Üremebölgesi çakrası, kırmızı ve siyah taşlar
Sevgi, neşe, samimiyet, cinsel hayat, üreme, kendine güvenin artması gibi unsurlar kök çakra bölgesinin sıhhatiyle doğrudan ilişkilidir. Tayyibat ile yani helâllerle beslenmemek, aşırı beslenme, mevsimsiz gıdaları yiyip-içme, nikâhsız birliktelikler, hani şu LGBT diye özetlenen sapkın ilişkiler, cinsel hayattaki ölçüsüzlük, gusül abdesti almamak, idrarı tam boşaltmama, evlenmeme, el ile tatmin, uyuşturucu kullanımı, alkol, yüksek dozlu kafein, korkular, özellikle çocukluk travmaları, topraktan uzak hayat, sentetik eşyalar, kötü hava, dâr giyinme, polyester kıyafetler şeklinde uzayıp giden kötü hayat şartları ne yazık ki, kök çakra uzuvları için büyük bir tehdittir, işlev bozukluğuna, hayat kalitesinin bozulmasına ve hatta kısırlığa yol açar.
Yaşamakta olduğumuz korona süreci insanlığın bir bölümünde sağlık ve gelecek hususunda farkındalık meydana getirdi. Bu şuurlanma ile birlikte toprağa yani öze dönüşlerde hatırı sayılır bir kıpırdanma görülüyor. Ancak bu nasıl olmalı, nelere dikkat edilmeli?
Taşlar, burçlar, çakralar, renkler, kokular, bitkiler, bitki yağları ve benzeri şeyler bu açıdan büyük ehemmiyet arzediyor. Bu yüzden bedenimizdeki enerji merkezlerinden biri olan ‘kök çakrası’nı ele alarak meseleyi biraz zenginleştirmeye çalışacağız.
- Kök çakrası; rahim, erlik bezi, prostat bezi, yumurtalık, mesane, idrar kanalı, büyük abdest bölgesinden oluşur. Bunların sağlığı, neredeyse bedenin bütün sıhhatine eş değer olduğu gibi insan neslinin geleceği ve mutluluğunu da belirler.
Sevgi, neşe, samimiyet, cinsel hayat, üreme, kendine güvenin artması gibi unsurlar kök çakra bölgesinin sıhhatiyle doğrudan ilişkilidir. Tayyibat ile yani helâllerle beslenmemek, aşırı beslenme, mevsimsiz gıdaları yiyip-içme, nikâhsız birliktelikler, hani şu LGBT diye özetlenen sapkın ilişkiler, cinsel hayattaki ölçüsüzlük, gusül abdesti almamak, idrarı tam boşaltmama, evlenmeme, el ile tatmin, uyuşturucu kullanımı, alkol, yüksek dozlu kafein, korkular, özellikle çocukluk travmaları, topraktan uzak hayat, sentetik eşyalar, kötü hava, dâr giyinme, polyester kıyafetler şeklinde uzayıp giden kötü hayat şartları ne yazık ki, kök çakra uzuvları için büyük bir tehdittir, işlev bozukluğuna, hayat kalitesinin bozulmasına ve hatta kısırlığa yol açar.
Kök çakra uzuvlarının biri veya tümünde yaşanacak görev yapamama veya bitap düşme hallerinde ciddi sorunlar meydana gelir. Bunlar özetle şöyle sıralanıyor: Kabızlık, ishal, idrar tutamama, prostat bozuklukları, cinsel organ veya cinsel sistem hastalıkları dolayısıyla kısırlık, aşırı kıllanma, koku alma bozukluğu, kadınların özel günlerinde düzensizlikler, kan ve hücre bozuklukları, rûhî bunalım, haset ve kıskançlık duygusunun kabarması, dikkat dağınıklığı, hafıza bozuklukları, halsizlik, yorgunluk, uykusuzluk, akıl zayıflığı, ayakta durma dengesizliği…
Çâre nedir?
Korona sürecinde aşıdan başka çâre yokmuş gibi davranılması aslında tıbbın hem zaafı, hem de kötü amaçlara âlet edildiğinin en bariz delillerinden biri. Allah (c.c.) devasız hiçbir dert yaratmamıştır ve bir derdin de tek bir devası yoktur. Her derdin devâsı hatta pek çok devâ çeşidi olduğuna göre, kök çakra bozukluklarının da devâsı olmalıdır, var da.
Kök çakra bölgesindeki organlar; yeni bir canlının oluşumu, gelişimi, kimlik inşası ile görevlidir. Kök çakra uzuvlarını koruma veya tedavi etmenin en basit yolu, toprakla barışmak ve ünsiyet kurmaktır. Aslında toprak pek çok rahatsızlığında da çaresidir. Özellikle de rûhî bunalım, kanser ve çakra sorunlarının…
Peki, neden toprak?
- Özelikle biz topraktan yaratıldık ve yeni bir varlığın oluşmasını sağlayan uzuvlar bu bölgededir. Bunların toprakla bağı diğerlerine nisbeten daha yüksektir. O hâlde şunu söylemenin vaktidir: Kök çakra bölgesinin temel unsuru, topraktır.
Gayri meşru hayat, gayri meşru gıda yani her türlü necasetten uzak kalmak devânın diğer safhasıdır. Bunlara meşru ve düzenli bir evlilik ve beraberinde cinsel hayat, tabiata ve tabiiliğe dönmek, hırslardan uzaklaşmak, havası, suyu, ortamı temiz yerlerde yaşamak, betondan uzaklaşmak, belirli aralıklara ayakları tuzlu suda tutmak, kırmızı ve siyah taşlar taşımak, kırmızı ve siyah renkli sebze meyveleri mevsiminde yemek, dar ve sentetik kıyafetleri terk etmeyi de eklemek gerek.
Kök çakranın rengi
Kırmızı hayat sıvısı kanın ve canlılığın rengidir. Koyulaştıkça otoritenin remzi olmaya başlar. Kırmızı tehlikenin de işareti... Kırmızı renk giyen bir erkek korkusuzluğunu göstermek istiyordur. Kırmızı, kalbi ve ince bağırsağı temsil eder, sinir sistemini güçlendirir. Domates, çilek, kırmızı dut, böğürtlen, ahududu, kiraz, vişne, üzüm, erik, nar, karpuz kırmızıdır ve onların kırmızı rengi kanı zehirlerden temizler ve kan üretimini artırır.
Kırmızı heyecandır, tansiyonu yükseltir, bu nedenle yüksek tansiyonlular kırmızı taş, kırmızı mekân ve kırmızı kıyafetlerden uzak durmalıdırlar.
- Kök çakrasının rengi kırmızı ve siyahtır. Kırmızı rengin iştah açıcı özelliğini bilen gıda firmaları ürünlerine ilgiyi artırmak için logo ve ambalajlarında genellikle kırmızı rengi kullanmaya çalışırlar.
Günümüzün gayritabiî sentetik hayatı nedeniyle sık rastlanan kansızlığın en önemli çârelerinden biri de, kırmızı taşlardır. Özellikle de kantaşı…
Kök çakranın en önemli taşları: Kırmızı akik, kırmızı mercan, yakut, rubellit, ateş opal, granat, kan taşı, kırmızı jasper, güneş taşı ve benzerleri.
Kırmızı taşlar
Kırmızı taşlar östrojen hormonu salgısını artırır. Kırmızı taşların enerjisi kemikleri güçlendirdiği gibi cinsel arzuyu kamçılar ve gebeliği de kolaylaştırır. Bu nedenle özellikle kabızlık yaşayan, gebe kalma güçlüğü çeken, cinsel yeterliliğe erişemeyenlerin kırmızı taşlardan faydalanması tavsiye edilir.
Kök çakrası bozuk kişiler genellikle koku alamazlar. Aslında koku alamamak kök çakralardaki bozulmanın da işareti sayılabilir. Aynı durum korona mikrobuna fazlaca mâruz kalmış, bu yüzden de koku ve tat duygusunu kaybetmiş kişiler de kırmızı taşlardan faydalanabilir. Toprakla kuracakları ünsiyet, yani çıplak ayakla dolaşma, toprağa çıplak elle temas ve hassaten de kırmızı toprakla hemhal olmak tedavileri kolaylaştırabilir.
Siyah taşlar
Siyah, gücü temsil eder. Ayrıca karanlık işlerin, karanlık mahfillerin, kötülüğün, merhametsizliğin, despot otoritenin ve ölümün sembolüdür. Siyah, renksizliğin ve yutup yok etmenin rengidir. Tabiatta kömür, katran, taş ve kara kıllı hayvanlar gibi bazı istisnalar dışında siyah renk nadiren görülür. Siyah cimridir, ısı ve ışığı kendinde hapseder. Ancak tabiattaki siyah hayattaki gibi kötülüğü değil; anaçlığı, doğurganlığı temsil eder.
Siyah renkli bir mekânda kişi korkar, endişeye kapılır. Bu yüzden sorgu odaları siyaha boyanır. Beyaz iddiadır lâkin siyah göze çarpmamanın rengidir. Gözden ırak olmak istediğinizde siyah giyinmek iyi gelecektir. Sürekli siyah giyen erkekler ise merhametsiz ve müdahalecidir. Mâlum Batı kiliselerindeki papazların cübbeleri siyahtır. Geçmişte siyasetin de otoritesi olan kilisenin siyah renkli kıyafetler tercihi bu yüzdendi.
Siyah taşlar: Oltu, Hematit, dumanlı kuvars, siyah safir, obsidyen, oniks, epidot, manyetit, kara kehribar…
Siyah taşlar, bedenin atık elektrik yükünün topraklanmasını sağlayarak kötü yükü boşaltır. Bir süre elde çekilen bir ‘oltu taşı’ tesbihi bu iş için biçilmiş bir kaftan olacaktır, lâkin çektikten sonra yıkamayı sakın unutmayın.