Vahşiler tepişiyor
Dünyayı yönetmek isteyen 'Küresel Sermaye' ile ABD'nin içerisinde bulunan diğer bir 'küresel güç' arasındaki savaş, günümüzde Korona üzerinden yapılmaktadır.Bu iki güç arasındaki savaştan dolayı bütün dünya âdeta bir cezaevine dönüştürülmüş durumdadır. Bütün bir insanlık mahkûm hâline getirilmiştir.
Batının mukaddesi yoktur. Batının çıkarı için yapamayacağı vahşet yoktur.
Tarih bunun misalleriyle doludur. Batı kendi barbarlığını örtmek için, elindeki propaganda güçleriyle; dönemin en büyük Müslüman devleti olan Osmanlı'yı 'barbar' olmakla suçlamıştır.
Zaman içerisinde bunu geliştirerek sadece Osmanlı üzerinde değil, Müslüman eşittir 'barbar' fikrini, tüm toplumlara kabul ettirmeyi başarmıştır. Bunu sağlamak için son 20 yıldır; DEAŞ fikriyatındaki kimi masum, kimisi maceraperest Müslümanları ve aralarına yerleştirdikleri ajanlarını kullandılar.
İslam'ın özünde olmayan ve fakat DEAŞ fikriyatına sahip Müslümanlar vasıtasıyla Afganistan'da, Irak'ta, Suriye'de ve bazı Afrika ülkelerinde sergiledikleri, sözüm ona şeriatı uygulama adına kafa kesme infazlarını servis ettirerek; bütün dünyaya Müslümanları 'vahşi', 'barbar', 'acımasız' olarak kabul ettirmeyi maalesef başardılar.
150 yıl öncesine gittiğimizde, Amerika'nın kuruluşu öncesinde ve Kuzey Amerika kıtasının yerli ahalisi Kızılderililere; 'Beyaz Adam'ın uyguladığı katliam ve vahşeti bir hatırlayalım. Milyonlarca Kızılderili hunharca katledilmedi mi?
Almanya'da yayınlanan PM Dergisi Kızılderililer ile ilgili bir araştırmasında, 70 milyon Kızılderili'nin Amerikalılar tarafından katledildiğini yazdı.
Amerika'da çalıştırmak için milyonlarca Afrikalıyı vatanlarında esir yapıp köle olarak Amerika'ya getiren Avrupalı değil miydi?
Aynı yıllarda, İngilizlerin Hindistan'da yaptıkları vahşeti hatırlayalım. Bu vesileyle, Batılıların ne kadar vahşi olduklarını, kendi insanlarının yazdıklarıyla ortaya koyalım.
'Bulunmaz Hint kumaşı' tabirini bilirsiniz...
İngilizler, enerjiyle çalışan kumaş dokuma makineleri üretmişlerdir. Çok fazla miktarda kumaş üretebilmektedirler. Fakat kendi piyasalarında, Hindistan'ın ürettiği kaliteli Hint kumaşının pazar hâkimiyetini bir türlü kıramamaktadırlar. Kendi kumaşları çok ucuz olmasına rağmen, piyasalarında kaliteli el dokuması Hint kumaşları daha çok satılmaktadır.
Hindistan'daki el dokuma tezgâhlarında çalışan 100 binin üzerinde insanın kumaş dokurken önemli bir görev yapan başparmaklarını keserek kumaş üretimini durdurmuşlardır. Böylece pazarlarına Hint kumaşının gelmesinin önüne geçmişlerdir.
Komünizmin ideoloğu sözüm ona 'proleter devrimciler' in babası olan Karl Maks, 1760 yılında İngilizlerin gerçekleştirdiği bu vahşeti 25 Haziran 1853 günlü New-York Daily Tribune gazetesinde yayınlanan bir makalesinde şöyle alkışlamaktadır:
“İngiltere’nin Hindistan’da yerine getirmesi gereken ikili bir görevi vardır. Biri yıkıcı, öteki yenileyici… İngilizler yerli toplulukları parçalayarak, yerli sanayinin kökünü kazıyarak ve yerli toplumda büyük ve yüce olan ne varsa yerle bir ederek bu uygarlığı yıktılar. Hintli eğirici ve dokumacının her ikisini birden yok eden İngiliz müdahalesi, bu küçük yarı-barbar, yarı-uygar toplulukların iktisadi temellerini dağıtmış ve böylece Asya’da o zamana dek görülmüş, en büyük ve doğruyu söylemek gerekirse biricik toplumsal devrimi yaratmıştır.”
Günümüze gelecek olursak... Korona vakalarının Batı toplumlarında yayılmasından sonra; Avrupa ve Amerika'daki yaşlıların huzurevlerinde kaderlerine terk edildiğine ve on binlercesinin öldüğüne şahid olmadık mı? Birbirlerinin maskelerini gasp etmediler mi?
Batılıların kendi aralarında, korona savaşları diyebileceğimiz mücadelesine şahit olmaktayız. Tıpkı ikinci dünya savaşı öncelerinde olduğu gibi bir durum var sanki. Bu vahşiler değil miydi yüz binlere varan Yahudi'yi Hitler'e katlettiren.
Neden katlettirdiler?... Ortadoğu'da kurdukları Yahudi devletine, Yahudiler gitmemekteydi. Yahudilerin topluca en çok bulunduğu yer Avrupa ve bilhassa Almanya idi. Hitlerin ordusundaki Yahudi SS subayları vasıtasıyla Yahudiler öldürülmeye başlanınca, Yüz binlerce Yahudi Almanya'dan çıkıp, kaçmak zorunda kaldı. Bunların büyük bir çoğunluğu Filistin'e gittiler. Böylece orada küçük de olsa istedikleri 'Yahudi Devleti'ni oluşturdular.
- Dünyayı yönetmek isteyen 'Küresel Sermaye' ile ABD'nin içerisinde bulunan diğer bir 'küresel güç' arasındaki savaş, günümüzde Korona üzerinden yapılmaktadır.
Bu iki güç arasındaki savaştan dolayı bütün dünya âdeta bir cezaevine dönüştürülmüş durumdadır. Bütün bir insanlık mahkûm hâline getirilmiştir.
Bu iki güç arasındaki savaşı hangisi kazanırsa kazansın insanlığın kaybedeceği kesindir.
Önümüzdeki aylar ve yıllarda, bu mücadeleye daha açık bir şekilde şahid olacağız.
'Yerli' olan idarecilerimizden isteğimiz, bu iki vahşi güce karşı 'insanlığımızı' korumaya çaba gösterilmesidir.
Tüm dünyadaki Müslümanlar yerli liderlerinden bunu talep etmelidirler. Şu hakikati her daim aklımızda tutalım: Onların bir hesabı varsa Allah'ın da bir hesabı var!