Türkiye-Özbekistan ilişkileri tarihinin en iyi seviyesinde
Orta Asya’nın iş gücü ve nüfus açısından en büyük ve en kilit ülkesi olan Özbekistan’la Türkiye arasındaki ilişkiler, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Mirziyoyev’in Cumhurbaşkanı seçilmesinden kısa bir süre sonra Kasım 2016'da Semerkant'a yaptığı ziyaretle değişti. Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı Mirziyoyev ile yaptığı bu görüşmeyle iki ülke ilişkileri yeniden canlandırıldı ve yeni bir dönem başladı. Bunun ardından Mirziyoyev, Ekim 2017'de Cumhurbaşkanı sıfatıyla 21 yıl aradan sonra Türkiye'yi ziyaret ederek ilişkilerin normalleşmesi yönünde büyük bir adım attı.
Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev 6 Haziran’da Türkiye’ye resmî bir ziyaret gerçekleştirdi. Göreve geldikten sonra 5. kez Türkiye’yi ziyaret eden Özbekistan Cumhurbaşkanı ikili ilişkilere verdiği büyük katkıdan dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından da “Devlet Nişanı” ile ödüllendirildi.
Erdoğan ve Mirziyoyev, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yaptıkları ikili görüşmenin ardından Türkiye-Özbekistan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi 3. Toplantısı'na başkanlık ettiler ve ardından düzenlenen törenle iki ülke arasında 18 anlaşma imzalandı.
Türkiye Özbekistan’ı tanıyan ilk ülke
Sovyetlerin dağılmasından sonra bağımsızlığını ilk ilan eden ülkelerden biri olan Özbekistan’ı ilk tanıyan ülke de Türkiye oldu. 16 Aralık 1991’de Özbekistan’ı tanıyan Türkiye 1992’de Taşkent’te büyükelçiliğini açtı. İki ülke arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasından sonra inişli çıkışlı süreçler yaşayan Özbekistan-Türkiye ilişkileri son 8 yıldır artan ve gelişen bir seyirle tarihinin en iyi seviyesinde.
İslam Kerimov’un cumhurbaşkanı olduğu dönemde çeşitli nedenlerden dolayı çok sarsılan ikili ilişkiler 2016’da Şevket Mirziyoyev’in göreve gelmesinden sonra toparlandı. Mirziyoyev sadece Türkiye ile değil, yıllardır sınır anlaşmazlıkları yaşadıkları komşu ülkelerle ve aynı zamanda bölgede stratejik hedefleri olan ABD, Çin, Rusya ve İngiltere gibi büyük devletlerle de ilişkilerin seyrini değiştirdi. İktidarı devraldıktan sonra siyasî, sosyal, ekonomik, hukuk ve diğer birçok alanda mühim reformlara imza atan Mirziyoyev, kısa sürede ülkesini dünyaya açmayı başardı.
Mirziyoyev’den önemli reformlar
Mirziyoyev'in bu reformları, Özbekistan'ın ekonomik büyümesini hızlandırarak uluslararası arenada daha etkili bir rol almasına neden oldu. Bu reformlar Özbekistan'ı yabancı yatırımcılara daha açık, rekabetçi ve gelişmiş bir ülke haline getirme hedefi doğrultusunda atılmış önemli adımlar olarak kayda geçti. Göreve geldikten sonra Türkiye’yi 5 kez ziyaret eden Özbekistan Cumhurbaşkanı, Türkiye ile ilişkilere çok ayrı bir önem veriyor. Hem Türk Devletleri Teşkilatı çatısı altında hem de diğer uluslararası kuruluşlarda daima Türkiye’nin konumunu destekleyen Özbekistan, iki ülke arasında siyâsî, ticârî, askerî ve diğer konularda ilişkilerin geliştirilmesi için de çok ciddi çaba sarf ediyor.
Orta Asya’nın iş gücü ve nüfus açısından en büyük ve en kilit ülkesi olan Özbekistan’la Türkiye arasındaki ilişkiler Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Mirziyoyev’in Cumhurbaşkanı seçilmesinden kısa bir süre sonra Kasım 2016'da Semerkant'a yaptığı ziyaretle değişti. Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı Mirziyoyev ile yaptığı bu görüşmeyle iki ülke ilişkileri yeniden canlandırıldı ve yeni bir dönem başladı. Bunun ardından Mirziyoyev, Ekim 2017'de Cumhurbaşkanı sıfatıyla 21 yıl aradan sonra Türkiye'yi ziyaret ederek ilişkilerin normalleşmesi yönünde büyük bir adım attı.
Ticaret hacmi önemli ölçüde arttı
Gelişen siyasî ilişkiler ticaret hacminin artmasına da büyük katkı sağladı. Mirziyoyev iktidara geldiğinde iki ülke arasındaki ticaret hacmi 1 milyar 242 milyon dolar iken bu rakam 2020'de 2.1 milyar dolara, 2023'te de 3.1 milyar dolara çıktı. Ülkenin yabancı yatırımcılara cazip hale getirilmesinden sonra Özbekistan’da yüzlerce Türkiye sermayeli şirket kuruldu. Özbekistan’daki yabancı sermayeli şirketler arasında Türkiyeli şirketler, Çin ve Rusya’nın ardından üçüncü sırada. Ocak 2024 rakamlarına göre Özbekistan’da 1883 adet Türkiye sermayeli şirket faaliyet gösteriyor.
İki cumhurbaşkanının dostluğu ilişkilere etki ediyor
Özbekistan-Türkiye ilişkilerinin bu seviyeye gelmesinde şüphesiz iki ülke cumhurbaşkanlarının dostluk ilişkilerinin de etkisi büyük. Erdoğan, Özbekistan’a ve Şevket Mirzoyeyev’e olan yakınlık ve sevgisini cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra kutlama töreninde Özbekistan Cumhurbaşkanını yanına oturtması ile göstermişti. Bu yakınlık ve dostluk ilişkilerinin neticesi olarak iki ülke arasındaki Karma Ekonomik Komisyon Toplantıları yeniden yapılmaya başlandı ve Türkiye-Özbekistan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi kuruldu.
Özbekistan kara gün dostu olduğunu gösterdi
Özbekistan da Türkiye’ye olan sevgisini ve yakınlığını “Asrın Felaketi” yaşandığı dönemde gösterdi. 6 Şubat depremleri sonrasında Özbekistan Türkiye’ye ilk arama kurtarma ekibi gönderen ülkelerden biri oldu. Özbekistan makamları ayrıca çeşitli gıda ve tıbbi malzemelerin bulunduğu yaklaşık 700 tonluk yardım malzemesini deprem bölgesine gönderdi. Özbekistan sadece bununla kalmayarak Hatay’da depremzedeler için 306 konut inşaatına da başladı.
Gelişen Türkiye-Özbekistan ilişkileri sadece ikili ilişkiler ekseninde kendisini göstermiyor, aynı zamanda Türk Devletleri Teşkilatı’nın ve Türk Birliği’nin güçlenmesinde büyük etki gösteriyor.
Türkistan’dan kısa kısa
Çin-Özbekistan-Kırgızistan demiryolu için imzalar atıldı
Çin, Özbekistan ve Kırgızistan 27 yıldır üzerinde tartıştığı demiryolu projesi için 6 Haziran'da Pekin'de bir anlaşma imzaladı. Kırgızistan ve Özbekistan Rusya’yı bypass ederek Çin’le büyük demiryolu projesinde anlaşma sağladı. İnşaatı bu yılın Ekim ayında başlayacak demiryolu projesinin 450-500 kilometre uzunluğunda olacağı ve Çin'in “Tek Kuşak, Tek Yol” küresel girişiminin bir parçası olacağı ifade ediliyor. Yıllık yük trafiği hacminin 15 milyon tona ulaşacağı ve malların nihai tüketicilere ulaştırılma süresinin 7 gün kısalacağı belirtilen proje kapsamında güzergâh üzerinde modern depolar ve terminaller de inşa edilecek. Çin Uluslararası Demiryolları şirketi doğrudan projenin inşaatına dâhil olacak. Projenin maliyetinin yaklaşık 8 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.
Çin-Özbekistan-Kırgızistan demiryolu, Çin işgalindeki Uygur Özerk Bölgesi'ndeki Kaşgar'dan başlayıp Kırgızistan'daki Torugart, Makmal ve Calalabad üzerinden geçerek Özbekistan'ın Andican bölgesine uzanacak. Ana hat daha sonra diğer Orta Asya ülkelerindeki yollara bağlanacak ve buradan kargo Hazar Denizi'ne, Türkiye'ye ve Avrupa'ya kadar gidecek.
Yeni proje Kırgızistan için büyük fırsat
Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov, Çin-Özbekistan-Kırgızistan demiryolu projesinin muhtevası ve katılımcıların durumuyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Kırgızistan Cumhurbaşkanı, demiryolu projesinin dış borçla yapıldığıyla ilgili ortaya atılan iddiaların yanlış olduğunu ifade ederek projenin ticari borçla yürütüldüğünü belirtti. Sadır Caparov proje için üç ülkenin birlikte şirket kurduğunu belirterek, şirket merkezinin de Bişkek’de bulunduğunu söyledi. Kırgız Cumhurbaşkanı "Şirketin genel müdürü Kırgızistan tarafından atanıyor. Çin ve Özbekistan'dan iki yardımcı atandı.
Tüm fonlar Bişkek'ten geçiyor. Böylece demiryolu tamamlanana kadar tüm harcamalar bizim ve katılımcı ülkelerin kontrolü altında olacak. Çin fonların yüzde 51'ine, Kırgızistan ve Özbekistan tarafları ise yüzde 24.5'er oranında katkıda bulunuyor. Uluslararası normlara göre yatırım geri ödendikten sonra iki taraf projeden çekilecek ve yüzde 100'ü bizde kalacak" dedi.
Caparov, yeni demiryolu projesiyle Orta Asya üzerinden Avrupa ve Çin dâhil diğer ülkeler arasında bir transit koridor oluşturulacağını ve projenin ekonomik açıdan faydalı ve jeopolitik istikrar sağlayacağını belirtti. Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov, Kırgızistan’ın demiryolunun işletilmesinden elde edeceği potansiyel gelirin yılda 200 milyon dolar civarında olacağını belirtti.
Tacikistan’da başörtüsü yasağı yasalaştırıldı
Tacikistan Devlet Başkanı İmamali Rahman, "ülke kültürüne yabancı kıyafetlerin" giyilmesinin yasaklanmasını da içeren 35 yasayı imzaladı. “Yabancı kıyafet”lerden neyin kastedildiği tam olarak anlaşılmasa da yasağın başörtüsüyle ilgili olduğu konusunda herkes hemfikir. Yasak, "Kutlama ve Törenlerin Düzenlenmesi Hakkında" yasanın bir parçası olarak duyuruldu.
Cumhurbaşkanlığı basın servisi, yeni yasaların "ulusal kültürün özgün değerlerini korumayı, “bâtıl inanç” ve önyargıları, bayram ve ritüellerdeki aşırılık ve savurganlığı önlemeyi, Tacik halkının maneviyatını ve sosyoekonomik düzeyini artırmayı, ayrıca çocuk hak ve özgürlüklerini, eğitim ve öğretimini korumayı ve çocukları hümanizm, gurur, vatanseverlik ve millî ve evrensel değerlere saygı ruhuyla yetiştirmeyi" amaçladığını iddia etti.
Devlet başkanlığı basın servisi, bu yasaya uymamanın para cezasıyla cezalandırılacağını söyledi. “Yabancı kıyafetlerin” ithal edilmesi, satılması ve giyilmesi yasağını ihlal edenlere 7,920 somoni (733 $) para cezası uygulanacağı belirtiliyor.
İslam’a düşman devlet başkanı
Mart ayında İmamali Rahman, başörtüsüyle ilgili bir çıkış yapmış ve “bu tür kıyafetlerin fikir özgürlüğünü ve halkın kültürel kimliğini baltaladığını” ifade etmişti. Rahmon, garip bir şekilde başörtüsü takanların ve sakal bırakanların kötü niyetli olduğunu ifade ederek şöyle demişti:
"Eğer dilimizde, eylemlerimizde, işlerimizde kibirli davranışlar sergiliyorsak, uzun elbiseler giyiyorsak, uzun sakal bırakıyorsak, başörtüsü takıyorsak, kötü bir kalbimiz ve kötü niyetimiz var demektir.”
Abone olmak için: www.birlikte.com.tr/gercek-hay...