyor birisi erzakları alıyor derken kendi içlerinde yeteneklerine göre iş bölümü yapıyorlar. Ben müdahale etmiyorum. Gençlerin enerjisi de o, hemen organize olup hemen bir sonraki aşamaya geçebiliyorlar. Bunu yapmak onlar için çok kolay.
Kumbara Kampanyası
Şimdi bir kampanya yaptılar. 4 tane kumbara oluşturdular Fatura Kumbarası Bebek Seti Kumbarası, Gıda Kumbarası, Bayram Hediyesi Kumbarası olarak.
Sakarya ve Türkiye'de insanların ihtiyaçları daha fazla arttı. İnsanlar bir buçuk aydır çalışmıyor ve devletine bir şekilde para gelmiyor. Bir belediyeden ya da vakıftan erzak alınıyor ama çocuk bezi olmuyor içinde. Ya da faturalar veya kiraları ödeyemiyorlar. Gördükleri ihtiyaç üzerine kampanya yaptılar. Kumbaraya biriken paralarla hemen ihtiyaçları gideriyorlar.
Tüm Endişelerimizi Kapıda Bıraktık
Son ziyaretimizde ciddi bir tehlike atlattık. Bize eşlik eden devlet aracı saldırıya uğradı. Tehlikeyi atlattıktan 10 dakika sonra biz titriyoruz. Yetimhanenin kapısına geldik ama hâlâ titriyoruz. Çünkü arabamız kurşunlandı. Tam inerken bir tanesi kalktı dedi ki “Bizim yolculuk boyunca şiarımız neydi? Bu topraklarda savaştan başka bir şey yaşamamış çocuklara hayatlarının en mutlu gününü yaşatmak. Biz buraya niye geldik? Herkes yaşadığı şeyi dışarıda bıraksın. Bu çocuklar bunu her zaman yaşıyor. Biz onların anını güzelleştireceğiz” dediler ve gerçekten öyle de oldu.
Tanıştıkları tüm çocuklara ‘Velhâsıl İnsan’ bilekliği hediye ediyorlar ve “Kendinizi kötü hissettiğinizde bu bilekliğe bakın ve bugünü hatırlayın. Bizi hatırlayın ve kendinizi iyi hissedin” diyoruz. Gittikleri her yetimhanede bolca fotoğraf çektiriyoruz. Çektikleri fotoğrafların çıktılarını alıp o yetimhaneye gönderiyoruz, mektup da yazıyoruz. “Bunları yapmıştık hatırlıyor musunuz, tekrar geleceğiz” diyoruz. Onlar da ya mektup ya da video olarak bize cevap yolluyorlar. Gittiğimiz her okula beraber çekildiğimiz fotoğrafları gönderiyoruz. Bir sürü okulda ve yetimhanede fotoğraf köşemiz vardır.