Ukrayna krizi ve Suudilerin denge politikası
Ukrayna barışı konulu Cidde toplantısı Suudilerin denge siyasetinin bir yansımasıydı. BRICS üyeliği bu dengeyi epey zorlayacak, öyle anlaşılıyor. Neler olup bittiğini zaman içinde daha net göreceğiz. Şimdilik net olan tek husus şu: Uluslararası ilişkiler arenasında yeni bir dönemin doğum sancıları yaşanıyor.
24-25 Haziran’da Danimarka’nın başkenti Kopenhag, Ukrayna’da barışı temin için yapılan ilk toplantıya ev sahipliği yaptı. Toplantıya ABD ve İngiltere’nin yanı sıra aralarında Suudi Arabistan’ın da bulunduğu 17 ülke iştirak etti. Aradan henüz iki ay bile geçmemişti ki, yine aynı gündemle 5-6 Ağustos tarihli Cidde toplantısı geldi. Cidde’ye iştirak eden ülke sayısı Kopenhag’a nispetle üç misli oldu ve 42’yi buldu. Daha enteresanı, Rusya değilse bile Çin ve Hindistan gibi Moskova ile derin ilişkilere sahip iki ülkenin de Cidde'ye gelmiş olmasıydı.
Çok yönlü dış politika
Trump ile pek sıkı fıkı pozlar veren Suudilerin, Biden sonrası ABD’ye daha mesafeli bir tavır takınarak çok yönlü dış politika eksenine yönelmesinin Cidde başarısında rolü büyük. Çin ile âdeta balayı günlerini yaşayan, hatta İran ile karşılıklı ilişkileri geliştirme noktasında ısrarlı bir görüntü veren Riyad yönetiminin Rusya ile de mâkul seviyede bir ilişkisi bulunduğu görmezden gelinemez.
Cidde toplantısının Suudilere uluslararası ilişkiler bağlamında bir derinlik ve popülarite kazandıracağına şüphe yok. 2018 yılında Kaşıkçı cinayeti ile dünya kamuoyunda popülaritesi dibe vuran Suudilerin yıllardır bunu telâfi etmek için ellerinden geleni esirgemedikleri biliniyor. Nitekim son Cidde toplantısı bağlamında ele alırsak bu noktada başarılı oldukları pekâlâ söylenebilir.
Sahici bir angajman ihtiyacı
Peki, Suudiler Ukrayna krizine çözüm bulabilir mi? Bizzat Suudilerin bile bu noktada pek iyimser olduğunu düşünmüyoruz. Zîra tarafları sahici bir angajman ile bir araya getirmeyen çabaların meseleye çözüm üretebilme kabiliyeti ister istemez sınırlı kalmaya mahkumdur.
Yakın zamanda bir barış ihtimali yok
Batı destekli Ukrayna ile Rusya arasındaki bilek güreşinin ne zaman biteceğini kimse kestiremiyor. Zîra barış için karşılıklı fedakârlıkların yapılması, beklentilerin ortak bir zemine çekilmesi gerekiyor. Bu noktada ne Zelenski ne de Putin böyle bir yaklaşım içinde. Şu anda her iki tarafın da yakın vâde planlarında barış görüşmelerine başlamak diye bir gündem yer almıyor.
Ukrayna ne istiyor?
10 maddelik barış planını ilk kez 2022 Kasım ayındaki G-20 Zirvesinde açıklayan Zelenski, barış için şu talepleri şart koşuyor:
1. Nükleer güvenlik
Avrupa'nın en büyük nükleer santrali olan Zaporijiya şu anda Rus işgali altında. Ukrayna savaşında istediğini alamayan Rusya'nın ne tür bir çılgınlığa kalkışacağı ise tam bir muamma. Bu noktada tam ve kesin bir güvenlik teminatı Ukrayna'nın öncelikleri arasında yer alıyor.
2. Gıda güvenliği
Rusya ile yapılan tahıl anlaşması tek taraflı olarak bozuldu ve bundan en çok fakir ülkeler zarar gördü. Ukrayna bir tahıl ülkesi ve buradan ciddi bir gelir elde ediyor. Bir barış olacaksa gıda güvenliği bunun olmazsa olmazı.
3. Enerji güvenliği
Rusya savaşta Ukrayna’nın enerji altyapısına büyük darbeler vurdu. Bu altyapının yenilenmesi ciddi bir maliyet ve zaman istiyor. Enerji güvenliği sağlanmadan bir barışın olabilmesi pek mümkün görünmüyor.
4. Esirlerin ve sürgünlerin serbest bırakılması
Savaş boyunca Rusya'nın Ukrayna demografisine yönelik tehditleri de ciddi bir sıkıntı. Binlerce yetim ve öksüz çocuk başta olmak üzere görmezden gelinmeyecek sayıda bir nüfusun Rusya topraklarına aktarıldığı biliniyor. Buna binlerce esiri de ilave etmek lâzım.
5. Toprak bütünlüğü
Ukrayna sadece Donbass için değil Kırım için de taviz vermeye kesinlikle yanaşmıyor. Bir barış için Rusya'nın işgal ettiği tüm topraklardan çekilmesini şart koşuyor.
6. Rus birliklerinin geri çekilmesi
Barışın olabilmesi için öncelikle Rus birliklerinin Ukrayna topraklarından geri çekilmesi gerekiyor.
7. Adaletin tesisi
İşgal sırasında yaşanan tüm hak ihlallerinin cezalandırılması ve gerekirse bunun için özel bir mahkeme kurulması.
8. Çevrenin korunması
Savaş boyunca döşenen mayınların güvenli bir şekilde imhası, su kaynaklarının yeniden hizmet verebilmesi ve çevreye verilen tahribatın giderilmesi.
9. Çatışmanın tırmanmasının önlenmesi
Avrupa-Atlantik alanında güvenlik mimarisinin oluşturulması ve benzeri işgallerin bir daha yaşanmayacak şekilde Ukrayna'ya teminatlar verilmesi.
10. Savaşın bittiğini teyit.
Savaşın bittiğini taraflarca teyit etmek üzere karşılıklı imzaların atıldığı bir belge.
Moskova’nın tepkisi net
Rusya, Suudilerin belki de krizsiz bir ortam beklentisine uygun olarak toplantıya çağrılmadı. Fakat bu durum olan biteni yakından takip etmelerine engel değil. Nitekim Kremlin Sözcüsü Peskov’un tepkisi gayet net. “Rusya’nın davet edilmediği Ukrayna Barış Konferansı anlamsız gözükse de biz orada ne konuşulacağını yakından takip edeceğiz. Konferans hedefinin ne olduğunu, hangi konuların gündeme geleceğini analiz edeceğiz. Rusya’nın şu anki görüşüne gelince... Ukrayna krizinin sona ermesi için adım atmayan, müzakere masasını kabul etmeyen taraf Kiev yönetimi.”
Rusya Dışişleri Bakanlığı ise Cidde toplantısında gündeme gelen Zelenski’nin barış formülünü yetersiz ve geçersiz bularak kendi 6 maddelik barış teklifini ortaya koydu.
Dışişleri Sözcüsü Maria Zaharova, “Rusya olmaksızın Ukrayna meselesi çözülemez. Biz Rusya olarak ciddi önerilere her zaman açığız. Zelenski’nin barış formülü bu ciddi önerilerden biri değil” diyerek ülkesinin barış nâmına beklentilerini şöyle sıraladı:
Rusya ne istiyor?
1- Kiev’in çatışmaları durdurarak terör eylemlerine son vermesi.
2- Batılı ülkelerin Ukrayna’ya silah pompalamaktan vazgeçmesi.
3- Ukrayna’nın askeri blok dışı ülke olarak kalacağının teyit edilmesi ve nükleer silah sahibi olmaması.
4- Ukrayna’nın sahada oluşan yeni gerçekleri kabul etmesi ve orada yaşayan halkın Rusya ile birlikte olma talebine saygı göstermesi.
5- Ukrayna’nın silahlardan ve aşırı milliyetçi unsurlardan arındırılması.
6- Ukrayna’da yaşayan Rus ve diğer azınlık haklarının sağlanması.
BRICS etkisi hissedildi
Herkes, Çin ve Hindistan gibi iki devin Cidde'ye getirilmesini Suudilerin dış politika becerisine yorsa da kısa zaman sonra açıklanan BRICS üyeliğinin buradaki rolünü tartışılmaz buluyoruz. Ortada bir dış politika becerisi varsa büyük pay, BRICS etkisinden kaynaklanıyor. Nitekim Rus yetkililerin açıklamalarında Suudilerin aleyhine tek satır bir eleştiri yer almadığı gibi Cidde toplantısında Ukrayna lehine bir görüntü oluşsa da Rusya aleyhine bir havanın estirildiği kesinlikle söylenemez.
Nitekim Kopenhag’a gitmeyip Cidde'ye uygun adım koşan Çin temsilcisi, Avrupa ve Asya İşlerinden Sorumlu Li Hui’nin açıklaması tam da mevcut havayı yansıtıyor: “Pek çok fikir ayrılığımız var ve farklı görüşler duyduk. Ancak ilkelerimizin paylaşılması önemli.”
Rusya ile pek samimi konumdaki Hindistan’ın da Cidde'ye, Millî Güvenlik Danışmanı Shri Ajit Doval’i göndermekte tereddüt etmediğini not edelim.
Suudiler dengeleri zorluyor mu?
Suudilerin bilhassa Kaşıkçı cinayeti sonrasında Biden ile araları epey açıldı. Bu elbette ABD'yi gözden çıkarmak mânâsına gelmiyor. Zira Suudilerin buna yetecek güçleri olmadığı gibi bunu göze alacak iradeleri de mevcut değil. Fakat ABD ile yaşanan hoşnutsuzluk ve güvensizlik dönemi ister istemez alternatif güzergâhları dayatıyor.
Suudilerin askerî açıdan kaçınılmaz gözüken ABD varlığını en azından ticarî ilişkilerde dengeleme stratejisi kimi zaman homurdanmalara neden olsa da şimdiye dek pek mesele çıkarmadan bugünlere geldi. Fakat BRICS üyeliği ile meselenin boyut atladığını söylemek mümkün.
“İyi ama BRICS de ticârî bir sistem değil mi, niye mesele olsun ki” mealindeki yaklaşımların uluslararası ilişkiler körlüğünü yansıttığı muhakkak. Zîra Putin'in de veciz şekilde ifade ettiği gibi BRICS’in öncelikli hedefi, ABD dolarının küresel hegemonyasını kırmak. Bu da ABD’ye ekonomik savaş ilânı demek. Peki, Suudiler bunu bilmiyor olabilir mi?
Ukrayna barışı konulu Cidde toplantısı Suudilerin denge siyasetinin bir yansımasıydı. BRICS üyeliği bu dengeyi epey zorlayacak, öyle anlaşılıyor. Neler olup bittiğini zaman içinde daha net göreceğiz. Şimdilik net olan tek husus şu: Uluslararası ilişkiler arenasında yeni bir dönemin doğum sancıları yaşanıyor.