‘Teşkilat’

‘Teşkilat’
‘Teşkilat’

Maalesef TRT dizileri bile ailenin muhafazası için Nurettin Topçu hocamızın aradığı unsurlara muhalif karakterlere başrol vermekte. Klasik aile anlayışı Trump’a başkanlığı getirirken, biz hâlâ ailenin kuyusunu kazmaya devam ediyoruz. Hem de Devlet eliyle. RTÜK’e şikayet edelim desek, kimi kime şikayet edeceğiz.

Dizi, Türkiye’nin yurt içinde ve yurt dışında güvenliğini sağlamakla görevli Milli İstihbarat Teşkilatı’nın çalışmalarını konu edinmiş. Fâillerin ülkemiz aleyhine gerçekleştirdiği eylemlerin üst bağlantılarının ve kimliklerinin ortaya konulması hedeflenmiş gibi görünüyor. Fakat dizi dikkatle izlendiğinde aile mefhumunun nasıl zedelendiğine şahit oluyoruz.

Dizinin geçen sezonunda MİT’in başkanı değil ama ilgili biriminin başında bir hanımefendi başkan vardı. Hanımefendi evli ve çocuk sahibiydi. Evinde karısını bekleyen, çocuğuyla ilgilenen bir koca karakteri. Sonrasında mesai arkadaşı bir beyefendi. Hülasa sezon boyunca çocuğun hangi beyefendiden olduğunu anlayamadığımız ilişkiler yumağı.

Yeni sezon başlayınca kahramanlar değişti, yeni karakterler arz-ı endam etti. Biz de umutlandık. Fakat beyhude umutlanmışız. Çünkü aile yine yok. Pek çok karakter olmakla birlikte, karakterlerden sadece birinin ailesi var, o da mafya.

Çocuklara yanlış örnek oluyorlar

Dizi ortaokul seviyesinde olmakla birlikte, orta ve lise düzeyindeki erkek çocuklara ve kız çocuklara verilen mesajlar dikkatle okunmalı. Dizi karakterleri, kız çocuklarına duygularını belli etmeyen güçlü kadınlar olmaları gerektiğini vurgularken, erkek arkadaşlarıyla flört etmede yol gösterici oluyorlar. Erkekler ise yardıma muhtaç, ağlamak için başlarını koyacakları bir göğüs arayan duygulu, zayıf karakterler ama aynı zamanda vatan için adam öldüren sert erkekler.

Babanın dînî ve hukûkî otoritesinin ortadan kaldırıldığı Amerikan dizilerindeki mutlu, parçalanmış aile bize de emsal oldu bu tip diziler sayesinde. Baba ocağı dediğimiz ocak, yerini yeni modern aileye bıraktı. Yeni aile modeli, hukûkî yetkilerin aileden alınıp devlete verildiği, çocukların kendi mesleklerini kendilerinin belirlediği, iktisâdî birliğin ortadan kalktığı, erkek gibi kadın ve çocukların ayrı ayrı işlerde çalıştığı bir yapıya dönüştü. Bu yükü omuzlarında taşıyan insan için huzur, şifa kaynağı da kayboldu. Ailenin kurtarıcı kuvvetine acilen geri kavuşmalıyız.

‘Aile nasıl olmalıdır?’

Nurettin Topçu “aile nasıl olmalıdır” sorusuna şöyle cevap veriyor:

“Her şeyden önce beden sağlığı olmalı. Aynı zamanda da ahlâkî temizliğe ehemmiyet gösterilmeli. Ruh bakımından bozuk yapılı insanların birleşmesi, hiçbir zaman mutluluk getirmez.

Aileyi kuracak olanlar arasında hem yaş hem de zenginlik bakımından denklik olmalıdır. Ayrıca ailede esas olan sürekliliktir. Boşanma, toplumun yapısındaki bir sakatlığın belirtisidir. Boşanma, eşler için tabiî bir hak değildir, aile topluluğunu felaketlerden korumak için toplumun tanıdığı bir zorunluluktur.

Ailenin kuvvetli olması ve bunalımlardan korunması için bir şart da ailede otoritenin var olmasıdır. Devlet idaresinde olduğu gibi ailede de otoritenin varlığı, onun kendi gereklerini yerine getirmesi ve aile fertlerinin ödevlerini yapmaları için zorunludur.”

Maalesef TRT dizileri bile ailenin muhafazası için Nurettin Topçu hocamızın aradığı unsurlara muhalif karakterlere başrol vermekte. Klasik aile anlayışı Trump’a başkanlığı getirirken, biz hâlâ ailenin kuyusunu kazmaya devam ediyoruz. Hem de Devlet eliyle. RTÜK’e şikayet edelim desek, kimi kime şikayet edeceğiz.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım